|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 22 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
İki gündür yeni bir kahramanımız var: İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi... Hamas liderlerinden Halid Meşal'in Türkiye ziyaretiyle ilgili bilgi vermek üzere Dışişleri Bakanlığı'na dâvet edilmiş Büyükelçi Avivi, "Ancak Bakan Abdullah Gül'le görüşeceksem gelirim" mukabelesinde bulunmuş... Bazı gazeteler, "İşte gördünüz mü, büyükelçi dediğin böyle olur" havasında... Dışişleri Bakanlığı aslında Filistin konusuyla ilgili diğer ülkelerin diplomatik temsilcilerini de çağırıp görüşmüş. 'Ortadoğu Dörtlüsü' denilen BM, AB, ABD ve Rusya'nın temsilcileri diplomatik nezakete uyup verilen bilgileri dinlemek üzere Bakanlığa gelmişler. ABD Büyükelçisi Ross Wilson, Rusya Büyükelçisi Peter Stegny, AB dönem başkanı Avusturya'nın Büyükelçisi Marius Calligaris ve BM Temsilcisi Jacob Simonsen, anladığım kadarıyla, verilen samimi bilgilerden mutlu ayrılmışlar... İsrail'in değil de bir başka ülkenin, sözgelimi İran'ın, diplomatik temsilcisi böylesine bir harekette bulunsaydı, Pinhas Avivi'ye 'kahraman' gözüyle bakanların tavrı ne olurdu dersiniz? Büyükelçiyi 'persona non grata' (istenmeyen adam) ilân edecek ciddi gelişmeler yaşanırdı gibime geliyor... İran'ın şimdiki Dışişleri Bakanı Menuçehr Mütteki Ankara'da büyükelçi iken çok basit bir sebeple postunu erken terk etmek zorunda bırakılmıştı... Yeni kurulan İran hükümetinde en önemli bakanlıklardan birine onun oturacağı belli olunca, eski dosyaları açıp, ağızlarında, "Mütteki'nin bakan olmasını engelleyelim" teklifini geveleyenler çıktığını da hatırlıyoruz... Ülkeler arasında mukayese sakıncalı olsa da bir tespiti paylaşalım: İçimizdeki bazılarının gözünde İsrail'in değeri diğer bütün ülkelerden çok ileride... Son gelişmeyi yukarıya özetlerken "Acaba yanılıyor muyum?" diye bir an duraksayınca aklıma bir başka ihtimal geldi: Acaba sebep 'İsrail sevgisi' mi, yoksa Ak Parti'ye muğberlik mi? Elbette İsrail'i başka ülkelerden daha fazla sevenler, ya da Büyükelçi Pinhas Avivi'yle iyi dostluk ilişkisi içinde bulunanlar da vardır. Ancak, olaya belli bir açıdan yaklaşanların bir bölümü, konu İsrail'le ilişkili olmasa da, sırf Ak Parti'ye ve hükümete muğber oldukları için, benzer bir tepki verebilirlerdi... Gazetenin biri, "Dün dündür bugün bugündür" başlığıyla verdi buluşmayı; neden böyle bir başlık seçtiğini de şu satırlarla özetleyerek: "Hükümet, Ulusoy'un Federasyon Başkanlığı'na seçilmesini önlemek için her yolu denemiş, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 'Haluk Ulusoy aklanmadan aday olmamalıdır' demişti. Üç yönetici dünkü görüşme sırasında bu çekişmeyi unutup sıcak bir sohbete girdi." Doğrularla yanlışların birarada olduğu bir haber bu. Hükümetin Haluk Ulusoy'un seçilmesini önlemek için kılını kıpırdattığını duymadım ben. M. Ali Şahin o sözleri söyledi, ama sözlü itirazdan başka bir şey yapmadı. O günlerde de yazmıştım: Birileri sanki Tayyip Erdoğan'ın adayı gibi ortada dolaştı belki, ama Tayyip Bey'in arkadaşlarının takımları da oylarını alenen Ulusoy lehine kullanmadılar mı? TFF seçiminde partizanlık yapıldığı havasını basan gazeteler, şimdi de partizanlık yapılmadığı görüntüsünü içlerine sindiremiyorlar. Ne yani, Futbol Federasyonu itişme kakışma yüzünden çalışamaz durumda mı olsun? İstedikleri bu mu? 'Retorik soru' diye bir soru çeşidi vardır, cevabını bile bile sorarsınız; bunlar o türden sorular... Tam burada aklıma bir başka konu geldi; daldan dala olacak, ama kusura bakmayın. Halid Meşal ziyaretinin ABD ve İsrail tarafından arzu edilmediği iddiasına dayalı felâket öngören ekonomik yorumlar yapanlar çıkmıştı; bilmem sizin de gözünüze çarptı mı? Tıpkı 1 Mart'ta olduğu gibi ekonomik dengeleri bozacak bir yanlış manevra olarak görüyordu dâveti bazı yorumcular; sonuç tam tersi oldu: Dolar tepetaklak gidiyor, borsa ise hergün bir önceki rekorunu kırıyor... Allah, Allah... Fanatikliği anlarım da, kendi ülkesi karşısında başka bir ülkeyi kayırma fanatizmi yine de betime gidiyor işte... Dünkü Kulis'le ilgili not: Filistin Büyükelçiliği'nde Ahmet Davutoğlu onuruna verilen yemek 21 Şubat tarihini taşıyan bir davetiye ile üç hafta önceden gönderilmiş. Dâvet kararlaştırıldığı ve dâvetiye gönderildiğinde Halid Meşal ziyareti söz konusu değilmiş. Bilginize sunarım. T. K.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |