Son günlerde bazı çevreler Kemal Derviş'i "Türkiye'nin önünü açacak, Türkiye'ye soluk aldıracak ve Türkiye'yi kurtaracak biri" olarak "lanse etmeye" başladılar. Hatta sık sık "İş dünyası Kemal Derviş'i istiyor" da diyorlar.

Ben iş dünyasına çok yakın olan biriyim. İş dünyasının Kemal Derviş'i istediği iddiası gerçek değil. Örneğin son olarak TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, nazik bir şekilde "Derviş'e destek vermediklerini" söyledi.

İş dünyasından Kemal Derviş'e güvenenler, onun liderliğinde Türkiye'nin daha güzel günlere gideceğine inananlar elbette var. Birçoğu da benim dostum. Onlardan biri Bülent Eczacıbaşı. Bülent Eczacıbaşı önemli, önemli olduğu kadar da başarılı bir işadamı. Kariyeri "başarılı yönetimlerle" oluşmuş biri. TÜSİAD'ın İstişare Konseyi Başkanı idi. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İlaç İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı olan Bülent Eczacıbaşı, hem Türkiye'yi, hem Türk insanını, hem politikacıları ve hem de "üretimin önemini" en iyi bilen bir kişidir.

Ben Bülent Eczacıbaşı'nın Kemal Derviş'e "umut bağladığı" görüşünde değilim. Olsa olsa "Türkiye'yi ve Türk insanını hiç tanımayan" Kemal Derviş, Bülent Eczacıbaşı'na "ayakta kalabilmek için" sımsıkı sarılmıştır.

Bülent Eczacıbaşı bir konuşmasında hem özel sektörü, hem de "siyasal yönetimi" kurtaracak yolun "kurumsal yönetim yolu" olduğunu söylemişti. "Farklı yüzler" arayanlara ben, "farklı çözüm yolları" üretebilecek kişileri öneririm. Onlardan biri Bülent Eczacıbaşı'dır. Bu sözler onun sözleridir: "Kuruluşlar 'iyi kurumsal yönetim' uygulamalarını geliştirdikleri sürece, doğrudan doğruya 'iyi siyasal yönetimi' destekleyici etkide bulunmuş olacaklardır. Örneğin, 'iyi kurumsal yönetim' ilkelerine uygun davranan bir kuruluşun bir siyasetçi ile karşılıklı çıkar ilişkisine girmesi, sistematik olarak önlenmiştir; hemen hemen imkansızdır. O nedenle, kuruluşlarımızın kurumsal yönetim düzeylerini yükseltme yolunda çaba gösterdikçe, aynı zamanda siyasal sistemde de iyileşmeler sağlanması beklenebilir"

Onun için "iş dünyası Derviş'i destekliyor" sözü gerçekçi değil. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen Derviş iş dünyasını kendi yanında görmek istiyor.

Şimdi bir kez daha Derviş başarılı mı, değil mi görelim. Bana göre Derviş ekonomiyi batırdı sıraya siyaseti koydu.

Ekonomiyi batırdı, çünkü; o geldiğinde 199 milyar dolar olan GSMH 150 milyar dolara düştü. O geldiğinde kişi başına GSMH 2 bin 986 dolardı, şimdi 2 bin 160 dolara düştü.

Derviş ne yaptı? İç ve dış borçu birkaç kat artırarak Türkiye'yi "ödenmesi güç" borçlar altına soktu. IMF'den aldığı yeni borçlarla "düşük faizli eski borçları, yüksek faizli yeni borç" haline getirdi.

O geldiğinde 54 milyar dolar olan iç borç, 87 milyar dolara çıktı. O geldiğinde 114 milyar dolar olan ve faizleri "düşük sayılabilecek" düzeyde olan dış borçlar, 120 milyar dolara "yüksek faizli" olarak çıktı. Derviş'in geldiği yıl Türkiye ekonomisi tarihin en büyük daralmalarından birini yaşayarak yüzde 9.4 küçüldü.

Devlet İstatistik Enstitüsü'nün açıklamasına göre işsiz sayısı 2.2 milyon oldu. İş bulma umudu olmadığı için iş aramayanları ve "ücretsiz aile işçileri" de dikkate alındığında bu rakam 9 milyonu buluyor.

Kapanan fabrikalar, büyüyemeyen ve sürekli küçülen ekonomi, işte Derviş'in yaptıkları. "Ekonomi uzmanı" ve "kurtarıcı" olarak gönderilen, ekonomi uzmanının ekonomide yaptıkları bu. Siyasette ne yapabilir ki? Zaten "erken seçim" lafını ettikten sonra siyaset dünyamız kendine gelemedi. Derviş'in "işareti", İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'ın "talimatıyla" DSP çökertilmek istendi. Ortaya yeni bir parti YTP çıktı. Derviş bu parti de var mı yok mu, o bile belli değil.

CAN AKSIN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu