T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Medya komplo ağında

Yazarlarımıza bir şeyler oluyor.

Medyada 'komplo' sözcüğünün 'ayıp' anlamlar taşıdığını biliyorsunuz. Bir gazeteciye yapabileceğiniz en büyük kötülük onu 'komplocu' ilân etmektir. Ara sıra da olsa 'komplocu' demeye kalkışanlara, 'deli doktoru' diye ünlü Fahrettin Kerim Gökay'ın esprisinden esinlenerek, "Sizin bana 'komplocu' demeniz önemli değil, asıl ben size 'komplocu' dersem işiniz bitik" cevabını verirdim...

Aklı başında olduğu bilinen meslektaşlara bir haller olması gerçekten çok vahim... Daha önce hiç kalemlerine yakıştıramadıkları 'komplo' sözcüğünü şimdilerde yazı başlığına bile taşıyabiliyorlar.

İşte size Mehmet Barlas... Daha dün, 'şaka' niyetine de olsa, 'Komplo teorileri' başlığı altında şunları yazdı: "Bilgisayarlarımızın belâlısı 'PC Virüsü' 20 yaşına basmış. / 20 yıl önce bir floppy diskte ortaya çıkan ve 'brain' (beyin) adı verilen bu ilk virüsün yaratıcısının, kendi yazdığı ve sattığı bir yazılımı korumak isteyen bir Pakistan yazılım firması olduğu sanılıyor. / Ya bu ilişki her çeşit virüsün yaratılması için geçerliyse? / Ya ilaç firmaları ilaçlarına talep yaratmak için virüs üretiyorlarsa... Ya gaz maskesi imalatçıları, maskelerine talep yaratmak için zehirli gazları da üretiyorlarsa... Silah satıcıları savaş, darbeciler kriz üretiyorlarsa mesela..."

Gerçekten 'şaka' yapıyor olmalı Sabah yazarı...

Hadi, o şaka yapıyor, Oktay Ekşi'ye ne oluyor? Birkaç gün arayla öyle iki yazı yazdı ki, aklında kırk tilkinin cirit attığı, ancak tilkilerin kuyruklarının birbirine dolaştığı hemen belli oldu. Hürriyet gibi bir gazetenin başyazarının etrafta cereyan eden olaylardan 'komplo' kokusu alması hiç de hayra alâmet değil...

Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'nin Mehmet Ali Ağca konusuna yaklaşımına bakınız: "Sadece Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesi, Abdi İpekçi cinayetine karışmış Oral Çelik, Yalçın Özbey, Mehmet Şener gibi isimlerin yakalansalar bile tuhaf bir şekilde serbest bırakılmaları, Yalçın Özbey'in ifadesini yurtdışında alan Milli İstihbarat Teşkilatı'nın daha sonra mahkemeye 'Bu ses kayıtları imha edilmiştir' yanıtını vermesi... Bu kadar önemli bir ifade bandı gerçekten imha edildiyse sorumlu ve yetkililerin kimseye hesap vermemiş olması... İnsanın aklına ister istemez, 'bunların gerisinde ne var?' sorusunu getiriyor."

Bu yazıda 'komplo' sözcüğü geçmiyor, ama "Bu işin arkasında ne var?" sorusu 'derin' bir kuşkuya işaret ediyor. 'Derin kuşku' ise, tahmin edebileceğiniz gibi, 'komplo' demek... Benim 'tehlikeli' bulduğum gelişme de bu zaten. Oktay Ekşi de olup bitenleri 'komplo' ile yorumlayacak hale geldiyse...

Geçen gün, kimsenin kolay kolay cesaret edemeyeceği türden bir 'komplo' yazısına imza attı Oktay Bey. Hem de en tehlikeli konuda: Kuş giribi... Yazısına 'komplo' konusunda uyarı sayılacak bir giriş yapmış: "Komplo teorilerinden nefret ederiz. Bunların gereksiz olduğunu savunmuyoruz. Ama bu 'kuş gribi' meselesi itiraf edelim ki kafamıza takıldı kaldı. Tabii konu bizim bilgi birikimimizden çok ayrı bir uzmanlık alanına girdiği için cesaret ve iddia ile bir laf edemiyoruz."

Sonra da, etrafta konuşulan 'kafa karıştırıcı' soruları (yazısının başlığı da 'Kafası karışık olmak' zaten) birbiri ardına sıralıyor Hürriyet başyazarı. Orada dursa iyi, yıllar boyu kafasında taşıdığı eskimiş birkaç 'komplo' defterini daha açıyor okurları önüne Oktay Bey. Okuyalım:

"Anımsar mısınız? Bir iki yıl önce Amerika'da bir Antrax korkusu yayılmıştı. Birkaç zarftan Antrax denen hastalığı yayan toz çıktı diye kıyamet kopmuştu. Çünkü yetkililer 'Antrax' mikrobunun biyolojik savaş silahı olarak ABD'ye gönderildiği iddiasındaydı. Ama sonra bir şey çıkmadı. Kimse de 'Ne oldu Antrax' diye sormadı.

"Aklımıza bir de 2000'e gireceğimiz aylardaki 'Y2K' paniği geliyor: / O zaman, 'Bilgisayarlarımız yılları dört sayı ile (2000 gibi) gösterecek şekilde değil iki sayıyı (1999 yerine 99 gibi) gösterecek şekilde programlanmıştır. O yüzden herkes bilgisayar sistemini yenilesin, yoksa bankalardaki hesaplar karışacak, uçak tarifeleri birbirine girecek. Dünya ekonomisi müthiş bir keşmekeş yaşayacak' dendi. / O yüzden bilmiyoruz kaç yüz milyar dolar para harcandı. / Sonunda yanılmıyorsak, bir kuruş harcamayanların işlerinde de hiçbir karışıklık olmadı. / Hani şeytan ister istemez dürtüyor... Bir komplo var mı?"

Evet, arkadaşlar, çok satan gazetelerde yazan ve aklı başında bilinen yazarlarımıza bir haller olduğu kesin. Mehmet Barlas ve Oktay Ekşi'nin bu işin ustalarına nal toplatacak biçimde taşların altında 'komplo' aramaya başlamaları yeni bir gelişme.

'Komplocu' olmak 'in' haline mi geldi yoksa?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi