T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
|
Son haftalarda bu köşede hep siyasi yazılar yer aldı. Bugün 'başka bir şey' yazmak istiyorum. 1) Kadının biri, yan odada olan kocasının gürültülü bir şekilde çıkan inlemesini duyar ve hemen kocasının yanına giderek "Ne oldu?" der. Kocası "Merak etme bir şey yok, raftaki cüppem düştü" deyince, karısı, "Nasıl olur, cüppe bu kadar ses çıkarır mı?" diye sorar. Kocası cevap verir: "Hanım, cüppemin içinde ben de vardım". (Bu fıkra, YÖK saltanatını muhafaza etmek için akıl almaz metotları tatbik ve akla ziyan yorumları deklare eden bazı profesörlerin, hem kendilerine hem de cüppelerinin temsil ettiği akademik camiaya verdiği zararın boyutuna hasredilmemiştir!) 2) Kasap 1 kilo civarındaki ciğerin dolapta olmadığını görünce, çırağa "Ciğer nerede?" diye sorar. Çırak, "Şu kedi yedi" deyince, kasap, kediyi kantara vurur ve çırağa dönerek der ki: "Eğer bu tarttığım şey kedi ise, ciğer nerede; ciğer ise, kedi nerede?" (Bu fıkra, "Sol oylar nerede?" şeklindeki tartışmalar hakkında espri yapıldığı anlamına gelmemelidir; zira olay ciddi bir olaydır!) 3) Komşusu, adama "Sende kırk yıllık sirke varmış, biraz verir misin?" deyince, adam gayet sakin bir şekilde karşılık vermiş: "Öyle her isteyene verse idim, kırk yıllık sirkem mi olurdu?" (Bu fıkra ile, 40 yıldır sirke gibi ekşi yazılar yazan yazar arasında bir ilinti kurmak isterseniz, yüzümü ekşitirim!) 4) Adamın karısı, "Sağındaki lambayı ver de yakayım" der. Kocası cevap verir: "Ben bu karanlıkta sağ tarafımın neresi olduğunu nasıl bileyim?" (Bu fıkra, 28 Şubat sürecinde kafasını kuma gömdüğü için 'yönünü' tayin edemeyen ve bu nedenle pusulasını şaşıran bazı gazeteci-yazarların 'duruşunu' işaretleyen bir fıkra değildir!) 5) Hoca, eşekten düşünce etrafındakiler gülmeye başlamış. Yerden hafifçe kafasını kaldıran Hoca, "Zaten oturacaktım" demiş. (Bu fıkra ile, seçimi kaybettikten sonra hop oturup hop kalkan ve "Gelecek seçimde aday olmayacağım" diyen kişiler hedef alınmamıştır!) 6) Bir akıl hastası, akıl hastanesinden kaçtıktan sonra akıl hastanesinin santralını çevirip, "9 numaralı odada kimse var mı?" diye sorunca, santral görevlisi odaya bakıp döndükten sonra "Hayır kimse yok" diye cevap vermiş. Telefonu açan akıl hastası, rahatlamış bir vaziyette "Oh çok iyi. Demek ki kaçmışım" diye kendi kendine konuşmuş. (Bu fıkra, kendini hâlâ eski görevinde sanan bazı üst düzey devlet adamlarının 'dikkatine sunulmamıştır'. 'Dikkat ederseniz' isim de verilmemiştir. Çünkü 'dikkatinizi çekerim' ben akıl hastası değilim. Yorum yazarken de lütfen 'dikkatli olunuz'!) 7) Adamın evine iki hırsız girer. Adam hemen dolaba girip gizlenir. Hırsızlar adamı görür ve derler ki: "Korkma, biz sana zarar vermeyiz". Adam cevap verir: "Korktuğumdan değil, evimde çalınacak bir şey bulunmamasından dolayı utandığım için buraya girdim." (Bu fıkranın, toplumu yakından ilgilendiren çok önemli yasa tasarıları görüşüldüğü zaman Meclis Genel Kurulu'na gelmeyen CHP'li milletvekillerinin tutumu ile uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır!) 8) Adamın biri her gün çok içince arkadaşı nasihatte bulunmuş. Aradan iki ay geçtikten sonra karşılaşmışlar. Adam, arkadaşına der ki: "İçki konusunda nasihatini uygulamaya soktum. Önceden öğle yemeğinden önce içmezdim, şimdi ise sabah kahvaltısından önce içmiyorum." (Bu fıkra, 13 yıl önce "Türk Ordusu Kıbrıs'ta işgalcidir" deyip, sonra fikir değiştirerek "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti meşru değildir. Türk Ordusu göreve.." diye çığlık atan 'Aydınlıkçı' yüzlerin tutumuna atıf yapmak için öylesine yazılmış bir fıkradır.) Evet Necip Fazıl'dı galiba, şair ne diyordu: "Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var; akıl için son tavır, saçlarını yolmak var."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |