T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 18 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Yüksek öğretimde rekabet

Önemli gelişmeler olduğunun farkındaydım ama işin bu boyutlara ulaştığını bilmiyordum doğrusu. Fransızların Le Monde'unda karşıma çıkan birkaç yazıda yer alan bilgiler işin nerelere ulaştığını -ve ulaşacağını- güzel özetliyordu.

Mesele şu: Biz hâlâ YÖK'ü şöyle mi yoksa böyle mi saklasak diye uğraşırken, Doğu'da Batı'da birçok ülkede "yüksek öğretim" bambaşka bir yola girmiş bulunuyor. Şaka değil, artık bu alanda da "rekabet"ten, hem de "gruplar arası rekabet"ten söz ediliyor. Biz hâlâ üniversite öğrencilerini kampuslere "peruk"la mı yoksa "şapka" ile mi soksak diye birbirimizi yerken, büyük eğitim kuruluşları arasında kıyasıya bir "rekabet" çoktan başlamış bile...

İsterseniz şu haberle başlayalım: "Sorbon Abu Dabi'de". Şaşırtıcı değil mi? Ama olmuş, geçen yılın 29 Eylül'ünde Sorbon ve Abu Dabi yetkilileri imzadıkları sözleşmeye göre, Fransa'nın ünlü üniversitesi bu ülkede 1.500 öğrenciye öğretim verecek bir kampus açacakmış. Öğretim Fransızca ve laik, üniversite "karma" olacakmış. "Paralı" tabii ki...

Peki ya diğerleri, diğer önemli öğretim merkezlerin "yayılma" faaliyeti ne merkezde? Amerikalılar birkaç yıl içinde Fransa'da epeyce yüksek okulu şimdiden satın almış (yoksa geçen akşam Show TV'de yayınlanan okullara yardım toplama programında kullanıldığı gibi "kapatmak" fiilini mi kullansak!) bile. Gazete birkaç yıl içinde "birçok Fransız okul iki Amerikalı grubun kontrolune geçti" diyor. (Terminolojiye dikkat edin: "Gruplar"!) Laureate Education adlı grup ilk ağızda Fransızların "Dış Ticaret Yüksek Okulu" (ESCE), "Elektronik Yüksek Okulu" (ECE) (bu okul Fransızların "Büyük Okul" dedikleri türden bir okul) ve "Fransız Yönetim Enstitüsü"nü (IFG) yutuvermiş. Career Education ise "Ekonomi ve Ticaret Yüksek Enstitüsü"nü (Inseec) gibi önemli bir okulu bünyesine katıvermiş. Bu grbun 5 ülkede 100.000 öğrencisi, ilkinin ise 12 ülkede 165.000 öğrencisi varmış.

Gerçekten müthiş bir trafik; "gruplar" arasında daha çok öğrenci çekmek, daha çok ülkeye yayılmak, daha kaliteli öğretim vermek yolunda amansız bir rekabet... Gazete, "Yüksek öğretim çeşitli ülkelerden kuruluşların yarıştığı bir pazar oldu" diyor.

Bu "rekabet"e paralel olarak öğrencilerin ülkeler arası dolaşımı da çok hızlanmış. 1980-2002 arasında öğreniminin tamamını veya bir kısmını başka bir ülkede tamamlayan öğrenci sayısı (1,9 milyon) ikiye katlanmış. Tahminlere göre, bu oran önümüzdeki beş yıl içinde beşe katlanacakmış. Bu "Pazar"da %28 ile ABD başta tabii ki. Onu İngiltere (%12), Almanya (%11), Fransa (%10), Avusturalya (%9) ve Japonya (%4) izliyormuş.

"Paris Yüksek Ticaret Okulu" artık Paris'in yanı sıra Londra ve Madrit'te de bir kampusa sahip. Chicago Üniversitesi Paris'te bir merkez açmış. Pekin'e bir okul açılmış bile. Fransa'nın ünlü "Sciences Po"su, gelecek iki yıl içinde Fransız profesör istihdam etmeyeceğini açıklamış.

Tahmin ettiğiniz gibi yüksek öğretimin içine girdiği bu "küreselleşme" dalgası beraberinde mecburen ortak-uluslararası programların hızla artışını da getiriyor. Ayrıca yine bu dalganın bir sonucu olarak "büyük okullar" yeni araştırma programlarının açılması için büyük işletmelerle işbirliğini sıklaştırmış durumda.

Yüksek öğretim alanında yaşanan bu rekabet yanında -haliyle- "göç"e ilişkin yeni düzenlemeleri de getiriyor. Bakın mesela, Fransa İçişleri Bakanı Sarkozy, daha geçenlerde, yeni "göç yasası" tasarısı içine bu paketi soktu bile. Tasarı gerçekleşirse, Fransa bundan böyle "bilim adamları, entellektüeller, girişimciler, yüksek seviyede sanatçı ve sporcular ve yüksek yöneticiler"e kolaylıklar sağlayacak.

ABD'yi hesaba katmazsak, yüksek öğretim alanında ortaya çıkan bu "rekabetçi" işleyişe yakın zamana kadar Avrupalılar da yabancıydı. Ama şimdi görüyorsunuz, oyunun nasıl oynanacağını artık Avrupa da anlamış durumda. Peki ya "biz", elleri kolları YÖK mevzuatı ile bağlanmış üniversitelerimizle biz ne yapacağız, bu yarışa nasıl dahil olacağız? Yetenekli gençlerini ve araştırmacıları "göç"e zorlayan, girişi gibi çıkışı dert olan bu yüksek öğretim ile bu dünyada nasıl varolacağız?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi