T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 24 OCAK 2006 SALI | ||
|
Gazetenin ilk baskı heyecanını yaşadığımız 22 Ocak gününü çok iyi hatırlıyorum. Daha öncesini ve daha sonrasını da... "Heyecan" kelimesi tesadüf değil çünkü, o günlerden aklımda en çok kalan şey hücrelerimize kadar hissettiğimiz o heyecandı... Heyecan olmadan asla yapılamayacak bir işe girişmiştik. 22 Ocak'ta oturduğumuz masanın etrafında birbirimize sorduğumuz "yarın ne manşet atıyoruz?" sorusu da 11 yıldır aynı canlılıkla; açıkçası biraz da telaşla, panikle ve tabi mesleğin bizlere bahşettiği o eşsiz zevkle tekrarlanıyor.
Yeni Şafak'ın kurucu kadrosunda Yazı İşleri Müdürü'ydüm. Yusuf Ziya, Akif Emre ve Hakan'la beraber. Gazetenin manifestosunu Yusuf Ziya'yla beraber sanırım İlhan Kutluer yazmıştı ama öyle bir kadroyduk ki bir araya geldiğimizde nasıl bir gazete olacağı zaten belliydi. Farklı, devrimci, cesur, profesyonel, dindar, demokrat ve mesleki olarak da yenilikçi, öncü... Kendi aramızda kırmızı çizgiler belirlemeye bile gerek yoktu. Elimizin nereye gideceği besbelliydi. Kurulmuş bir saat gibi hiç şaşırmadan, zerrece sapmadan öyle de oldu. Kış Ailesi'nin; Ahmet, Mahmut ve Recep Kış kardeşlerin o günün zor şartlarında ellerini taşın altına koyarak Türkiye'ye hediye ettikleri Yeni Şafak hep fedakarlıklarla büyüdü. Bayrağı devralan Albayrak Ailesi'nin maddi ve manevi fedakarlıklarla gazeteyi sırtlamaları basın tarihine girecek bir başka öyküdür. Hacı amcanın, Ahmet beyin, Nuri beyin, Mustafa beyin, Kazım bey, Muzaffer bey ve bizleri uzaktan gözleyen Bayram bey'in nasıl bir onur mücadelesinden geçtiklerini burada uzun uzun anlatamam ama canlı tanığıyım ve bu yüzden Yeni Şafak'ın geleceğinden herkesten daha fazla umutluyum. Onlar olmasaydı Yeni Şafak diye bir gazete olmayacaktı. Zannedilenin aksine bir maddi çıkar ummadan Yeni Şafak'ı omuzladılar. Artık şunu da herkesin bilmesi gerekiyor; Mehmet Ocaktan diye bir adam olmasaydı Yeni Şafak bugünkü prestijli, saygın, sözü dinlenen ve Türk medyasında ihmal edilmesi mümkün olmayan bir gazete olamazdı. Yeni Şafak markasında Ocaktan'ın daha ilk gün ortaya koyduğu mesleki başarının, sessiz liderliğinin ve dışa açık zihin yapısının ikame edilemez bir payı vardır. Ve tabi, bugün benim oturduğum koltukta gazeteyi ilmek ilmek dokuyan isimlerin de ...
Yolun başında bizlere ağabeylik yapan Nabi Avcı'nın ve sonra gazeteye farklı pencere açan Akif Emre'nin... Hepimizi ateşleyen heyecanıyla Yusuf Kaplan'ın katkıları unutulamaz. Yeni Şafak'ın en sıkıntılı günlerinde gemiyi selametle sahile yanaştıran, ilişkileriyle gazeteye yeni alanlar yaratan Selahattin Sadıkoğlu'na da çok şey borçluyuz. Sadece genel yayın yönetmenleri değil elbette. Bir gazeteyi var eden birçok önemli parça vardır. Onlarca yazar, yüzlerce çalışan... Yeni Şafak markasını parlatıp bize emanet edenlerden Ahmet Taşgetiren'e içten bir teşekkür borcumuz var. Uzun yolculukta bizlere eşlik eden Ali Bulaç'a, İsmet Özel'e, İsmail Kara'ya, Mehmet Barlas'a, Nazlı Ilıcak'a, Cengiz Çandar'a, isimlerini buraya sığdıramayacağım birçok yazara ve yöneticiye de katkıları için teşekkür ediyorum. Yeni Şafak, demokrasi etrafında birleşen her fikre açık olduğu için Yeni Şafak oldu. Bugün de öyle... Bitip tükenmek bilmeyen enerjisiyle Hayrettin Karaman Hoca'nın yazdığı bir gazete olmak büyük bir gurur. Mesleğe onun yönettiği gazetede başlayan bir gazeteci olarak şimdi, medyanın öncü isimlerinden Fehmi Koru'yla birlikte olmak da öyle. Sanki 11 yıldır aramızdaymış gibi gazeteyi benimseyen Ali Bayramoğlu'nun gazetecilik heyecanı bizleri ateşliyor.
Kürşat Bumin İbrahim Karagül, Ahmet Kekeç, Rasim Özdenören, Gökhan Özcan, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Yasin Aktay, Dücane Cündioğlu, Ali Murat Güven, Özlem Albayrak, Davut Dursun, Fadime Özkan... Hepsini sayamam ama hepsiyle birlikte olmak hem keyif hem de eminim okurlar için de bir ayrıcalık. Şimdi aynı masa etrafında toplandığımız arkadaşlar. Bayrak nöbetini başarıyla yerine getiren, Yeni Şafak'ı yeni yüzüyle sizlere ulaştıran ekip... Ali Akel, Ergün Diler, Sedat Bakıcı, Mustafa Kartoğlu, Erhan Köknar, Fatma Demircioğlu. İdari yükleri sırtlayan Halik Çimen, Saim Güney, İsa Gümüş ve Ümit Erçelik. Onlara, teşekkürle birlikte "daha yapılacak çok iş var" diyorum. Yeni Şafak'ı 12. yıla sadece yazarlar ve yöneticiler taşımadı. En zor şartlarda bu gazeteyi evinize ulaştıran organizasyonun, temsilciden dağıtıcıya kadar bütün fertleri de bu gururu herkes kadar hak ediyor. Gazetenin her kademesinde gerçekten büyük bir fedakarlıkla işleri sırtlayan isimsiz kahramanlar, en çok da onlara teşekkür ediyorum çünkü en az onları hatırlıyoruz. Çok anlattım galiba... Ama gazetecilik biraz da böyle bir iş. Hepimizi kendimizi dünyanın en önemli işini yapıyor ve kendi hikayemizi de dünyanın en ilginç hikayesi zannederiz. Kendimizi önemsemezsek motive olamıyoruz çünkü!.. Yine de, okurlara hem bize katlandıkları hem de sahip çıktıkları için teşekkür etmeyi ihmal edecek kadar ayaklarımız yerden kesilmedi... 12 yıl için, bir düzine gül misali hepinize teşekkürler... Nice 12 yıllara.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |