YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Berlin bir şantiye

 
Eskiyi olduğu gibi canlandırmak yerine, çağdaş mimarînin imkânlarının zorlanması çok daha mâkul bir yöntem gibi göründü gözüme.

 

Nedense Berlin deyince aklıma hep bir şantiye görüntüsü gelir... 30 yıl önce, Türklerin de aralarında bulunduğu yabancı işçileri buralara gönderen savaş sonrası imar hamlesiydi. Berlin'e inşaat alanı görüntüsü kazandıran; bugün ise birleşen Almanya'nın simgesi olan kent baştan ayağa yenileniyor.

1961'de, komünizm dünyaya duvarla meydana okumaya karar verdiğinde Berlin bir simge kente dönüşüvermişti. Doğu ile Batı'yı birbirinden ayırmak üzere 160 km uzunluğunda bir duvar çekilmişti ve bunun 59 km'lik bölümü Berlin'in tam ortasından geçiyordu. 30 yıl sonra bir gece duvar yerle bir oluverdi. Bugün duvar yok; duvarın mayınla örtülü arkası kimin gâlip geldiğine işaret eden müthiş binalarla yeniden düzenleniyor.

Postdamer Platz'ın on yıl önce mayınlı arazi olduğunu düşünmek için hayali çok geniş olmak gerekiyor. Bugün, herbiri dünyanın önde gelen bir mimarına çizdirilen nefis görünümlü binalar yükseliyor o arazide. Daimler/Crysler binasının yanında Sony merkezi, onun ötesinde J-Max sinemalarının bulunduğu bina uzanıyor... Dışarıdan bakıldığında, beş milyarlık yatırımın ürünü birbirini bütünleyen bir manzara sözkonusu. Vaktiyle o alanda mevcut otelin Kral tarafından kullanılmış dairesi nasılsa ayakta kalmış. Sony binasını diken firmaya, arazi "Bunu koruyacaksınız" şartıyla verildiği için, modern dev binanın bir bölümü eski otelin dairesi üzerine abanıyor...

Doğu Almanya'nın ihmale uğramış mekânlarından Postdam'a gittiğimizde, Almanya'yı ikiye bölen tarihî konferansın yapıldığı Prenses Sarayı'nı da gördüm. Birleşince ilk yaptıkları, ihmalden dökülen sarayı onarmak olmuş... İmparatorluk Almanyası'nın en önemli yapılarından olan Kayser Wilhelm'in Cecilienhof'u göz kamaştıran bir yapı halinde ayakta. Dresden kentindeki yokolmuş büyük katedrali yeniden inşa etmek için açılan kampanyada 100 milyon DM toplanıvermiş...

Berlin Almanya'nın yeniden başkenti olunca kendini belli eden en büyük ihtiyaç büyükelçilik binaları olmuş ve en merkezî yer bu amaçla ayrılmış... Kente şantiye görüntüsü veren manzaralardan biri de büyükelçilik inşaatları... Rehberimiz, genişçe bir arazi göstererek, "Burası ABD büyükelçiliği olacak" dedi ve ekledi: "Ancak kent yönetimiyle Amerikalılar arasında ihtilâf var. Gördüğünüz gibi, arsa caddeyle bitişik; oysa Afrika'daki olaylardan sonra Washington bundan böyle inşa edilecek büyükelçiliklerin caddeden en az 30 m içeride olmasını kararlaştırmış... Şimdi bizden caddeyi uzağa taşımamızı istiyorlar..." Gerçi, artık 'işgal gücü' statüsünde değil, ama yine de bu ihtilâfta kimin üste çıkacağına dair bahse girsem ABD üzerine banko oynardım...

Büyükelçilik binaları yanında aynı hızla yükselen inşaatlar buraya taşınan devletle ilgili birimlere ait. Birkaçı dışında bütün bakanlıklar Berlin'e geldi ve yeni binalara ihtiyaç duyuluyor. Meclis bir yıldır Berlin'de toplanıyor ve milletvekillerine çalışmalarını sağlıklı biçimde sürdürebilmek için ofis gerekiyor... İmparatorluğun ünlü Reichstag binası, Nazi dönemindeki yangında gördüğü zarar giderildikten sonra yeniden Alman Parlamentosu'na mekân oldu...

Reichstag'ın yeniden canlandırılmasına kolay karar vermişler, ama bir temel konuda ne yapacakları üzerinde epey düşünmüşler: Yangında çöken çatıyı eski biçimiyle yeniden mi yapmalı, yoksa daha modern bir çatı mı denemeli? Sonunda bir yarışma açılmış ve İngiliz Sir Norman Foster'in projesi gerçekleştirilmiş... Bugün, sırf cam çatıyı görmek için parlamentoyu ziyaret edenler var ve doğrusu yanlış da yapmıyorlar... Kente hâkim bir bina Reichstag ve Sir Foster'in diktiği ve ziyaretçilere tırmanma fırsatı tanıyan çatıdan bütün Berlin panoramik olarak görülebiliyor... 'İmparatorluk Meclisi' anlamına gelen Reichstag sözcüğünü kullanmakta bir an tereddüt etmişler, sonunda formülü, "Bundestag im Reichstag" (Devlet Meclisi Reichstag binasında) cümlesinde bulmuşlar...

Nazi öncesi imparatorluk döneminin önemli binalarının ya sıfırdan ihya, ya onarım yoluyla yeniden kullanıma sokulması ilginç. Bu konuları konuştuğumuz Alman dostuma, "İmparatorluğu ne zaman ilân edeceksiniz?" esprisini yapmadan edemedim... Dostum, gülmekle yetindi.

Eskiyi olduğu gibi canlandırmak yerine, çağdaş mimarînin imkânlarının zorlanması çok daha mâkul bir yöntem gibi göründü gözüme. Parlamento binasının çatısı bir hârika, aynı binanın iç düzenlemesi de göz doyurucu. Potsdamer Platz'da yükselen dev binaların herbiri bir başka ulusun mimarları tarafından projelendirilmiş ve ayrı güzel. Yeni büyükelçilik binalarında da miarî arayışlar kendini şimdiden belli ediyor. Şantiye görüntüsü kaybolduğunda, Berlin, bir mimarlık şaheseri de olacağa benziyor...

Eskiden sadece Doğu bölümünde bulunan tren hatları Batı'nın içinde de bir miktar gidiyor artık... Metro için yeni duraklar da inşa ediliyor. En ilginç deneme Postdamer Meydanı'nda yapılan istasyon; satha yükselen ve en ucunda güneşi gören aynalar bulunan dev borularla yerin altındaki istasyona gün ışığı sağlanıyor... Zengin Almanya, enerji konusunda tasarrufu ön planda tutuyor sizin anlayacağınız.
Berlin şu sıralarda gerçekten görülmeye değer bir kent...


26 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...