YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Durdurun dünyayı, inmek isteyen var!..

 
Neden biz de, saatlerimizi bir saat ileri almak yerine, takvimlerimizi 100 yıl sonrasına göre ayarlamayalım.

 

Bu sabah yataktan kalktığımızda, sahip olduğumuz, zamanı gösteren bütün aygıtları bir saat ileri almış olacağız..
Türkiye, hiç çaba harcamadan bir saat ileri gitmiş olacak.
Keşke mümkün olsa ve bir Bakanlar Kurulu kararı ile, "100 yıl" ileriye gidebilsek..
Neden olmasın ki?..
Bir başka kararla, 4 günlük Kurban Bayramı tatilini 9 güne çıkartmadık mı?

Demek ki, istersek Türkiye'yi bir saat ileri nasıl götürebiliyorsak.. Karar verince de, Türkiye'deki "çalışanlar" için, "zaman"ı dokuz gün süre ile durdurabiliyoruz..

Demek birileri karar verirse, Türkiye'yi bulunduğu zamandan alıp, başka zamanlara taşımak da, zamanı dondurmak da mümkün..

Örneğin "28 Şubat"ın toplum mühendisleri başarıya ulaşsaydı, hepimiz 1930'lara geri dönmüyor muyduk? Tek sesli, tek görüşlü, tek partili ve tek-düze bir dönemin özlemini seslendirenlerin, "10'uncu Yıl Marşı"nı nasıl yürekten söylediklerini unuttunuz mu?

Mesela hep "Ah Amerika gibi güçlü bir ekonomiye sahip olalım" derken, bakarsınız birileri "kartelcilik"le, "büyük olmayı" karıştırıp, 2000'li yıllar Türkiye'sini, 1910'ların Amerikasına döndürüverir..
Aslında, toplumları topyekûn başka zamanlara taşımak konusunda, romancılar çok başarılıdır..
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 1934'te yazdığı "Ankara" romanını okuyanlar hatırlar.

Yıl, 1943'tür.. Romanın kahramanları olan Neşet Sabit ve Selma Hanım, Cumhuriyet'in 20'nci yıldönümünün kutlandığı Ankara'da, coşkulu kalabalığa katılırlar. Dev gibi insan dalgaları, 29 Ekim 1943'ün akşamında, Çankaya'ya doğru akmaya başlar..
Sonrasını "Ankara" romanından alalım..

"Tam bu sırada, bir yol dönemecinde halk yığınlarının dalgaları üzerinden Gazi Sarayı'nın ışıkları göründü...... Birden yığında öne doğru bir kımıldanış, bir hamle oldu.. Binlerce insan, hep bir ağızdan,
-Gazi, Gazi, Gazi, diye haykırdı..
Sarayın göz kamaştırıcı bir ışıkla gündüz gibi aydınlanmış taraçasına, yanında beş on arkadaşıyla Gazi'nin çıktığı görülüyordu.. Derken havada bir ses duyuldu.
-Bayramınız kutlu olsun!..
Bu Gazi'nin mikrofonlardan akseden sesiydi. Yığın hep bir ağızdan cevap verdi.
-Senin bayramın kutlu olsun.. Senin bayramın..
Evet.. Yakup Kadri, 1943'ün "29 Ekim"ini böyle hayal etmiştir..
Neden biz de, saatlerimizi bir saat ileri almak yerine, takvimlerimizi 100 yıl sonrasına göre ayarlamayalım.
Yoksa korkuyor muyuz?
Bundan 100 yıl sonra, 2100 yılında da, Avrupa Birliği'ne girme projesini tartışıyor olursak.. Yine Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesinin kaldırılması, ülke bütünlüğü açısından tehlikeli görülürse.. Ve "istikrarı korumak" gerekçesi ile, Demirel'in Çankaya'daki vücudunun hep orada tutulması önerilirse..
Ya hâlâ, İMF programının hedefine ulaşıp, enflasyon rakamının tek haneli olmasını beklemek durumunda bulunursak?
Bırakalım bu hayali..

