T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İsrail Osmanlı'nın şemsiye devlet modelini keşfetmeli

Osmanlı Devleti bir Asya, Avrupa ya da Afrika ülkesi değil, medeniyetlerin harman olduğu bir coğrafyada gelişip büyüyen bir dünya devletiydi. Altıyüz yıl üç kıtada varlığını sürdüren, ırklar ve dinler mozayiği Osmanlı'nın uzun ömürlü olmasının sırrı, onun bütün dünyaya armağan ettiği "Şemsiye devlet" modelinde gizlidir.

Osmanlılar gittikleri her coğrafyada üç ana unsur ve ilkeye çok önem vermişler. Birincisi, hiç bir kesimi, dilini ve dinini değiştirmeye zorlamamışlar. İkincisi, bütün topluluk ya da cemaatlere ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerinde, o günün şartlarında büyük bir özgürlük alanı tanımışlar. Üçüncü olarak da, kimseyi ırkından, renginden ve inancından dolayı aşağı görmemişler.

Osmanlı Devleti'nin geniş şemsiyesi altında her ırktan, her renkten ve her dinden insana yer vardı. Çünkü onlar bütün insanları ya inançta ya da yaratılışta kardeş olan Ademoğulları olarak görüyorlardı. Onlar, insanın değerinin erdemiyle birlikte, insanlığa katkısından kaynaklandığının bilincindeydiler. Onların yönetiminde erdemli ve üretgen her insana sonuna kadar yer vardı.

Başta İsrail olmak üzere, uzun ömürlü olmak isteyen her milli devlet, Osmanlı'nın "şemsiye devlet" modelinden ders almak zorundadır. Özellikle Yahudiler geçmişte birkaç defa olduğu gibi, bir daha Filistin topraklarından sürülmeyi istemiyorlarsa, yalnızca kendilerinin değil, Filistinliler'in de "seçilmiş" olduklarını bilmelidirler.

Bütün insanlığın "eşref-i mahlukat" olduğunu kavrayamayanlar, farkında olmadan erdemleriyle birlikte güçlerini de yitirirler. İsrail bugüne kadar karşısında yalnızca Filistinliler'i görüyordu. Almanlar, İngilizler, Fransızlar, Amerikalılar eleştirilir, İsrail eleştirilemezdi. Ancak İsrail'de estirilen devlet terörü öylesine dehşet saçmaya başladı ki, artık bütün dünya "ırkçı" Yahudiler'i eleştiriyor. Amerika gibi, "İsrail'den daha İsrail'ci" ülkelerde bile, Filistin'deki cinayetleri protesto eden sesler yükseliyor.

Yahudiler "seçilmiş" ırk oldukları iddiasından vazgeçmedikleri sürece, insanlık ailesi içindeki yerlerini hiçbir zaman alamazlar. Ayrıca İshakoğulları seçilmiş bir ırk oluyor da, İsmailoğulları neden olmuyor? Ademoğulları ya da bütün insanlığın ikinci atası olan Nuh'un oğulları arasında kimsenin kimseye bir üstünlüğü olamaz. İster Nuhoğulları, ister İbrahimoğulları arasında olsun, üstünlük yalnızca erdem ve hoşgörüdedir.

Batı'daki köklü Yahudi düşmanlığı, Hıristiyanlar'ın Yahudiler'i Hz. İsa'nın ölümünden sorumlu tutmalarından kaynaklanır. Yahudiler'i Hıristiyanlar'ın suçlamalarından kurtaracak Müslümanlar'ın şahitliklerinden başka bir güç yoktur. Yahudiler'in İslam'ın ana kaynaklarına dayanmadan, Hıristiyanlar'ın suçlamalarından aklanmaları mümkün değildir. İbrahimoğulları'nın kendi aralarındaki düşmanlıkları gidermek için, İsmailoğulları'nın şahitliklerine ihtiyaçları vardır.

İsrail Birinci, İkinci ve Üçüncü Roma yıkıldı. Dördüncü Roma Washington, Beşinci'si de olmayacak diyorsa, gerçekten yanılıyor demektir. Washington, "11 Eylül"den sonra izlediği ilkesiz ve tutarsız dış politikasıyla, son sözü söyleme gücünü hızla yitiriyor. Brüksel ise, Beşinci Roma olma yolunda hızla ilerliyor. Gerçi Avrupa Birliği ekonomik açıdan olduğu gibi, askeri açıdan da büyük bir güç değildir.

Osmanlı "Şemsiye devlet" modelinde olduğu gibi, Avrupa Birliği'nin gücü ordusundan değil, hakbilirliğiyle birlikte hakgözetirliğinden gelecektir.

"Ordu devlet" olmakla sorunlar çözülseydi, Amerika, Vietnam'dan, İsrail de Beyrut'tan çıkmazdı.


14 Nisan 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED