YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Acaba İsrail'den özür mü dilesek...

Türkiye, BM'de İsrail'in Filistin topraklarında aşırı güç kullanmasını kınayan bir karar tasarısına olumlu oy verdi.

Sonra Cumhurbaşkanı Sezer, İSEDAK toplantısında "İslâmiyet'in en kutsal yerlerinden biri olan Harem'i Şerif'te Cuma namazından sonra Filistinli kardeşlerimize karşı girişilen şiddet hareketlerinin İslâm dünyasını derinden yaraladığını" belirtti ve "İsrail'in aşırı güç kullanılması"nı kınadı, Harem-i Şerif'te silâh kullanılmasını sert bir dille eleştirdi.

Bunlar, 28 Şubat süreci içinde gelişen İsrail yanlısı politikalara mukabil, Türkiye adına ortaya konan ve İsrail karşısında yeni bir çizgiyi sergileyen çok net tavırlardı. Ve tepki gecikmedi.

Tepkinin Türkiye basınına ilk yansıması Ertuğrul Özkök'ün, 26 ekim tarihli Hürriyet'teki yazısında oldu. Özkök, 27 Ekim tarihinde tepkisini sürdürdü. İkinci tepki Sabah'ta Sedat Sertoğlu'nun sütununa yansıdı.

Sedat Sertoğlu sergilenen politika karşısında çok öfkeliydi. Yansıttığı Yahudi lobisinin öfkesi ise daha şedit olmalıydı. Şu satırları Sertoğlu'nun sütunlarından alıyorum:

"Günlerdir Washington'daki Yahudi lobisini yatıştırmak için uğraşıyor bazı insanlar....... Bu başkentteki sistemin nasıl işlediğini bildikleri için, başımıza gelecekleri, üstelik sadece Ermeni konusunda değil, Türkiye'nin AB üyeliği, Kafkaslar, Balkanlar, Dünya Bankası, İMF, aklınıza gelen her konuda ortamı sakinleştirmeye zalışıyorlar.

"Türkiye'nin hanesine artı olarak hiçbir şey getirmeyen Cenevre ve BM kararlarına, birincisine dolaylı olarak, "evet" demenizin tahribatını önlemeye çalışıyorlar." (Sabah, 27 ekim 2000)

Bu satırları okuduktan sonra Türkiye adına ürkmemek elde değil. Nerdeyse bütün alanlarda tehdit ediliyorsunuz: "Yahudi lobisi Amerika ile elele sizi yokedecek!"

Sertoğlu"nun sütununa yansıyan bir ifade daha var. Diyor ki: "ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın, bakanınız Cem'e gönderdiği mektubu bir zahmet kamuoyuna açıklasanız ya..."

Acaba ne yazmış Albright? Musevi asıllı ABD Dışişleri Bakanı?

Bunu da, Yasemin Çongar'ın Milliyet'teki haberinden öğreniyoruz. Meğer Albright, İsrail adına lobi faaliyetine girişerek küçük adıyla hitab ettiği Cem' i telefonla aramış ve Türkiye'nin BM'deki oylamada en azından "çekimser" kalmasını ya da "oylamaya katılmama"sını istemiş... Türkiye oylamaya katılıp, üstelik "İsrail'i kınayan" bir tavır alınca da bir mektupla derin sitemlerini bildirmiş: "Derin düş kırıklığı yaşadığımı size bildirmek istiyorum."

Vaziyet ortada... Sedat Sertoğlu'nun öfkesi boşuna değil. Üç buçuk yıldır hemen bütün politikalarını Amerika-İsrail eksenine oturtan bir Türkiye'nin, Ermeni meselesi, AB ile ilişkiler, İMF-Dünya Bankası zorunlulukları, Kafkaslar, petrol boru hatları vs konusunda ABD yeşil ışığı hayat damarımız haline gelmişken, bu eksenle çelişen, hatta bu eksenin karşıtı bir politika içinde gözükmesi en azından şaşırtıcı!!!

İnsan ister istemez "nasıl da kuşatılmışız - Türk dış politikası, gerçekten bu kadar dramatik durumda mı, bu kadar dış etkenlere angaje hale mi geldi? demekten kendini alamıyor.

92 ülke kınamış BM'de İsrail'i... 30 ülke çekimser kalmış. Sadece 6 ülke kınamayı reddetmiş.

İsrail, "siyonizm"in derin etkileri bilinen dünya medyasına rağmen, uluslararası kamuoyunda yıprandığını biliyor.

Çünkü eli çocuk kanına bulaşmış... 40'a yakın çocuk ölmüş İsrail'in BM diliyle "aşırı güç kulanımı"nda...

İnsanları, Kudüs'e, Filistin'e derin kalbî hislerle bağlı bir İslâm ülkesi olarak Türkiye bunu görmesin öyle mi?

Neden?

Çünkü İsrail'e, Amerika'ya, dünya Yahudi lobisine mahkûmsunuz...

Denmek istenen bu...

Henüz "özür beyan etmemiz gerektiği" telaffuz edilmiş değil. Ama her an beklemek lâzım. Yahudi lobisi bütün dünyada çalışıyor. Washington'da bileğimizi bükerlerse, bu, içerdeki medyamıza da muhakkak yansır.

Türkiye, son üçbuçuk yılın dış politikadaki kaybını telafi etmeye çalışıyor ve doğru hareket ediyor. Kaybı diyorum, çünkü, Türk dış politikasını sadece Amerika-İsrail eksenine oturtmak, Türkiye'yi kendi coğrafyasından soyutlayan başlı başına bir kayıptı. Cumhurbaşkanı Sezer de, çok doğru bir üslûb ortaya koydu İSEDAK konuşmasında... Albiright'ın yaşadığını söylediği "düş kırıklığı", Türk dış politikasının bağımsızlık kaygısı anlamına da geliyor. Sanırım böyle de olmalıydı. ABD ve İsrail'in Türk dış politikasını bu kadar kendilerine angaje olmuş görmeleri de haysiyet kırıcı değil mi?

İMZA GÜNÜ: Bugün saat 14.00'te, MÜSİAD Fuarı'nda, Altınoluk standında okuyucularımla buluşacağım. Ayrıca aynı saatte, Altınoluk standında, Prof. Dr. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan ve Doç. Dr. Raşit Küçük hocalar, büyük emekleriyle hazırlanan ve 8 ciltlik muhteşem bir eser haline gelen Riyazüssalihin Tercüme ve Şerhi'ni okuyucular için imzalayacaklar. Bence bu, yani üç hocanın imzaladığı bir Riyazüssalihin günün en büyük kazancı olacak. Bekliyorum, bekliyoruz.


28 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...