Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Akademi ödüllerinin bu yıl en güçlü adaylarından Amerikan Güzeli, yıllardır Hollywood filmleriyle tüm dünyaya empoze edilen Amerikan hayat tarzının öteki yüzünü gösteriyor. Küçük, sevimli ve mutlu aile tablosunun hiç te göründüğü gibi olmadığını kadın-erkek, anne-çocuk, baba-çocuk ilişkileri çerçevesinde anlatan, işin içine orta yaş bunalımı, hayatın anlamını arama çabası ve yeni yetme gençkız problemlerini de katan filmde kendini hayatın akışına bırakan Lester Burnham'ın (Kevin Spacey) ölümüne kadar geçen bir yıllık sürede yaşananlar hikâye ediliyor. Dış dünyaya çok uyumlu bir çift, örnek ve mutlu bir aile imajı çizen Burnham'ların evlerinin kapıları kapandığı anda yaşadıkları tam da 'kol kırılır yen içinde' şeklinde özetlenecek türden çatışmalar... Ancak baba Lester ve anne Carolyn'in (Annette Bening) tükenen ilişkileri ve ailede baskın konuma geçen Carolyn'in insanı çileden çıkaran tavırları zaten ergenlik dönemi psikolojisiyle huysuzlaşan Jane'i (Thora Birch) de olumsuz etkilemekte ve aileden uzaklaştırmadır. Dışardan mutlu, ya içerden?Artık o bezgin, bıkkın, yılgın adam gitmiş, yepyeni bir başlangıçla hayata sarılan biri gelmiş ve evde iktidarı ele geçirmiştir. Kocasıyla bir güç mücadelesine giren Carolyn, çok da başarılı olmadığı işinde yükselerek kendini tatmin etmek ister. Bunun için de iş çevrelerinde 'mutlu aile' imajı verilmelidir. Amerika'nın orta gelir düzeyinden ailelerinin oturduğu mahallede Burnham'ların komşuları ve komşuluk ilişkileri de oldukça enteresandır. Mahalleye yeni taşınan asker emeklisi Albay Fitts, oğlu Ricky ve silik karısı da bir süre sonra Burnham'ların hayatına girer. Oğluyla korkuya dayalı bir diyalog kurarak onu dış dünyanın kötülüğünden korumaya çalışan Albay Fitts, ne kadar sert ve kuralcıysa Lester Burnham, o kadar serbestlik taraftarıdır. Kızına alabildiğine geniş bir özgürlük alanı bırakarak onun mutlu olacağını sanır. Ancak kızına sorsanız babasının bu tavrı ilgisizlikten başka birşey değildir. Hatta Ricky'e "Keşke benim babam da seninki kadar disipline meraklı olsa" diyerek 'baba otoritesi' ne ihtiyaç duyduğunu dillendirir. Albay Fitts'in baskıcı ve buyurgan tavrına karşın hanım evladı görünen oğlu Ricky, babasına altı ayda bir temiz raporu verse de uyuşturucu satarak okul harçlığını(!) çıkartmakta ve o da diğerleri gibi bir toplumsal yalanının parçası olmaktadır. Kamerasıyla dünyaya bambaşka bir açıdan bakan Ricky'i artık sadece sokakta ölümüne şahit olduğu kimsesizlerin son nefesinde değil Jane'in görüntülerinde de hayatın güzelliğini belgelemektedir. Lester da peşinden koştuğu hayale kavuştuğu an aslında aradığının çok başka birşey olduğunu farkeder, tıpkı Ricky gibi. Biri yolun başında diğeri ortalarında yaşanan 'an'ın ne kadar değerli olduğunu farkeder. Ancak bu Lester Burnham'ın ölümü için başlayan geri sayımı durdurmaya yetmez.
Gülcan TEZCAN
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|