T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir artı bir kaç eder?

Bir artı bir kaç eder? Bazan iki eder, bazan üç, bazan bir bile etmez... Siyasi ittifak arayışında herkes bu garip hesabı hesaba katmak zorunda... Ve Derviş eksenli arayışlar, elmalarla armutları toplamanın güçlüğü bir yana tam da böyle bir hesap muammasını yaşıyorlar.

Önce elmalarla armutları toplamanın güçlüğü...

Elma adına armutları elmaya dönüştürerek toplama, ya da armutlar adına elmaları armutlaştırarak toplamayı gerçekleştirme... Ya da "Sen armutsun - sen elmasın" dediğinde, onun arkasında - yanında duran herşeyi de armutlaştıracağına - elmalaştıracağına inanarak yola çıkma... ANAP'la YTP'yi ya da DTP'yi toplamaya çalışmak, elmanın mı armutlaşmasıdır yoksa armutun mu elmalaşması... Yoksa bunlardan birisi armut da kendisini elma mı sanıyor, ve armutun uyarmasıyla gerçek kimliğine kavuşmuş oluyor? Ne garip halita? Ne garip bir toplama işlemi? YTP ile DTP birleşiyor, aslında YTP'nin genetik gücünün (diyelim oy oranının) daha fazla olduğu ama, DTP'nin örgüt gücü sebebiyle onun kimliği ile seçime girmenin uygun olacağı düşünülüyor... DSP ile YTP birbirine aşısı tutacak iki tür mürür? Ya ANAP'la CHP aynı kökte buluşabilecek cinsiyette midir? Hadi bir – iki tür birbirine aşılandı, acaba dört – beş tür birbirine aşılandığında ortaya zakkum çıkma tehlikesi yok mudur?

Evet, elmalarla armutları toplamak kolay değil, ama asıl zorluk, elmalarla armutların arkasında veya yanında duranların da, onlarla birlikte armutlaşması veya elmalaşması... Bir artı birin kaç edeceği sorusu işte burada daha çok önem kazanıyor...

Beklenen şu:

YTP, CHP, DSP, SHP, ANAP, DYP, DTP ittifak halinde seçimlere girsin ve AKP'ye alternatif bir blok oluştursun... Seçimden sonra iktidarı AKP'ye kaptırmasın.

Bazan bu isimler arasında farklı kombinezonlar üretiliyor, sol içinde kombinezonlar. Sağ içinde kombinezonlar, sol – sağ kombinezonlar, hatta meşru gerekçe(!)ler üretip HADEP'li kombinezonlar, MHP'li kombinezonlar....

Oysa adı sayılanların her biri ayrı ayrı tüzel kişilikler. Güya kendilerine has programları, tüzükleri, iddiaları var. Bugüne kadar kendi karizmaları adına burunlarından kıl aldırtmamışlar.

Şimdi ortak çatı arayışı söz konusu...

Peki ortak paydaları ne bunların?

1. Fena halde baraj korkusu taşıyorlar. Gitmek ve gelmemek var.

2. Rakipleri aynı ve arada tek başına kapanamayacak bir uçurum söz konusu...

3. Bunlara birliktelik dayatanlar aynı...

4. Burada artık ne sayarsanız var, çünkü baraj korkusu yürekleri sancılandırmaya başladı mı, en küçük birliktelikler, ittifakı zaruri kılan zorunluluklara dönüşebiliyor: AB yandaşı olmak, Amerika'nın Irak harekatına ses çıkarmamak, hepsinin kanarya sevmesi veya pembe-gri renklerden hoşlanması, Derviş gibi bir joker'in hepsi ile temas kurabilmesi!!!

Peki vatandaş da bu gerekçelere ikna olup elmalaşıp armutlaşabilecek mi?

Bu kesin değil. Hatta bazı durumlarda tam aksi kesin.

YTP haraketine Ecevit'ler "ihanet" diye bakarken, hala DSP'de kalan teşkilatı boyacı küpüne batırıp çıkararak ihanet duygusundan kurtarmak mümkün mü? Adam yılanın kuyruğunu kesmiş, yılan da adamın çocuğunu sokup öldürmüş. Sonra "gel eskiyi unutup, dost olalım" demiş yılan. Adam, "Sende kuyruk acısı bende de evlat acısı olduktan sonra bu zor" diye cevap vermiş. YTP ile DSP'nin ilişkisi böyle. ANAP ve DTP ile YTP'nin birleşmesi ancak "Galiba demokratik sol" da gerçekleşebiliyor. Yani cinsiyeti meşkuk bir mahlukta... Ona da kendisini bugüne kadar sağda ve solda tanımlayan vatandaş inanırsa... Aslında YTP ile ANAP ve DTP'nin birleşmesi de sadra şifa olmuyor, çünkü asıl yükselen sol parti CHP ve CHP'nin de bu bloka dahil olması gerekiyor. CHP'nin YTP ve ANAP'la bir araya gelmesi ise, sol iddialardan verilen fire bir yana, iktidar döneminin kimi şaibelerine göz yummayı da gerektiriyor. Bunu göze alabilmesi için Baykal'ın Derviş'in IMF operatörlüğünü içine sindirse bile, bugüne kadar oluşturduğu tabanı, Mesut Yılmaz'ın, Cem'in, Özkan'ın yaralı, yıpranmış siyasi portrelerine razı etmesi gerekiyor. Oysa Baykal'ı lider olarak benimseyen pek çok insanın derviş'e, Cem'e, Mesut yılmaz'a ve Özkan'a rezervleri oluşmuş...

Erbakan Tansu Çiller'le birlikte hükümet kurduğunda bundan Erbakan da yara aldı, kendi tabanında Tansu Çiller de... Kaldı ki bu sadece hükümet ortaklığı idi ve halk oyuna ihtiyaç yoktu. Şimdiki ittifakların ise seçim öncesinde gerçekleşmesi isteniyor ve halkın oyuna sunulması gerekiyor. Yani halkın beğenmediği kompozisyona sille vurması çok daha kolay.

MHP ile HADEP ittifak yapsaydı "bir artı bir" hem MHP hem HADEP açısından kaç ederdi?

Şu anda böyle bir şey yok ama, AKP ile MHP'nin ittifakı bile en azından AKP için ciddi oy kaybı anlamına gelirdi. AKP ile ANAP ittifak yapsa da, aynı kayıp söz konusu olurdu.

Etrafında bunca karizma üretilen Derviş'in AKP ile birlikte hareket etmesi AKP için artı mı olurdu eksi mi, bu da çok ciddi bir muhasebe gerektiriyor. Onun için bir ara fantezi olarak benim seslendirdiğim AKP – Derviş birlikteliğini şimdi seslendirmeyi özellikle seçmen tepkisi açısından riskli buluyorum.

Bir artı bir, bazan sinerji üretir ve üç eder, ama bazan da bir buçuk edebilir, hatta bir bile etmeyebilir. Derviş kumar oynuyor da denebilir, hayal kuruyor da... Kumar oynayanın kazandığına inanılmaz bizim kültünrümüzde, hayal kuranın ise payına hüsran düşebilir...

Bu seçim çok ilgniç sonuçlar çıkaracak ortaya...


13 Ağustos 2002
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED