![]() T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
![]() | |
![]() |
![]() | |||
![]() |
Y A Z A R L A R | 18 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ | ![]() |
![]() |
| ![]() |
Cumhurbaşkanıyken Karikatürcüler Derneği'ni kabul eden Süleyman Demirel, "Mizah bir yumruktur" demiş; "Ne zaman kime vuracağı belli olmaz". Karikatürcüler duyduklarına inanamamışlar haliyle. Olur mu efendim, demişler, bunu söyleyen siz misiniz? Siz ki bize en çok davayı açan kişisiniz! Demirel de, yılların 'demir eli' tabi. Cevabı indirmiş: "Eeee, kime yumruk attığını bileceksin!" Dün gösterime giren Ezel Akay imzalı Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filmi de tam buradan, 'Mizah bir yumruktur' aforizmasından çıkıyor. Karagöz ile Hacivat'ın 'kukla' olmadan önceki hayatlarından bir sine-masal üreten yönetmen, yaşayıp yaşamadıkları bile kesin bilinmeyen iki kahramanın ardına kendince bir ışık tutup, gölgelerini perdeye yansıtıyor ve ortaya, yaptıkları mizahı hayatları ile ödeyen komedyenlerin kostümleri kadar renkli, çiçekli, göndermeli, cümbüşlü, ölümlü, şaşaalı ve de tartışmalı bir gölge oyunu çıkartıyor. Tartışmalı çünkü fona rengini hiciv, modern kullanımıyla mizah verse de; önde Karagöz Hacivat; fonda Bizans'tan kalanlarla, göçüp gelenlerin 14. yüzyıl Bursa'sındaki birlikteliği, Osmanlı'nın kuruluş, beyliğin tutunuş yılları olsa da; iki heccavın asırlarca yaşamış birer ismi, gölgeden de olsa taş gibi birer cismi, kuruluşundaki İslam faktörünün önemini pekala bilip zihnimizde şekillendirdiğimiz bir Osmanlı resmi var. Film, büyüklere 'Renkli bir Türkçe' ile platoda anlatılan bir masal. Ancak, masal kadar gerçek yani. Filmde de böyle deniliyor ve böylece masalda gerçeklik arayanların yolu baştan kesiliyor. Peki. Orhan Gazi'nin adına yapılan caminin minaresinin ancak 'iki adam boyu' tutulmasını; ahalinin İslam'ı seçişinin ya kelleyi kurtarmak ya karnını doyurmak ya da iktidar sahibi olmak gibi nedenlere bağlanmasını; önceden müslüman olanların hepsinin düzenbaz, yalancı, hesapçı, işbirlikçi falan filan olmasını; web sitesine yerleştirilen çan kulesini ve haçı; Ahi Evran'ın, Kadı Pervane'nin, Nilüfer Hatun'un karikatürünün çıkarılmasını, Orhan Gazi ve Baciyan-ı Rum'un çizgi romanlardan fırlamış gibi cisimleştirilmesini hiç dile dolamayalım o zaman. Bıy bıy bıy. Ressam Siyah Kalem'in çizgilerini hatırlatan cin animasyonları, masal renkleri, mırıltı halindeki sesleri, temaşa eden kahramanlarımızın duvara yansıtılan gölgeleri, diyalogları, özellikle zamanı bölüp hayatın kıymetini bilmemize yarayan, serçe parmaktan başlayıp 'pır, eki, uç, dürt, baş' diye saydıran rakamları, oyuncuların oyunları gayet iyi.
Mizah zekanın terlemesi, malum. Ona yumruk gücünü veren de bu. Zeka yoksa mizah da yok. Danimarka'da patlayıp dünyaya yayılan, güdümlü hakarette gölgesi bile bulunmayan da bu değil mi zaten? Ve Cem Kızıltuğ'un karikatürü buna verilmiş zekice bir yanıt. Damimarka bayrağının ters çevrilmesinden oluşan karikatürün üzerinde şunlar yazılı: "Bu bir karikatür. Ama güldürmüyor, değil mi? Çünkü aslında bu bir bayrak ve bayrak güldürmez."
|
![]() |
![]()
|
![]() |
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
![]() |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |