T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 18 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ | ||
|
Bir önceki yazımda, Doğan Grubu'nun anti-Amerikancılıkta ekmek keşfettiğini yazmıştım. Ertuğrul Özkök cevap vermiş. Niye cevap verdi, onu da bilmiyorum. Kendisi hakkında yazdığım onlarca yazıyı suskunlukla karşılamıştı, bunu da görmezden gelebilirdi. Elbette, "Ertuğrul Özkök bana cevap verdi, aman ne iyi" derdinde değilim. Beni muhatap aldığını filan da söylemeye çalışmıyorum. "Kurtlar Vadisi Irak" filmi hakkında yazan herkesi cevaplamış, bir anlamda "ortaya" konuşmuş... Fakat, yazısının bir bölümü, doğrudan bu satırların yazarıyla (yani, fakirin iddialarıyla) ilgili. İsim vermemiş. İsim verse, meşhur olacağız, ne gereği var. Şöyle diyor: "Çok sayıda köşe yazarı 'Kurtlar Vadisi Irak' filmini ağır biçimde eleştiriyor. Haklarıdır, eleştirirler. Ama şu gözlemimi söylemeden de geçemeyeceğim. Bu yazarların büyük bir bölümü, Türkiye'de Amerikan aleyhtarı düşüncelerin gelişmesine çok büyük bir entelektüel katkıda bulundular. Aynı insanlar şimdi filmi eleştiriyor. Ben de onlara diyorum ki: 'Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz.' Ve her durumda da siz haklı olamazsınız..." Normal bir insan, gelecekte olumsuz birtakım çağrışımlarla anılmamayı tasa eder. Yaşarsak bizler, bizden sonra gelecek kuşaklar Ertuğrul Özkök'ü nasıl anacaklar? Başarılı bir gazeteciydi diyecekler, amenna; işini bilen bir adamdı, ünlüydü, totalitesi yüksekti, bazı darbelerle iş tutmuştu, bazı meslektaşlarını hedef göstermişti ve özür dilememişti, gazetecilik dışında birçok iştirakte pay sahibiydi, TÜSİAD üyesiydi, zengindi, akıllıydı, falan filan. Bence de kurnaz... Kurnaz olduğu için, risk ortadan kalktıktan sonra hedef gösterdiği meslektaşlarından özür dilemiş, bir anlamda günah çıkarmıştı. Diyebilirsiniz ki, "Onun da çok umurunda değil senin ya da gelecek kuşakların nazarındaki değeri..." Elbette öyledir... Niçin benim nazarımdaki değerini problem yapsın? Bunu problem yapmaya başladığı an duyguları olan bir insanla karşı karşıya olduğumuzu düşünebilir, onu anlamaya çalışabiliriz. Ertuğrul Özkök'ün, bizim kendisini anlamamıza ihtiyacı hiç olmadı. Bunun nasıl korkunç bir "yoksulluk" olduğunu da bilemedi. Şimdi gelelim, onun kurnazca altından kalkmaya çalıştığı "Kurtlar Vadisi" olayına... Tekrar olacak ama, söylediklerim son derece açıktı: Adı geçen film, dizi olarak Show TV'de gösterilirken, Doğan Grubu gazeteleri, dizinin yapımcı ve oyuncularının "Kadiri tarikatı"yla ilişkisini kurcalayan ve olası "şeriat tehlikesi"ne dikkat çeken haberler yapmış, gösterim hakkı Doğan Grubu'nun bir televizyonuna geçince de susmuşlardı. Neden? Film (ve tabii dizi), hem kanun dışılığı övüyor, hem de son yıllarda bazı Çılgın Türkler'in politik malzeme haline getirdikleri "anti-batı/anti-semit/anti-Amerikan" duyguları körüklüyordu. Doğrusu biz, vaktiyle tezkereye karşı çıkanları, "Akılsız barışçılar, en acımasız savaşların sorumlusu olabilirler" diyerek aklı sıra muaheze eden Ertuğrul Özkök'ten, anti-Amerikan duyguları körükleyen bu filme kafadan karşı çıkmasını beklerdik. Fakat o susmayı ve hiçbir şey olmamış gibi yapmayı tercih etti. Neden? Hadi diyelim ki, Show TV'de tehlike arzeden bir dizi, Kanal D'ye geçince "tehlikeli" olmaktan çıkıyor... Peki, Türkiye'de "Amerikan aleyhtarı düşüncelerin gelişmesine entelektüel katkıda bulunanlar"ın varlığı, sizlere bu filmi arkalama ve parsayı toplama hakkı mı veriyor? Bu ne pişkin itiraf böyle... Şu "entelektüel katkı" meselesine de girmek isterdim ama, yer kalmadı. Herkes de biliyor ki, Amerika'nın işlediği cinayetlere ortakçı yazılmamak ne anti-Amerikancılıktır, ne de akılsız barışçılıktır... Bunu Ertuğrul Özkök de biliyor... Bilmez mi!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |