Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Fehmi KORU f.koru@yenisafak.com.tr

Her şeyi bilecek değiliz; bilmediklerimizi öğrenmek için sözlükler, ansiklopediler ve internet var. Elimizin altındaki kitaplar da yanlışa düşmemizi engellemek için ilgimizi bekliyor. Özellikle gazeteciler ve gazete yöneticilerinin yanlış konusunda sığınabilecekleri bir mâzeretleri yok bugün. Yanlışlarımız daha çok önyargılarımızın sonucu. Kabahati başka yerde arayabilecek durumda değiliz.

Milliyet gazetesi üç gün önce "İran'dan gaz alımı Allah'a kalmış" manşeti ile çıktı. Haberin girişi şöyleydi: "Refahyol döneminde İran'la imzalanan doğalgaz anlaşmasında, İran'ın gaz veremeyebileceği irade dışı durumları düzenleyen maddeye 'Allah'ın işleri' ibaresinin de konulduğu ortaya çıktı." Anlaşmanın İran'la yapıldığı, yapanın da Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu Refahyol hükümeti olduğu düşünülürse, enerji kısıntılarının kapıya dayandığı günlerde çıkan haberle hedeflenenin ne olduğu daha iyi anlaşılabilir.

Pazartesi günü, Milliyet ombudsmanı Derya Sazak okurlardan gelen 'uyarılara' sütununda yer verdi: Habere temel teşkil eden anlaşmadaki 'acts of God' (Allah'ın işleri) ibaresi, 'ortalama hukuk bilgisine sahip' kişilerin dahi bileceği üzere, 'doğal âfetler' anlamına gelirmiş... İki ülke arasında yapılan hemen her anlaşmada 'acts of God' ibaresi 'mücbir sebepler' arasında sayılırmış...

Bu kadar basit: İnsanoğlunun eseri olmayan ve istense bile engellenemeyen deprem gibi doğal âfetler kast ediliyormuş 'acts of God' deyimiyle ve hemen bütün uluslararası anlaşmalarda geçen hukukî deyim sözlüklerde de bu anlamıyla yer alıyormuş...

Muhabirin elinden çıktıktan sonra habere eli değen yazı işleri sorumlularından biri, "Acaba mı?" tereddüdüne düşseydi en baştan önlenebilecek vahim bir bilgi ve kavrama hatası gazeteye manşet olabilmiş...

Dikkati azaltan unsur nedir dersiniz? Habere konu olan anlaşmayı imzalayan bakan CHP'li olsaydı, muhabir haberini "İşimiz Allah'a kaldı" tarzında kaleme alır mıydı? Milliyet yazı işlerinin bir saniye bile tereddüt geçirmemesinde, anlaşmanın Refahyol hükümeti tarafından İran'la imzalanmış olmasının herhalde büyük rolü var. Önyargıların gözleri kör eden etkisi habere yansımış işte...

Batı'da çoktan emekli 'pozitivist' düşüncenin etkisi de var bu önyargıda. İçinde "Allah" adı geçen her ibare o tiplerin zihnine 'arkaik' bir düşünce gibi geliyor. 1999 Ağustos depremi sonrasında "Deprem Allah'ın işi" dediği için tâkibata uğrayanlar, mahkum edilenler olmuştu ve "Böyle görüşleri de açıklama özgürlüğü var" yorumum üzerine benimle ilgili de dâvâ açılabilmişti.

Son örneğine Milliyet'te rastladığım için o gazete adıyla anıyorum, ama önyargılarının esiri olan tek bir gazete ve o gazetenin sorumluları değil elbette. Bugün Türk medyasında çıkan haberlerin büyük bir bölümü, hiç kuşkunuz olmasın, tamamen önyargılarla gazete ve dergilerde değerlendiriliyor. Serbest atış ve "Vur abalıya" mantığı neredeyse bütün haber ve yorumlara sinmiş görünüyor...

İşin daha vahim yönü ise, kendine özgü önyargılı yaklaşımı toplumun hemen her kesiminden de beklemesi medyanın... CHP ne zaman 'yapıcı muhalefet' moduna geçse, kendi önyargılarının siyasî alana da yaygınlaşmasını arzulayan bir kesim, derhal, "Ülkede muhalefet yok ki..." yaygarasına başlıyor... Dahası, benzer önyargıların yerini karşılıklı anlayışa terk edeceği işaretini veren, ülke açısından çok hayırlı yumuşama ortamları da, yine aynı çevre tarafından, daha baştan mahkum ediliyor. Sadece siyasiler değil, asker-sivil bürokratlar, iş dünyası da, onların bu önyargılı yaklaşımlarından etkileniyor ve kendilerine çeki-düzen verme ihtiyacı hissediyor... Medyanın yanlışı böylece toplumun yanlışı haline geliyor...

Allah'ın işi işte...

Geri dön

Yazdır

Yukarı