T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

"Beni Anıtkabir'e defnedin"

Bir yanda, havadan gelen ayda beş bin yeni lirayı az bulan 74 yaşında bir kadın... Öbür yanda, altı bin yeni liralık kredi kartı borcunu ödeyemediği için canına kıyan polis memuru.

İşte Türkiye'nin aynı günlerde konuştuğu iki konu.

*

Beş bin yeni lira dediğimiz miktarı, iki ay öncesine kadar "beş milyar lira" olarak telaffuz ediyorduk.

"Havadan gelen" ifadesi de rast gele seçilmiş iki kelime değil.

Yaşlı teyzemizin tek vasfı "Atatürk'ün manevi kızı" oluşu.

Başka hiçbir marifeti yok.

Fatma K. Barbarosoğlu, Ülkü Adatepe'nin kendisine isim, sıfat ve rütbe olarak "Atatürk'ün manevi kızı" olmanın dışında bir nitelik kazandıramadığını etraflıca anlattı dün; Nuriye Akman'ın Zaman'daki röportajında tarihi bir görevi yerine getirdiğine de vurgu yaparak.

LÜKÜS HAYAT

Bu yaşta da küçüklüğündeki gibi itibar görmek, el üstünde tutulmak istiyor 74 yaşındaki minik Ülkü.

Kendi ifadesine göre, Atatürk onu çok şımartmış, o da lüks yaşamaya alışmış.

Araba istiyor, koruma istiyor.

Mevla uzun ömür versin, yarın öbür gün vefat ettiğinde Anıtkabir'e defnedilmek isteyebilir.

İstemeye sınır mı var?

ŞÜKREDELİM

Yine de derim ki halimize şükredelim.

"Manevi kız, maddiyata düşkün çıktı" diye canımız sıkılmasın.

Atatürk'ün sadece 'manevi' kızı oluşuna ve "Bana araba almaya mecburlar" deyişine sevinmeliyiz.

O kadarıyla yetinmeseydi de "Cumhurbaşkanı olacağım" diye tuttursaydı ne yapardık?

YAŞLILIK MAAŞI VE ASGARİ ÜCRET

Bu memlekette yaşlılık maaşı olarak tespit edilen miktar, ayda 65 lira.

Manevi teyzeye ödenenin 77'de biri.

Net asgari ücret ise 380 lira 46 kuruş.

Asgari ücret üzerinden bir ay çalışıp alın teri dökenlerden 13 kişi maaşlarını bir araya getirse, beş bin yeni lirayı denkleştiremiyorlar.

İŞİN SIRRI

İnsanlar düşük maaşlarla kira verip çocuk okutuyorlar.

Yetinmeyip bir de tasarruf etmeye çalışıyor, başını sokacak bir ev edinmeye gayret ediyorlar.

Rauf Tamer'in ifadesiyle, bu işin sırrını kimse çözebilmiş değil.

Şöyle söylüyor usta:

"Ev ekonomisindeki sırrı kimse çözemedi.

Aylık kazancıyla yaşayan var mı? Yok... Herkes 3-5 ay sonraki kazancına tecavüz ederek yaşıyor. 'Battı balık'la 'Allah kerim'arasında yuvarlanıp gidiyoruz işte.

Başka dillerde kredi kartı mağduru diye bir lâf duydunuz mu?

Ne demek mağdur?

Eğer o mağdursa, kredi kartı borcunu tıkır tıkır ödeyen ne?"

HESAPTAN ANLAMAK

Bizim en meşhur atasözlerimizden bir tanesi, ayağımızı yorgana göre uzatmamızı tavsiye etmektedir.

Fakat ne yazık ki en büyük sorunlarımızdan biri "hesabımızı bilememek" şeklinde özetlenebilir.

Ve bu yüzden dilimizdeki en çarpıcı uyarı ifadesi de şu şekildedir:

"Sen ya hesap bilmiyorsun, ya hiç dayak yememişsin!"

İsteyen bunun sonuna 'azizim' lâfını da ekleyebilir.

Biraz yumuşatmış olmak için.

DEĞER Mİ?

Kredi kartı borcunu ödeyemeyen memurun canına kıyması üzerine "Altı milyar için canına kıyılır mı kardeşim?" gibi bir yaklaşım da sağlıklı değil.

Zira arkasından "Peki kaç lira için kıyılır?" sorusu doğar.

*

Borç yüzünden intihar edenlerin geride kalan borçlarının silinmesi (yahut ödenmesi) de ciddi bir problem, silinmemesi de.

Borç ödense, bir yol açılmış olur.

"Ben kendimi feda edeyim, hiç değilse geride kalanlar kurtulur" düşüncesi haklılık kazanır.

Ödenmezse, adam canına kıydı, devlet borcu ailesinden istiyor diye yaygara koparılır.

Her iki halde de vaziyet kötü.

PAYIMIZA DÜŞEN

Vatandaşa düşen, hesapsız davranmamak, ölçülü harcamak, aşırı borçlanmadan kaçınmak.

Devlete düşen, faizleri kontrol altına almak ve mevcut borçlar için makul ödeme planı çıkarmak.

Kimse birikmiş borçlar için af beklemesin.

Yoksa ben de bugüne kadar yaptığım kredi kartı ödemelerini geri isterim.

Bankalardan hiç biri tınmazsa, nasılsa tekrar bir af çıkar diye bundan sonrakileri ödemekten vazgeçerim. Mağdur olmak, günün birinde avantaja dönüşecekse ne diye ödeyelim ki!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi