T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Merkez sağ'ın sistemle krizi

Merkez sağ'da yaşanan kriz, sistemin krizi oldu. Merkez sağ denen siyasi kategori kendini yenile(ye)meyince ortaya çıkan tablo, merkez-kaç güçlerin hareketlenmesi olarak algılandı, bu da "sistemin sinir uçları"nı çıplaklaştırdı. Şu anda siyaset, siyaset-dışı müdahalelere en açık halini yaşıyor. Siyaset-dışı güçlerin siyasete müdahale etme çabaları kadar, siyasetin müdahale edilmeye bu kadar "davetkar" bir yapıda olması da "krizi derinleştiriyor". Üstelik siyaset bunu aşabilecek güçlü bir irade de çıkaramıyor. Çünkü merkez sağ denen siyasi faaliyet "buhar" olmuş durumda.

Merkez sağ'ın buharlaşmasının sebebi, kendini yenilemek yerine, iktidar olmaya "ayarlı" bir tutumu "genetikleştirmesidir." Merkez sağ, bugün "sivil", "muhalif" ve "değişimci" hiçbir dinamik barındırmıyor. Kendini siyasetle değil, başka süzgeçlerle tanımlayan bir siyasi faaliyet olmuş durumda merkez sağ.

Merkez sağ'ın "siyasal genetiği", devletten ibaret olan merkez'in halkasından çıkmadan ve merkez'in dinamiklerini siyasi tartışma konusu yapmadan, halka doğru "esnemek"tir. Darbe dönemlerinde bu siyasetsiz merkez'le bire bir özdeşleşen, ama askerin kışlasına çekilmesinin ardından topluma doğru "esneyen" merkez sağ, post-modern darbe döneminde bu siyaset algısının işlevsizleşmesi ile tanıştı. Yeni döneme "süreç" dendiği için sonu belli değil. Bu nedenle merkez sağ'ın esneme takvimine başlangıç noktası bulunamıyor.

Bu durumda merkez sağ'ın krizi aşması için siyasete yeni bir yönden yaklaşması gerekiyor. Bu da "sağ"la "merkez"in ilişkisinin yeniden tanımlanmasını zorunlu kılıyor. Sağ'ın düne kadar "merkez"le kurduğu geleneksel ilişki tarzı, bugün siyasi çarpıklıktan öte bir anlama gelmiyor. Ama bunu fark edebilen ve farkındalık üzerinden siyaseti yeniden inşa etmeye soyunan bir siyasi faaliyet yok.

Tam aksine, merkez sağ siyasetin buhar olmasından kaynaklanan ortamı, "merkez" adına hareket ettiği iddiasıyla çözmeye soyunan bir dizi "yeni oluşum" arayışı var. Tüm bu oluşumlar, siyaseti konuşmaktan çok, "merkez"e ne kadar yakın düşebileceklerini araştırıyorlar. Böylece orta yerde duran kriz, siyasetin adına ve araçlarıyla çözülemiyor. Tam tersine siyasetin araçları kullanılarak, krizi siyasetsiz bir alan olan "merkez" lehine çözme, yani "krizi genetikleştirme" tuzağına düşülüyor.

Buradan çıkışın tek yolu, merkez sağ'ın kendi "siyasal genetiği"ni aşan bir yaklaşım üretmesidir. Bu noktada, geçmişteki hiçbir merkez sağ siyasetçinin ya da hareketin devamı olmayan, bunların gölgesinin üzerine düşmesine izin vermeye bir siyasi faaliyet ortaya çıkmak zorundadır. Öte yandan ortaya çıkacak hareketlerin sisteme "uçtaki siyasi hareketlerin önünü kesme mesajı vermek" gibi bir "biat" arayışı içinde olmaması gerekiyor. Çünkü bu durumda, siyaset, başka siyasi faaliyetlerin önünü kesmeye seferber olarak, enerjisini siyasetsizleşmeye akıtmış oluyor.

Oysa bugün yapılması gereken tek şey, merkez sağ'ı "sivilleşme", "siyasi alanın genişlemesi ve "siyasal mekan'ın sağlamlaştırılması" doğrultusunda siyaset yapmak üzere yeniden kurmak olmalıdır. Merkez sağ, siyaseti "merkez"e göre ayarlayan Demirel geleneğini terk edip, "sivilleşme" ve "değişim" doğrultusunda hareketlendiren bir çizgiye geçmesi oranında varolacaktır. Sistemle olan krizin, siyaset lehine çözülmesinin yolu da budur.


1 Mayıs 2002
Çarşamba
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED