T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Esrarın anahtarı

İlk iki uyarıda uyanmadım da, üçüncü telefon gelince Ertuğrul Özkök'ün 'Off the record konuşmalar' başlıklı yazısına yeniden göz attım. Uyaranlar haklıydı. Hürriyet yöneticisi ilginç bir sırrı açık ediyordu. Gaston Leroux'un 'Sarı Odanın Esrarı' romanını okuyormuşum hissine kapıldım.

Gazeteci kökenli Leroux janrın yazarlarını hayran bırakan bir polisiye yazmıştı geçen yüzyılın başlarında (1907). Genç bayan Stangerson şatonun sarı odasında istirahata çekilir. Bir süre sonra bir silâh sesi duyulur. Babasıyla bir hizmetli odaya koşar ve kızı yaralı olarak bulurlar. Odanın kapısı kilitlidir, pencere ise demir çubuklarla kapalı. Saldırgan başka çıkış yolu bulunmayan odada kızı nasıl yaralayabilmiştir? 'Sarı Odanın Esrarı' bu muamma üzerine oturur.

Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök'ün şu satırları bazı dostlarımın üzerinde benzer bir 'esrarlı' his bırakmış. İsterseniz okuyalım: "Bunlar benim ikinci kanallardan öğrendiğim şeylerdi. / Sohbete katılan arkadaşlara açıp direkt olarak sormayı da doğru bulmadım. / Çünkü kendilerine 'off the record' olarak anlatılan konuşmaları bana aktarmaları, onlar açısından da benim açımdan da doğru olmazdı."

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın beş gazeteciyle Beşiktaş'taki çalışma ofisinde gece yarısı yaptığı sohbetten söz ediyor Ertuğrul Özkök... Yazısına aktardığı bilgileri 'sohbete katılan arkadaşlar' dediği gazetecilerden öğrenmemiş; öğrendiklerini kendisine aktaranlar için 'ikinci kaynak' diyor... Bir masa etrafında toplanmış bir grubun konuşmalarını o grupta bulunan gazetecilerden öğrenmediyse kimden öğrenmiş olabilir? Bizzat Başbakan Erdoğan'dan? Onları oraya çağıran Akif Beki'den? İyi de her ikisi de 'ikinci kaynak' sayılmaz ki...

Gerçekten 'esrarlı' bir durum bu... Bir dostum, "Acaba konuşmalarınıza etrafta kulak kabartan birileri mi vardı?" dedi. Bir diğeri, "Yoksa dinleniyor mu?" sorusunu sordu.

Kendisine hayranlığımı defalarca dile getirdiğim Ertuğrul Özkök bu yazısıyla da gözümü açarak yeni bir teşekkürü hak etti. Hayır, Gaston Leroux benzeri satırları sebebiyle değil; yazısının gözümü açan bölümü, Başbakan Erdoğan'ın Larry King programında sarf ettiği, onu müthiş mutlu eden sözler... "Başbakan" diyor Ertuğrul Özkök, "Biraz sonra CNN'e çıkacağını, konunun kendisine sorulacağını belirterek şöyle ilginç bir söz söylemiş: 'Merak etmeyin, dikkatli konuşacağım.' (..) 'Merak etmeyin' diye başlaması, bazı gazetecilerden öyle bir telkin geldiği izlenimi veriyor." Dikkatli konuşacağı konu, Lübnan...

Gözüm Larry King'in tavrıyla ilgili açıldı.

Önce şu metni okumanızı istiyorum: "CNN televizyonunda 'Larry King Live' programına katılma dâveti alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hem kayıt nedeniyle uykusuz kaldı, hem de programın uzunluğu söylenenden kısa ve yayımı daha geç oldu. /CNN yetkilileri, Erdoğan'ı önce ABD'nin doğu kıyısı saatiyle 21.00'de (Türkiye saatiyle 04.00) yayına giren bir saatlik 'Larry King Live' programının tümüne dâvet etti. (..) Ancak Erdoğan'ı başka bir sürpriz daha bekliyordu. Söyleşi, Larry King'in programı yerine 'Anderson Cooper 360' programında, toplam 3 soru-3 cevaplık 5-6 dakikalık bir bölüm halinde Türkiye saatiyle 05.30'da yayımlandı."

Yasemin Çongar'ın bu haberi, "CNN Tayyip Erdoğan'a ayıp etti" başlığını taşıyor. CNN'de o akşam Larry King'i izleyenler, saatler boyunca, "Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan program konuğumuz" diye ilân edildiğini biliyorlar. Sonra ne olduysa, Başbakanı konuk etmek için binbir atraksiyona katlanan Larry King, önceden banta çekilen programı yayınlamamaya karar verdi; CNN de, zevâhiri kurtarmak için, mülâkatı 5-6 dakikalık bir özetle bir sonraki programın içine kattı.

Neden böyle oldu dersiniz?

Ertuğrul Özkök'ün yazdıklarını okurken aklıma şu ihtimal geldi: Larry King, mülâkatı, Tayyip Erdoğan'ın ağzından ABD ve İsrail'e karşı sert sözcükler çıkacağı varsayımıyla planlamıştı. CNN bu, Başbakan Erdoğan'ın ne kadar öfkeli olduğunu en azından CNN-Türk'ten öğrenmiştir. Tayyip Bey, öfkesine mağlup olmadan İsrail ve ABD'yi sâkince eleştirince, önceden izlediği bantta istediğini bulamayan Larry King, gün boyu anons etmesine rağmen, mülâkatı yayınlamamayı uygun görmüş olmalı...

Kendisi buna ne der, bilmiyorum, ama Başbakan Erdoğan'ın Filistin ve Lübnan'dan söz ederken Ertuğrul Özkök'ün övgülerine mazhar olan serinkanlı tavrını CNN'in beğenmemesi ilginç bir durum bence...

Hürriyet yönetmeninin Başbakan Erdoğan'la beş gazetecinin sohbetini o gece orada bulunanlara sormadan nasıl yazabildiği konusu ise esrarını hâlâ koruyor... Esrarın anahtarı bu yazıda var; bakalım bulabilecek misiniz?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi