T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ali Kemal'in İngiliz vekil torunu var

Hürriyet, dün, "Ali Kemal'in İngiliz vekil torunu mu var?" diye soruyordu. Haberin girişini beraberce okuyalım: "İngiliz Muhafazakâr Parti Milletvekili ve 'The Spectator' Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Boris Johnson'un Atatürk karşıtı diye 1922'de linç edilen Ali Kemal'in torununun çocuğu olduğu iddia edildi. İddiayı Amerikan New York Times gazetesi ortaya attı. Ancak Boris Johnson'un, Ali Kemal'in İngiliz eşinin başka bir evlilikten gelen torunu olduğu anlaşıldı."

Hürriyet olayı yeni ve NYT'dan duymuş... Çok şaşırmış. "Gerici ve hâin" diye kalabalıkların önüne atılıp linç edilen bir adama, Eton ve Oxford'ta okumuş, hem itibarlı bir derginin yönetmeni, hem Muhafazakâr Parti milletvekili olmayı yakıştıramamış. Rahatlaması, "İngiliz eşinin bir başka evlilikten gelen torunu" satırlarına sinmiş gördüğünüz gibi...

Ancak, boşuna bir rahatlama bu; Boris Johnson, Ali Kemal'in İngiliz eşinden olan Osman adlı oğlunun torunu çünkü...

Bu kadar kesin konuşmam, Boris Johnson adını, İngilizler'in itibarlı Spectator dergisine yayın yönetmeni olduğunu duyar duymaz buraya taşıdığımdan... Okurlar, Ali Kemal'in bu adla bir küçük torunu olduğunu 8 Ağustos 1999 tarihinde çıkan Kulis'ten öğrendiler. Hürriyet konuyu kimden nasıl araştırdı, bilmiyorum; ancak Ali Kemal üzerine doktora tezi yapmış Osman Özsoy'un 'Gazetecinin İnfazı' kitabına baksalardı, Kazım Karabekir'in 'İstiklal Harbimiz' kitabından aktarılan şu satırlarla karşılaşacaklardı:

"Ali Kemal annesinin ölümüyle içine düştüğü mânevi boşluğu doldurmak amacıyla, İngiliz olan ilk karısından doğma Selma ve Osman adlı çocuklarını epey aradan sonra tekrar görmek istemiş, onları İstanbul'a getirmeye veya en azından bir kez olsun görmeye yeltenmiş, ama dönemin siyasi koşullarından olacak ki, çok istediği halde bu emeline ulaşmaya fırsat bulamamıştır." (s. 33).

Demek ki neymiş? Ali Kemal'in İngiliz eşinden biri kız diğeri erkek iki çocuğu olmuş. Erkeğin Osman olan adını sonradan bir İngiliz adına çevirdiğini ise başka bir kaynaktan öğreniyoruz. Üç yıl önce kaleme aldığım Kulis'ten aynen nakledeyim: "Boris Johnson Ali Kemal'in torunu. Daily Telegraph (31 Temmuz 1999) gazetesinde yer alan bir değerlendirmede şu bilgiler var: 'Boris kendisi de yazar ve çevreci olan büyük Stanley Johnson'un oğludur. Büyükbabası, Osman Ali olan adını, İngiltere'ye gelir gelmez Winfred Johnson olarak değiştirmişti. Osman Ali'nin babası Ali Kemal son Osmanlı sultanının bakanıydı.' Değinmeyi kaleme alan Auberon Waugh, Boris Johnson'un atanmasını, 'Türkler böyle söylerdi' dedikten sonra Türkçe bir cümleyle karşılıyor: 'Merhaba Boris Bey..."

Karen Fogg'un e-posta yazışmaları ortalığa serildiğinde, AB temsilcisinin bazı dışişleri bürokratlarıyla da bilgi alışverişinde bulunduğu anlaşılmıştı. O diplomatlardan birinin Ali Kemal'in torunu olduğu öğrenilince köşelerde imâlı yazılar da çıktı. Oysa, o eski Kulis'e, şimdilerde suçlanan büyükelçinin kendisi de büyükelçi olan babası Zeki Kuneralp'in anılarından, Ali Kemal'in 'hâin' ve 'gerici' olduğuna dair iddiaları çürütecek bir tavrını da aktarmıştım.

Okuyalım: "Sene 1922 idi. O yazı yine Büyükdere'de geçiriyorduk. Büyük Taarruz başlamıştı. Babamla beraber aynı odada idik. Ben İstanbul'da Fransızca olarak çıkan bir gazeteyi okuyordum. Gazete cepheden gelen son haberleri yazıyor ve harita üzerinde Türk kuvvetlerinin ilerleyişini gösteriyordu. Heyecanla gazeteyi babama doğru uzattım ve 'Papa, le grecs son battus' (Baba, Yunanlılar dayak yedi) diye bağırdım. O da sevinç dolu bir sesle, 'Mais oui, mon petit, ils sont battus plate couture' (Evet yavrum, hem de temiz bir sopa yediler) dedi. İhanetle itham edilen bir adam böyle bir tepki gösterebilir mi idi? Gerici olduğu söylenen bir adam kendi evlâdının bir ecnebi mürebbiye tarafından yetiştirilmesine müsaade eder mi idi, oğlu ile Fransızca konuşur mu idi?" (Sadece Diplomat, s. 16)

Aynı anılardan, babası linç edildikten sonra yurdu terk eden Zeki Kuneralp ile annesinin uzun yıllar İsviçre'de yaşadıklarını öğreniyoruz. Tekrar döndüklerinde diplomat olmak amacıyla dışişleri bakanlığına girmek isteyen Ali Kemal'in oğlunun bu talebinin, dönemin Milli Şef lâkaplı yöneticisi İsmet İnönü tarafından, "Elbette" diye olumlu karşılandığını da... Zeki Kuneralp Türkiye'yi hep önemli başkentlerde temsil etti, yıllarca Londra'da da büyükelçilik yaptı; ancak anılarında, orada görevliyken, babasının İngiliz eşinden olma kardeşleriyle görüştüğüne dair tek bir satırla bile karşılaşmıyoruz. İlginç.

NYT'ın Hürriyet'e haber olan Boris Johnson yazısında 'komik bir yazar' ve 'komik bir politikacı' portresi çiziliyor. Yanlış değil bu portre. Dostları, onun için, "Çoğu kişi aslında soytarıdır, entel görünür; Boris ise müthiş bir entellektüeldir, ama soytarılığa vurur" diyorlar. Üç yıl önce Spectator'un başına geldiğinde, "O daha yukarılara çıkar" beklentisi yayılmıştı; kast edilen, aynı grubun amiral gemisi Daily Telegraph gazetesi yönetmeni olmasıydı. O ise milletvekilliğini tercih etti. Altı aydır Muhazafakâr Parti'den Parlamento'da.

Ünlü bir İngiliz yazarın oğlu olan Auberon Waugh gibi kendisine seslenelim biz de: "Merhaba Boris Bey." Yoksa, "Günaydın, Hürriyet" mi demeliydim?


8 Nisan 2002
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED