90'ların başında özel tv'lerin ekrandaki ısınma turları sürerken gündeme gelen ve bugüne kadar bir türlü gerçekleştirilemeyen, ancak yine de RTÜK'ün dilinden düşmeyen frekans ihalesi, özel tv'ler marifetiyle mahkeme kararı sonucu bir kez daha ertelendi.

Bilindiği gibi RTÜK geçtiğimiz günlerde yapılması planlanan ihale şartlarında, Türkiye'de ulusal bazda yayın yapan 16 TV kanalı olduğu halde yalnızca 11 kanala frekans tahsis edileceğini belirtmiş, bunun üzerine TV yöneticilerini de bir korkudur almıştı.

Başkanlığını Nuri Çolakoğlu'nun üstlendiği TV Yayıncıları Birliği platformu altında birleşen TV'lerden birkaçı geçtiğimiz günlerde bu karara karşı Ankara 6. İdare Mahkemesi'nde dava açmış ve bu kuralın değiştirilmesini istemişlerdi.

Uzunca bir süreden beri medya sektörünü etkisi altına alan ve binlerce basın çalışanının sokağa dökülmesine neden olan ekonomik kriz de, patronların ihaleyi erteletmek için ellerinden geleni ardına koymayışlarının nedenini bariz biçimde anlatıyordu zaten.

Ancak mahkeme kararı TV'ciler üzerinde tam anlamıyla 'şok' etkisi yaptı, çünkü mahkeme 11 frekans için yalnızca 16 tv kanalının ihaleye katılmasını doğru bulmadı ve sınırsız sayıda tv'nin ihaleye katılabileceği kararını açıkladı.

TV'cilerin savurduğu bumerang dönüp yine onları vurdu anlayacağınız. Bundan sonra ne mi olacak? İhaleye katılacak tv sayısıyla orantılı olarak rekabet artacağı için, çok daha ucuza kapatılabilecek ihale bedeli yükselecek.

Burada anlaşılmayan ise, bugün 16 TV kanalı Türkiye'ye yayın yaparken, RTÜK'ün neden sadece 11 kanala frekans 'bahşedeceği'... RTÜK'ün açıklamasındaki 'teknik yetersizlikler' de ne demek? Ya da şöyle soralım; "RTÜK'ün buradaki paradoksu ne?"

Bir açıklamaları var mı acaba?

ÖZLEM ALBAYRAK

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu