YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Türkiye'yi akılla aşılamak

Bu ülkede işlerin neden yolunda gitmediğini, o işlerle ilgili laf kalabalığından anlamak kadar kolay bir yöntem yoktur. Siyasete emenet edilen işlerdeki keşmekeşe bakın bunun göreceksiniz. Sadece siyasete değil, bilime, yargıya, iş dünyasına ve tabii ki bürokrasiye eminet edilenlerde... Türkiye, konuştukça tıkanan, tıkandıkça konuşanların ülkesi oldu ve korkarım başka da bir şey olamayacak. Hal böyleyken kimse, "Siyaset çözüm üretemiyor" diyenlerin "Diğerleri üretiyor" demek istediğini de zannetmesin. Türkiye çözüm üretemiyor. Eşyanın tabiatı gereği tahakkuk eden çözümler dışında, sorundan çözüme gidişin örnekleri azalıyor.

Sözgelimi, deprem üzerine edilen onca sözden, yapılan onca araştırmadan ve en önemlisi de yaşanan onca tecrübeden sonra, muhtemel bir depremde karşı karşıya kalacağımız akibetin öncekilerden daha az bir dehşet tablosu yaratacağını söyleyebilmek mümkün müdür? Elbette ki değil. Çünkü, Türkiye plansız yapılaşmanın ve bunun doğal müttefiki olarak depreme dayanıksız inşaatların ülkesidir. Bu saatten sonra, hiçbir bilimsel veri, altımız gibi üstümüzün hatta sağımızın solumuzun de çürük olduğu gerçeğini değiştiremez.

Hukuk da deprem gibidir. Hukuk üzerine de söylenmedik söz, yaşanmadık tecrübe kalmamıştır ama bir sabah kalktığımızda veya bir akşam yattığımızda bu ülkenin bir yerinde hukuksuzluğun şiddetini hissederiz. Siyasallaşanını, mafyalaşanını, despotik faşizan türden olanlarını bir yana bırakın. Genel anlamıyla hukukta da maalasef altımız çürüktür. Prof. Feridun Yenisey söylüyor işte. Savcılarımız, ellerinde yeterli delil olup olmadığına bakmaksızın açıyorlar davayı. Böyle olunca da mahkemeler dosyalar altında yığılıyor, sağlıklı karar üretilemiyor, hukuk kendisinden beklenen saygınlığı gerçekleştiremiyor. Sonuç!.. Açılan davaların sadece yüzde 50'si mahkumiyetle sonuçlanıyor. Böyle başarısız bir istatistikle çalışan sistemin, "demokratik hukuk devleti"nin temelini oluşturması beklenebilir mi? Ve bu istatistik; ülkede insanan saygının keyfiliği ve tesadüfiliğini, araştırıcı zekanın kifayetsizliğini, hukukun güvenilmezliğini ve birer vatandaş olarak hepimizin hukuki güvencemizin nihayet fifty-fifty olduğunu göstermez mi?

Mahkemelerini "tesadüfi örnekleme" yöntemiyle kuran bir ülke, eğitimini, siyasetini, ekonomisini ve elbette ki medyasını da aynı yazı-tura mantığıyla kuracaktır. "Ben yaptım oldu" diyenler, buna itiraz edenlere zavallı muamelesi yapmaya devam edeceklerdir. Tabii ki üstünlüğün hukuku, hukukun üstünlüğüne galebe çalacaktır.

Türkiye, faşist kafalıların zekasına değil; adına sistem denilen mekanizmayı üreten ortak aklın geriliğine mağlup oluyor. Aklı faaliyete geçirmek için de; bir şeyi çok kaliteli yapmayı başarıp onunla bütün şeyleri aşılamaktan başka çare de görünmüyor.


16.TEMMUZ.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mustafa Karaalioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...