Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Durdurun dünyayı, inmek isteyen var!..
Bu sabah yataktan kalktığımızda, sahip olduğumuz, zamanı gösteren bütün aygıtları bir saat ileri almış olacağız..
Demek ki, istersek Türkiye'yi bir saat ileri nasıl götürebiliyorsak.. Karar verince de, Türkiye'deki "çalışanlar" için, "zaman"ı dokuz gün süre ile durdurabiliyoruz.. Demek birileri karar verirse, Türkiye'yi bulunduğu zamandan alıp, başka zamanlara taşımak da, zamanı dondurmak da mümkün.. Örneğin "28 Şubat"ın toplum mühendisleri başarıya ulaşsaydı, hepimiz 1930'lara geri dönmüyor muyduk? Tek sesli, tek görüşlü, tek partili ve tek-düze bir dönemin özlemini seslendirenlerin, "10'uncu Yıl Marşı"nı nasıl yürekten söylediklerini unuttunuz mu? Mesela hep "Ah Amerika gibi güçlü bir ekonomiye sahip olalım" derken, bakarsınız birileri "kartelcilik"le, "büyük olmayı" karıştırıp, 2000'li yıllar Türkiye'sini, 1910'ların Amerikasına döndürüverir..
Yıl, 1943'tür.. Romanın kahramanları olan Neşet Sabit ve Selma Hanım, Cumhuriyet'in 20'nci yıldönümünün kutlandığı Ankara'da, coşkulu kalabalığa katılırlar. Dev gibi insan dalgaları, 29 Ekim 1943'ün akşamında, Çankaya'ya doğru akmaya başlar..
"Tam bu sırada, bir yol dönemecinde halk yığınlarının dalgaları üzerinden Gazi Sarayı'nın ışıkları göründü...... Birden yığında öne doğru bir kımıldanış, bir hamle oldu.. Binlerce insan, hep bir ağızdan,
Bize 100'er yıllık sürelerle düşünmek fazla gelir.. Biz 5 artı 5 artı 5'lik zaman dilimleri içinde düşünmeye müstehak bir toplumuz.. Hikayedeki Amerikalı zengin, belirli bir ücret karşılığı, vücudun dondurulduğu ve istenilen süre sonunda eritilip, canlandırıldığı bir merkeze gitmiş..
50 yıl geçince onu eritip, uyandırmışlar.. Kalkmış.. Hemen telefona koşup, 50 yıl önce yatırdığı 50 milyon doların hesabını sormak için, borsa şirketini aramış.. Karşısına çıkan kişiye adını verip, şimdi ne kadar parası olduğunu sormuş telefondan..
ŞAKA
Ha gayret!.
"Star" gazetesi fiyatını düşürünce medya kartelinde kıyamet kopmuştu.. "Star"ı dağıtmayıp, yok etmeye kalkmadılar mı?
KARAKOYUNLU
Acaba hakimiyet kimindir?
Edebiyatçı, müzisyen ve biraz da politikacı olan ANAP milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, dün şöyle anlatıyordu TBMM Anayasa Komisyonu'ndaki tabloyu.. -Anayasa Komisyonu'nda değişiklik paketinin tartışılmasını izledim. Türkiye'de anayasa ihtiyacının ve ciddiyetinin henüz tam anlaşılmadığını gördüm. Ne DSP'nin güreciliğinde, ne Fazilet'in kuvvaniyesinde, ne de ANAP, MHP ve DYP'nin dinamizminde yorum tutarlılığı ve hüküm isabeti vardı. Toplantının özü, tam anlamı ile "tartışmasız itaatti." Aklı başında öneriler üç lider anlaşmasının hiddetiyle reddedildi.. Cumhuriyetin istikrarı ve seçilecek yeni başkanı için anlatılanlar, işitilmeye değerdi..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|