Bize 100'er yıllık sürelerle düşünmek fazla gelir.. Biz 5 artı 5 artı 5'lik zaman dilimleri içinde düşünmeye müstehak bir toplumuz..

Hikayedeki Amerikalı zengin, belirli bir ücret karşılığı, vücudun dondurulduğu ve istenilen süre sonunda eritilip, canlandırıldığı bir merkeze gitmiş..
Daha önce de, 50 milyon dolar olan servetini, bir borsa şirketine yatırmış..
-Bu 50 milyon doları işletin.. 50 yıl sonra gelip, alacağım, demiş..
Sonra, dondurma merkezindeki bir kapsüle girip, 50 yıllık uykusuna yatmış..

50 yıl geçince onu eritip, uyandırmışlar.. Kalkmış.. Hemen telefona koşup, 50 yıl önce yatırdığı 50 milyon doların hesabını sormak için, borsa şirketini aramış.. Karşısına çıkan kişiye adını verip, şimdi ne kadar parası olduğunu sormuş telefondan..
-Şu anda 3 trilyon dolarınız var, demiş telefondaki şirket yetkilisi..
Tam o sırada, araya bir santral kızın sesi girmiş..
-Şu ana kadar 2 trilyon dolarlık konuştunuz.. Devam edecek misiniz, diye sormuş santraldaki kız.
Böyle birşey bizde olsaydı, bilmem kaç trilyon liralık telefon konuşmasının yüzde 90'ı, sabit ücretlerden ve vergilerden oluşurdu.
Bize, bir saat ileri gitmek yeter galiba..

ŞAKA

Ha gayret!.

"Star" gazetesi fiyatını düşürünce medya kartelinde kıyamet kopmuştu.. "Star"ı dağıtmayıp, yok etmeye kalkmadılar mı?
Şimdi "Sabah" ve "Milliyet" fiyat düşürdüler..
Buna sebep olarak da, "okuyucu daha kaliteli gazeteye d aha kolay ulaşsın"ı gösterdiler..
Bakarsınız sonunda, devlet ihalelerinden ve özelleştirme pastasını da paylaşmak alışkanlığından vazgeçerler..
O zaman okuyucu, "doğru haber"e de daha kolay ulaşır.

KARAKOYUNLU

Acaba hakimiyet kimindir?

Edebiyatçı, müzisyen ve biraz da politikacı olan ANAP milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, dün şöyle anlatıyordu TBMM Anayasa Komisyonu'ndaki tabloyu..

-Anayasa Komisyonu'nda değişiklik paketinin tartışılmasını izledim. Türkiye'de anayasa ihtiyacının ve ciddiyetinin henüz tam anlaşılmadığını gördüm. Ne DSP'nin güreciliğinde, ne Fazilet'in kuvvaniyesinde, ne de ANAP, MHP ve DYP'nin dinamizminde yorum tutarlılığı ve hüküm isabeti vardı. Toplantının özü, tam anlamı ile "tartışmasız itaatti." Aklı başında öneriler üç lider anlaşmasının hiddetiyle reddedildi.. Cumhuriyetin istikrarı ve seçilecek yeni başkanı için anlatılanlar, işitilmeye değerdi..
Bu yazıdaki "gürecilik" ve "kuvvaniyet" kelimelerinin anlamlarını merak edenleri, tahmin etmeliyiz..
"Güre" enerji, "güreli" enerjik demek..
"Kuvvaniyet" de, Osmanlıca'da "dinamik" anlamına geliyor..
Neyse.. Bırakalım dil sorununu..
ANAP Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu'nun bizlere yansıttığı tablonun özü belli..
"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, galiba artık rafa kaldırıldı..
Yeni ilke ortada, apaçık duruyor.
-Hakimiyet kayıtsız şartsız, koalisyon partileri liderlerinindir!..
Bu gerçeği, bütün güreciliği ve kuvvaniyeti ile görmemiz gerekiyor..


26 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...