|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| S O N D A K İ K A | 20 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Erdoğan: Kıbrıs sorununun çözüm yeri BM'dir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununda çözüm yerinin Avrupa Birliği değil Birleşmiş Milletler olduğunu söyledi. Erdoğan, sorunun çözümünde, "İki kesimlilik, siyasi eşitlik, eşit statü, yeni bir ortaklık devleti kurulması ve garantörlük haklarımızın korunması, vazgeçmeyeceğimiz, vazgeçemeyeceğimiz ilkelerdir" dedi.
"DEĞİŞİM CESARET İSTER" Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak ilk günden beri Kıbrıs sorununda çözüm eksenli bir siyaset yürüttüklerini belirten Erdoğan, "1974 Barış Harekatı zor ve cesur bir kararın sonucudur. Son dört yıldır Kıbrıs'ta başlattığımız diplomatik açılım da aynı ölçüde cesaret isteyen bir siyasi karar olmuştur. Çünkü değişim cesaret ister" dedi. Erdoğan, "Eğer statüko daha fazla sürdürülemeyecek kadar kötüleşmişse artık değişimin zamanı gelmiş demektir. Yok eğer değişime direnirsek kendimizi yenileyemeyiz. O zaman da kaybetmeye mahkum oluruz. KKTC de, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak biz de artık ‘harekete geçme zamanı geldi’ dedik ve irademizi değişimden yana koyduk. Bugün ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır. Bu irade haklı olduğumuz Kıbrıs davasında bizleri ilk kez bir adım öne geçirmiştir. Haklılığımız büktün dünya tarafından artık tescil edilmiştir. Barıştan, çözümden yana olduğumuzu herkes görmüştür" diye konuştu. "GARANTÖRLÜK VAZGEÇEMEYECEĞİMİZ İLKELERDEN" Kıbrıs sorununun, 40 yılı aşkın bir süredir BM'nin gündeminde olduğunu belirten Erdoğan, "Bu süre boyunca çeşitli müzakere aşamalarında sorunun çözüm çabalarında dikkate alınması gereken temel parametreler ortaya çıkmıştır. İki kesimlilik, siyasi eşitlik, eşit statü, yeni bir ortaklık devleti kurulması ve garantörlük haklarımızın korunması, vazgeçmeyeceğimiz, vazgeçemeyeceğimiz ilkelerdir" dedi. Kıbrıs'ta son olarak iki liderin buluşmasını ve bir mutabakata varmalarını olumlu bir adım olarak gördüklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Biz BM sürecini başından itibaren destekledik. 30 yılı aşkın bir süre sonunda BM'nin Kıbrıs'la ilgili çözüm çerçevesi nihayet oluşmuştur. Çözüm Ada'daki gerçeklere dayanmalıdır. Ortaklık ilişkisi, iki eşit halk ve iki kurucu devlet arasında oluşturulacaktır" diye konuştu. "BM'NİN BAŞLATTIĞI YENİ SÜRECİ DESTEKLİYORUZ" BM'nin başlattığı yeni süreci desteklediklerini ifade eden Erdoğan, "Kıbrıs Türk tarafının da bu konuda aktif çaba gösterdiğini biliyoruz. Türk tarafının bu yapıcı yaklaşımı karşısında Rum tarafı artık uzlaşmaz tutumundan vazgeçerek ortaklık ilişkisine olumlu yaklaşmalıdır. Türk tarafı iyi niyetini, çözüme yönelik iradesini açık biçimde ortaya koymuştur. Üzerine düşeni yapmıştır ve yapmaya devam edecektir" dedi. Kıbrıs konusunda bir adım önde olma yaklaşımımızı muhafaza ettiklerini ve 24 Ocak'ta açıkladıkları eylem planının da bu yaklaşımın bir ürünü olduğunu kaydeden Recep Tayyip Erdoğan, kapsamlı bir çözüm bulunana kadar tüm kısıtlamaların ilgili tüm taraflarca eş zamanlı kaldırılmasını önerdiklerini ifade etti. Erdoğan, kendilerine göre mevcut durumda bir açılım sağlamanın en uygun, en gerçekçi yolunun bu olduğunu söyledi. "74 ÖNCESİ BİR DAHA YAŞANMAYACAK" "1974 öncesindeki sıkıntılı günlerin bir daha yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu da böyle bilinmelidir" diyen Erdoğan, "Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs Türk halkını taahküm altını alma çabalarının boşuna ve haksız olduğunu artık bütün dünya görüyor. Biz AB başta olmak üzeri uluslararası camiadan Kıbrıs sorununa yeni bir gözle farklı bir gözle bakmalarını istiyoruz. Kıbrıs sorunu ile Türkiye'nin AB üyeliği arasında herhangi bir bağlantı kurmasını asla doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hükümetimiz, kurumlarımız ve halkımız AB'ye tam üyelik hedefine bütünüyle bağlıdır. AB perspektifi aynı şekilde Kıbrıs Türk halkı için de geçerlidir ancak Kıbrıs sorunu Türkiye'nin AB katılım sürecine karşı kullanılmamalıdır, zira Kıbrıs'ta çözüm isteyen taraf Türk tarafıdır. Ambargo ve kısıtlamaların çözüme giden yolu tıkadığı açıktır. Daha önce de söyledim. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. Rum tarafının uzlaşmaz siyasetinin bedelinin Kıbrıs Türküne ödetilmesi ciddi bir çelişki, büyük bir haksızlıktır bu yüzden Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız tecride son verilecek adımlar vakit geçirilmeden atılmalıdır. Başka AB olmak üzere uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri tutmalıdır. KKTC'nin doğrudan uçuşlara ve mal ticaretine açılmasına imkan tanınmalıdır. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı bu haksız uygulamaların siyasi, hukuki, ahlaki, insani hiçbir açıdan izahı mümkün değildir. Barış ve uzlaşı isteyen tarafa kısıtlama uygulanmasının hiçbir meşruiyeti yoktur, olamaz. Unutmayın ki şartlar ne olursa olsun Türkiye her zaman KKTC'nin yanındadır ve yanında olacaktır."
|
![]()
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |