T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Lorant'ın bileti...

Feyenoord maçı Lorant'ın Fenerbahçe'de göreve devamı hususunda gerçek bir sınav olacak. Neden? Çünkü Fenerbahçe camiasındaki bütün planlar, düşler, düşünceler "Avrupa'da başarı" hedefine kilitlendi. Başkan yıllardır bunu bir "misyon" olarak yüklendiğini tekrar ediyor, camia ise yıldız meselesinde Galatasaray'ın ardına düşülmesi yanında onun Avrupadaki başarılarının tekrarını istiyor. Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti garip bir biçimde Avrupa'ya taşındı sanki.

Fenerbahçe bu hedefler için "yönetim olarak" çok çaba harcadı; yıldızlardan oluşan kaliteli ve zengin bir kadro kurdu.

Tenakuz şurada aranmaktadır: Böylesine zengin bir kadro acaba Lorant'a mı teslim edilmeliydi? "Evet olabilir" diyenler var; "Hayır asla olamaz" diyenler var.

Denizli'nin Fenerbahçe'yi bırakmasının ardından Lorant'ın gelişi sezon ortasına denk düştüğü için ligdeki sonuç çok da önemsenmedi. Hemen herkes (makul biçimde) yeni hocaya zaman tanınmasını ileri sürdü. Aradan aylar geçti; Lorant Türkiye'yi, Türk futbolunu, seyircisini, oyuncusunu, kamuoyunu artık herhalde tanımıştır.

Bunun yanında kendi çalıştırdığı takımı da tanımış olması iktiza eder. Kaldı ki transfer uygulamaları da bilgisi, isteği doğrultusunda yapıldı.

Ancak, görüyoruz ki (Trabzon maçında) Lorant hâlâ bir arayış peşindedir. Henüz takımın omurgasını teşkil edememiş, bir daimî kadro kuramamıştır. O maçta Abdullah ve Ogün de ısrarı bunun en büyük delilidir.

Ayrıca belli bir sistemin uygulandığı da söylenemez. Futbolcuların "uyum sorunu" olduğu ileri sürülüyor. Hadi bunu Ortega ve Washington için kabul edelim ama ötekiler uzun zamandır Fener kadrosunda.

Feyenoord maçının Lorant için bir "kader maçı" olacağı söylenebilir. Bunun akabinde bir senaryo yazılacak olursa Lorant'ın gönderilmesi ile yerine kimin geleceği gündeme alındığında bir yabancı hoca için yeniden arayışa geçmek mânasızdır. Mustafa Denizli hâlihâzırda hiçbir angajman yapmamıştır. Bazı spor yazarları bu halef-selef hocaların yeniden yer değiştirebileceklerini mümkün görüyorlar.

İleri sürdükleri tez şudur: Denizli Fenerbahçe macerasını yarım bırakmıştır. Orada görülecek bir hesabı vardır ve bunu tamamlamak için yeniden göreve gelebilir.

Sezon açılışında Bursa ile berabere kalan Beşiktaş bize göre doğru yoldadır. Lucescu'ya en az bir-iki ay süre tanınmalıdır. Bu süre hocadan ziyade Pascal, Ahmet Dursun, Sergen, İlhan gibi sakatlıktan kurtulamamış futbolcuların tam kapasite kazanmaları için şarttır. Amaral'ın canlı, süratli, göze hoş gelen akıllı futbolu hemen öne çıktı. Bu son dakika yıldızı Beşiktaş için büyük bir kazanç olacak.

Oyundan alınan Yasin ile Tümer'in kulübeye giderken yaptıkları sinirli protesto hareketleri umarız Sinan Engin'in gözünden kaçmamıştır. Doğrudan Lucescu'ya yönelik bu hareketleri hoca değil de Sinan Engin'in nötralize etmesi doğaldır.

Galatasaray Fatih Terim ile yine şampiyonluğun en büyük adayıdır.

Gençlerbirliği de çok canlar yakacaktır. Temkin ile başlayan ilk hafta normal olarak beraberlikleri getirdi. Bundan böyle herşey hızlanacak ve zevkli bir sezon geçireceğiz.


13 Ağustos 2002
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED