T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Cevdet AKÇALI

Uluslararası ilişkilerde notalar ve telefon

Telekomünikasyonun bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda uluslar arasında haberleşme, yazılı metinlerle yani nota'larla yürütülürdü. Bu gün nota ve mektupların yerini telefon konuşmaları aldı.

Hatırlardadır ki, soğuk harp zamanında Rusya Devlet Başkanı ile Amerika Başkanı arasında doğrudan konuşabilmek için özel bir telefon (kırmızı hat) hattı çekilmişti. Bu hat sadece nükleer bir saldırı ihtimali halinde kullanılacaktı.

Daha sonraları, devlet başkanları, dış işleri bakanları arasında telefonla konuşma imkanı çok yaygınlaştı ve bu imkan sık sık kullanılmaya başlandı.

Uluslararası notalar çok önemli belgelerdi. Bunların kaleme alınışı, kullanılacak lisan üzerinde titizlikle düşünülür daha sonra gönderilirdi. Oysa telefonla konuşma esnasında bu kadar dikkatle durulması mümkün olmadığından, notaların gerçek yerini alamadı. Bu sebepledir ki, notalarda yazılması gereken şeyler gene telefonla değil yazılı metinlerle yürütülmeye devam edildi.

Uluslararası iletişimin telefonla yapılabilmesi bir kolaylık getirdi, ancak bu ilişkilerdeki ciddiyetin düzeyini büyük ölçüde düşürdü. Yani bir nota yazılırken uzmanlar kullanacakları üslubu ve lisanı titizce inceledikleri halde, telefon konuşmalarında bu titizlik ortadan kalkmıştır.

Rusya ile Amerika arasında kurulan kırmızı hat, kazaen yapılacak nükleer bir saldırıda kullanılmak üzere kurulmuştu, Hakikaten de bu maksat dışında kullanılmadı. Bir an için, Sovyet Rusya Devlet Başkanı'nın bu telefonu kullanarak, Amerikan Başkanı'na:

-"Mr. Reagan; Birleşmiş Milletler toplantısına katılmak üzere Amerika'ya gidecek Dışişleri Bakanımla sana havyar gönderiyorum. Afiyetle ye" dese, bu hattın fonksiyonunu yitirdiğini görürsünüz.

Telefon diplomasisini çok kullanan Başbakan Turgut Özal'dır. Tayyip Erdoğan bu geleneği en çok devam ettiren Başbakan olmuştur.

Hattızatında, bir Başbakan'ın telefon açtığı zaman karşısında Amerikanın Başkanı'na ulaşabilmesi küçümsenecek bir şey değildir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: Telefonda konuşulacak şey, sadece devlet başkanlarının halledebileceği bir konu değilse veya ona gelecek derecede alt yapısı oluşturulmamışsa, konuşma manasını kaybeder.

Bu tarzda yapılacak her telefon mutlaka bir istekte bulunmak için yapılır. Bu isteğin mutlaka bir faturası vardır.

İki bürokratın bir araya gelerek halletmesi gereken şeyin devlet başkanları seviyesinde halledilmesini istemek çoğu zaman sonuç vermez. Bu sebeple de itibar kaybına sebep olur.

Bu tarz telefonlar bazı zamanlarda iç politikaya yönelik bir gösteri tarzında kullanılabilir. Yani, görüyorsunuz, istediğim zaman filan yetkiliyle konuşabiliyorum veya ona küçük ismiyle hitap edebiliyorum demek için yapılması da mümkündür.

Başbakan Erdoğan'ın, Amerika Başkanı ile 12 dakika görüştüğünü gazete haberlerinden öğreniyoruz. Konuşmanın yarısı tercüme ile geçtiğine göre, kalan zamanda zikredilen geniş konular nasıl tartışılabilir?

Farzedelim ki, komşunun çocuğu sizin bahçenize giriyor. Ağaçlara çıkıp dallarını kırıyor. İkazınıza aldırış etmiyor. Siz de, "babana söylerim haa..." diye onu tehdit ediyorsunuz. Gene aynı şeyi yapmaya devam edince dayanamayıp babasına şikayet ediyorsunuz. Babasının verdiği cevap şu oluyor:

"-Merak etme, onun kulağını çekerim..."

Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımızla muhatapları arasındaki olayın bu şekilde olduğu kanaati yaygındır. Söylendiğine göre, PKK'dan şikayet ediyoruz, gereğini yaparız cevabı veriliyor. O ise aynı eylemine devam ediyor. Barzani'den, İsrail'den şikayet ediyoruz, aynı saldırılar sürüp gidiyor

Her telefon konuşmamızda aldığımız cevap aynı: Merak etme ben onun kulağını çekerim...

Başka yollarla halledilmesi gereken konuların, zıp zıp bu seviyede telefonlarla çözülmeye çalışılması, makineli tüfekle serçe avlamaya benzer. Bunun faturası da ağır olur.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi