AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yalancı ve pervasız!

Hani, adam, Türkiye'de yeterince malzeme (tesettür aleyhinde konuşturacak yeterince gönüllü) yokmuş gibi, kalkıp Fransa'lara gitmiş, "getto dedikoduları"nı çırpıştırıp "yazı dizisi" haline getirmişti ya...

Kokusu bir gün sonra çıktı.

Fransa'da böyle bir olay olmamış.

Yani, "mini etekli kızı yaktılar" haberini Gaye Petek adlı biri uydurmuş.

Müellif de balıklama atlamış haberin üzerine; sormadan, soruşturmadan, herhangi bir kuşkuya kapılmadan...

Bu Gaye Petek Fransa'daki "Laiklik Kurulu"nun Türk üyesi ve aynı zamanda Paris Elele Derneği Başkanı; isminin sonunda bir de "Şalom" var; ama müellif (dizinin yazarı) bu bilgiyi Türk okuyucusundan gizliyor.

Niye?

Bu ismin, birtakım çağrışımlara yol açmasından mı korkuyor?

Hem, bir Türk (ve muhtemelen Müslüman) yazar, Fransa'daki laik düzen için en büyük tehdidin İslam dini olduğunu nasıl söyleyebilir? Bir Türk (ve muhtemelen Müslüman) yazar, Fransızların "asimilasyon" politikalarına nasıl çanak tutabilir?

Üstelik, entelektüel geçinen bir yazar...

Hayır, ismini anmayacağım.

Birincisi, giderek mazoşiztik bir hal alan megolomanisini okşamamak için. Sonra gerçekten kendilerini bir şey sanıyorlar.

İkincisi, isimleriyle anılmayı meşruiyet fırsatı sayıyorlar; buna izin verebileceğimi sanmıyorum.

Üçüncüsü, yoruldum artık. Daral geldi...

Fakat, ortada "mevzun bir yalan" ve bu yalanı servise koyan bir gazete var.

Bu gazete, hatırlayacaksınız, bir süre önce, "okurla sözleşme" başlığı altında yeni "yayın ilkeleri" deklare etmişti.

Objektif olacaklardı, "yalan haber" yazmayacaklardı, mahremiyete ve kişilik haklarına saygı göstereceklerdi, mahkeme kararı olmadan hiç kimseyi "suçlu" ilan etmeyeceklerdi filan.

Bunu sık sık tekrarlıyorlar.

Her yıl (niyeyse) "okurla sözleşme" yapıyorlar.

Niçin bir gazete, durup dururken, üstelik ortada bir neden yokken, periyodik aralıklarla "artık yalan haber yazmayacağız, kişilik haklarına saygı göstereceğiz, devletle alengirli işlere girmeyeceğiz" diye meram anlatma yoluna gider, buna ihtiyaç duyar?

Niçin mi?

Bazen ilkeler, "ne olmak istediğimizi" değil, "nasıl görünmek istediğimizi" anlatmak açısından değer ifade ettiği için... Daha doğru bir ifadeyle, alışmadık popoda don durmadığı için.

Zaten öyle olması gerekmiyor mu?

Zaten meslek ilkelerine uymak, hukuka riayet etmek, yalan haber yazmamak, "ahlak ve moral değerleri" gözetmek gazetecinin görevi değil mi?

Demek ki bugüne kadar kişilik haklarına saygı göstermiyorlardı, yalan haber yapıp insanların canını yakıyorlardı, kamu katlarında "uygunsuz işler" çeviriyorlardı...

Nitekim, ertesi gün sayfaları çevirdim, "Mini etekli kız" haberiyle ilgili bir tekzip, bir düzeltme yazısı aradım.

Yok...

Bir açıklama?
Yok...

Okur mektubu?
Yok...

Ombudsman notu?
Yok...

Hayır, "Niçin Şalom sözcüğünü ketmettiniz?" sorusunun cevabını aramıyorum; bu sorunun muhatabı "dizi"nin müellifi olan sakallı gözlüklü entelektüel arkadaşımız; o biliyor nedenini...

Hiç değilse, "yalan" olduğu belgelenmiş haber için kısa bir düzeltme yazısı...

Bari o olsun!


23 Aralık 2003
Salı
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED