T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 29 OCAK 2006 PAZAR | ||
|
Türkiye'nin ithalat ve ihracat değerleriyle, dış ticaret hacminin büyük rakamlara ulaşması, Anadolu girişimcisinin hem üretim, hem finansman, hem de pazarlama yönünden dünyaya açıldığını gösteriyor. İşletmelerin başarısı, üretim, finansman ve pazarlama faaliyetlerindeki etkinliğine dayanır. Ürün ve hizmetleriyle iç ve dış pazarlarda kendilerine sağlam bir yer tutmasını bilen işletmeler, onları en kaliteli bir biçimde üretmesini ve finansmanını en hesaplı yoldan sağlamasını da bilirler. Türkiye'de Özal'la başlayan dünyaya açılma sürecinin, Türk işletmelerine yaptığı katkılarının başında, onları üretim ve finansman odaklı olmaktan, yönetim ve pazar odaklı olmaya yönlendirmesi gelir. Özal'ın kazandırdığı vizyonla, Anadolu girişimcisi, "dışarıdan içeriye doğru" düşünme anlayışından "içeriden dışarıya doğru" düşünme anlayışına geçmiştir. Artık bütün Türk işletmeleri, ihtiyaçları olan hammadde, malzeme ve ara parçaları en uygun ülkeden sağlayarak, iç pazarlardan daha çok dış pazarlara odaklanmayı öğrenmişlerdir. Pazarlama başta olmak üzere, bütün işletme bilimleri, son onyıllarda hem teorik, hem de pratik alanda çok büyük gelişme gösterdi. Bir toplumun üretim gücü ile işletme ve yönetim bilimlerinin zenginliği arasında doğru orantılı bir bağlantı vardır. İşletme ve yönetim bilimleri ne kadar zenginse, toplumun ürün, hizmet ve bilgi üretme gücü de o kadar büyük olur. İşletmeler arasındaki birleşme ve devralmaların dünya ölçeğinde hız ve yoğunluk kazanması, bütün ülkelerin üretim gücünü hem büyütmekte hem de yeni boyutlar kazandırmaktadır. Müşteri odaklı pazarlamanın özü, gülen bir yüz ve tatlı bir dille, işletmenin iç ve dış ilişkilerinde bir aile ortamı oluşturmaktır. Çünkü ailede yardımlaşma ve dayanışma doruk noktasındadır. Yardımlaşma ve dayanışmada en büyük sermaye, bardağın boş yanından daha çok dolu yanını gören, güler yüzlü ve tatlı dilli insanlardır. Güler yüzün ve tatlı dilin işletmelerde çözemeyeceği sorun yoktur. Bunun için, Anadolu'da bir insana yapılabilecek en büyük yardımın güler yüz ve tatlı dil olduğu sürekli vurgulanır. Hafta başında, satış, servis, kiralama, sigorta ve araba parçaları marketiyle Türkiye'deki Ford ailesinin önemli bir üyesi olan "Gürbaşlar Grup"un yöneticilerine düzenlediği eğitim programına katıldım. Ekonomide ağırlığın üretimden pazarlamaya geçtiği bir dünyada, Anadolu insanının sezgisiyle, hizmet sektörünün yükselişini gören, grubun öncüsü Adnan Başdemir'in yönettiği toplantıda "Bilgi toplumunda değişen pazarlama stratejilerinin değişmeyen ilkeleri"ni tartıştık. Bilgi toplumunda pazarlama stratejisinin hedefi, üretilen ürün ve hizmetlerin pazarlarda aranılır olmasının inceliklerini yakalamak olmalıdır. İşletmeler pazarladıkları ürün ve hizmetleri, başka işletmelerden satın alabilirler. Hizmet ağırlıklı işletmelerin başarısı üretim tesislerine sahip olmalarından değil, güler yüz ve tatlı dillerinin çağrıştırdığı kusursuz hizmet ve yılların içinde oluşturdukları isimlerinden kaynaklanır. Hizmet ağırlıklı işletmeler, iş yerlerinde ürünlerinden önce, güler yüzleri ve tatlı dillerini satarlar. Anadolu'da "Yüzü güzel olanın, huyu da güzel olur" denilir. Gerçekten güler yüzlü ve tatlı dilli olanın pazarladığı ürün ve verdiği hizmet de güzel olur. Onlar hiçbir zaman "satılan ürün geri alınmaz" diye düşünmezler. Tam tersine, bir müşteriye haksızlık yapmaktansa, kusurlarını gidermek için bin müşterinin ürünü geri almaya hazırdırlar. Onlar gerçek kazanç kaynağının ürün ya da hizmet değil, müşteri olduğunu bilirler. Güzel ürüne doyulur, güzel söze doyulmaz.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |