T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
Son zamanlarda haber bültenlerini en çok meşgul eden iki şehir Beyrut ve Bodrum. Beyrut yeryüzünün gördüğü en büyük zulümlerden biriyle sarsılıyor, tarumar oluyor. Bodrum'sa, ucu kaçmış eğlencelerin, zevkin sefanın, ölçüsüzce harcanan paranın başşehri... Kuş uçumu çok uzun bir mesafe yok aralarında, ama bugün uzay boşluğunun iki ayrı ucuna savrulan birer gezegen kadar uzaklar aslında birbirlerine... Ve bizler, her akşam dünyaya televizyon ekranlarından bakan zavallı seyirciler olarak savruluyoruz bu iki uç arasında. Bir yanda bütün acımasızlığıyla savaş manzaraları, çocuk cesetleri, gözyaşları.... Diğer yanda alkol duvarını aşmış, haddini aşmış, çılgınca eğlenceler... Sanıldığının aksine haber bültenlerinin içeriğini belirleyen günün gelişen haberleri olmuyor artık. Bu bir arz talep meselesi olarak kabul ediliyor. Yani televizyonların haber mutfaklarında seyircinin seyretmeyi istediğine inanılan konulardan birer bülten kotarılıyor. Bu konular doğru mu tespit ediliyor, bunu tartışabiliriz. Ama şu tartışılmaz; uzun süredir yemeğimizi önümüze konan mönüden seçiyor ve yiyoruz. İtirazlar, şikayetler olmakla birlikte, henüz bunlar bir şeyleri değiştirecek çoklukta değil... Yani birileri haber bültenleri bir toplumun aynasıdır derse, çok fazla itiraz edemem. O halde, mevcut durumda seyircisini Beyrut-Bodrum gelgitine sürükleyen haber mutfaklarını da yadırgamamam gerekir. Mevcut durumda evet, yadırgayamam. Ama mevcut durumun neden mevcut durum olduğunu bal gibi yadırgarım ve yadırgıyorum. Yine de bu başka bir tartışma konusu... Bugün Beyrut-Bodrum ikilemini tartışıyoruz. Konuya bodoslama gireyim; aynı seyirci grubu Beyrut'ta ve Bodrum'da olanlara aynı şiddette ilgi gösteriyorsa, toplum psikolojisi adına durumun vahim olduğunu ifade etmek lazım. Bodrum'da yaşayan insanların dünya dışı hallerine sosyolojik, kültürel ve hatta sınıfsal açıklamalar bulmak mümkün. Ama bir toplumun, yani halkın, yani sokaktaki insanın haber bültenleri boyunca Beyrut-Bodrum gelgiti yaşıyor olması anlaşılamaz. Bodrum'da neler olup bittiğini merak eden bir insan tipi Beyrut'la neden ilgilensin? Bu nasıl bir çekirge psikolojisidir! Yine de az zorlarsak bir ironik bağlantı kurabiliriz bu iki şehir arasında. Beyrut, aslında bir zamanlar Bodrum'du desek... Yani yıllar önce, savaşla yakılıp yıkılmadan önce, dünyada zevkin, sefahatin, eğlencenin ilk adresiydi Beyrut neredeyse... Bugün bir harabeler şehri... Yanı başlarında yürek yakan bir savaş varken Bodrum'de zevk ve sefa alemlerine dalanlar, Beyrut'u bombalayanlar ve Beyrut'u bombalayanlara göz yumanlar akıl almaz bir ruh rahatlığı içindeler. Beyrut'ta bombalananlar acıların en katmerlisini yaşıyorlar. Bodrum'da eğlenemeyenler olarak bütün sayın seyirciler de, Bodrum'da olmadığı için hayıflanmakla, Beyrut'ta olmadığı için sevinmek arasında gidip geliyor. Ben bu yüzyılın bütün insanlarını, ki buna ben de dahilim, son derece zavallı buluyorum. Tarih kitapları çok muhtemel ki bu yüzyılın insanları için tek bir cümle edecek: Öyle bir yüzyılda yaşadılar ki, sadece zulme uğrayanlar temiz kalabildi!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |