|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ | ||
|
|
Türk siyasetinde iktidarın partileri yıprattığı muhalefetin ise güçlendirdiği bilinen bir gerçektir. Bu gerçeklikten hareketle muhalefet, iktidar partisinin yıprandığını ve halkın desteğini kaybettiğini düşünerek erken seçim talebinde bulunmaya başladı. Doğrusu ben bu erken seçim talep ve söyleminin seçmen nezdinde olumlu yankı bulduğu kanaatinde değilim. Aslına bakarsanız muhalefet de seçim konusunda çok samimi değil. Muhalefetin ve muhalefete gaz verenlerin asıl amacı kendilerinin de açıkça ifade ettikleri gibi cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığını bu meclis seçmesin. Neden? Çünkü meclis çoğunluğu AK Parti'ye ait. AK Parti'nin çoğunlukta olduğu bir meclisten solcu veya halktan kopuk bir cumhurbaşkanı çıkmaz. Öyleyse ne yapmalı? Gündemi kaşımalı. Mal varlığı tartışmalarının altında yatan tek sebep erken seçimi zorlayacak bir gündem oluşturmak. Yoksa malvarlığı bildirimini zamanında gereken mercilere yapmış olan siyasetçilerin kamuoyuna açıklamaları hangi sorunu çözecektir? Malvarlığını açıklamak kar yağışını mı durduracaktır? Ekmek fiyatlarını mı düşürecektir? Yoksa trafik kazalarını mı azaltacaktır? Hangi somut faydası olacaktır? CHP istiyor diye başbakan yemeyecek içmeyecek acilen mal varlığını mı açıklayacak? Peki açıkladı diyelim CHP'nin isteği o kadarcıkla bitecek mi? Bitmeyecek erken seçim kararı aldırıncaya kadar başka konuları gündeme getirmeye başlayacak. CHP'nin ve CHP'ye gaz verenlerin amacı malvarlığının açıklanması değil asıl amaç seçimi erkene aldırmak. Bu arada 1999 seçimlerinde olduğu gibi kimi senaryoları uygulamaya koyup AK Parti'nin çoğunluğunu tırtıklamak ve yeni meclise yine statükocu bir cumhurbaşkanı dayatmak. Başbakan mal varlığını açıklasın bu işe nokta koysun beklentisi masum bir beklenti gibi görünüyor. Oysa malvarlığı tartışması oyunun başlangıcı. Haziran sonuna kadar bu oyunu sürdürecekler. Başka senaryoları da gündeme getirecekler. Başbakan bunu gördüğü için malvarlığını CHP'nin isteği üzerine açıklamayarak oyuna gelmediğini göstermiş oldu. Ve karşı atağa geçerek malvarlığı konusunda yeni bir düzenleme için düğmeye bastı. Gereğinde sadece siyasilerin değil sivil asker tüm bürokratların da mal varlığını açıklayabileceği bir düzenlemenin çalışmaları başladı. Bir partinin erken seçim istemesi için önce kendisinin güçlü olduğunu görmesi lazım. Hükümetin yıprandığını ve oy kaybettiğini tespit etmesi lazım. Vatandaşların sivil toplum örgütlerinin ekonomik göstergelerin artık bu hükümetle olmaz demesi lazım. Tam tersine ne iş dünyası ne halk ne de sivil toplum örgütleri bir erken seçimden yana değiller. Dün yayınlanan TNS Piar anketi ise yapılacak bir erken seçimin durumu değiştirmeyeceğini aksine AK Partiyi daha da güçlendireceğini göstermektedir. TNS Piar'ın Aralık 2005'te 18 ilde 1.600 denekle yüz yüze yaptığı anket sonuçlarına göre yüzde onluk seçim barajını sadece AK Parti ve CHP aşabiliyor. AK Parti % 39.5 ile 3 Kasım seçimlerine göre oylarını yüzde 5 artırmış, CHP 'de %14.1 ile 3 kasım seçimlerine göre oylarını yüzde 5 oranında kaybetmiş görünüyor. Bu ankete göre DYP %6.1, MHP %6, ANAP 4.2 ve HADEP % 5.3 ile barajı bile aşamıyor. Durum böyle. Yani erken seçim de olsa meclisteki dağılım çok fazla değişmeyecek demektir. Değişmeyeceğine göre milleti seçimle meşgul etmenin bir anlamı var mıdır? Hele oyları gerilemiş muhalefetin erken seçim istemesi ne kadar mantıklıdır?
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |