AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Güçlü olan eleştiriden korkmaz

Türk toplumunun güçlü dönemlerinde devlet ile millet arasında bir hedef birliği vardı. Amaç İslâm medeniyetinin bayrağını üç kıtada dalgalandırmaktı. Devlet ile millet arasında kan uyuşmazlığı olmadığı için hedefe ulaşıldı. Osmanlı devleti yüzyıllarca üç kıtanın en güçlü ülkesi oldu. Devlet ile millet arasında sağlanan uyum ve düzenle, Türk toplumu ekonomik, siyasal ve kültürel gücünün doruğuna ulaştı.

Tanzimat'tan sonra devlet ile millet arasındaki uyum ve düzen büyük ölçüde bozuldu. Devlet ile millet arasındaki kan uyuşmazlığı, hedef birliğini dinamitledi. Bunun sonucu, merkezi yönetimi güçlendirilerek, millete karşı devletin gücü yüceltildi. Öyle ki, her yönetici eleştirilmez bir statü ve dokunulmazlık kazandı. Devletin gücünü koruma adına özgürlüklerin alanı iyice daraltıldı. Devlet baskı ve şiddete dayanan dayatmacı bir yapıya büründü.

Dayatmacılığın güç kazandığı toplumlarda eleştiriye kesinlikle yer yoktur. Oysa eleştirilemeyen, sorgulanamayan, hesap vermeye yanaşmayan, seçilmemiş, ancak tek seçici olan başkanlarla yöneltilen kurum ve kuruluşlarla, Türkiye devlet ile millet arasındaki kan uyuşmazlığını gideremez.

Türkiye'de devlet ile millet arasındaki kan uyuşmazlığının büyük boyutlara ulaştığı bir dönemde, toplumun merkezini oluşturan Müslümanlar'ın "dış güçler" paranoyasından kurtularak, özeleştiri yapmasını öğrenmeleri gerekir. Artık Müslümanlar, komplo teorileriyle sorumluluğu Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa ve İsrail'e yükleyerek, devlet ile millet arasındaki uyum ve düzeni sağlayamayacakları gibi, Türkiye'nin üretim gücünü Avrupa ülkeleri seviyesine de çıkaramaz.

Eleştiri yapan sonunda mutlaka kazanır. Eleştiri yapmak için, ter dökmek, tehlikeye atılmak, risk almak ve zora aday olmak gerekir. Tehlikesiz, risksiz ve kolay yolu seçenler, eleştiri yapamaz. Eleştirinin yapılmadığı yerde de, adil bir yönetim olmadığı gibi, adil bir paylaşım da olmaz.

Eleştirisiz toplum, güçsüz toplumdur.

Yarının yaşanır kılınması, bugünün eleştirilir olmasına bağlıdır, eleştirinin olmadığı toplumda gelişme olmaz. Dayatmacı ülkeler güçsüz ülkelerdir. Dayatmacı devletin güçlü olması, milletin de güçlü olduğu anlamına gelmez. Dayatma devlet, toplumun üretim gücüne değil, güvenlik kuvvetlerinin istihbarat ve silah gücüne dayanır. Bu yüzden, tarihin hiçbir döneminde devleti dayatmacı, milleti varlıklı bir ülke olmamıştır.

Üsküdar Girişim Grubu'nda bu ayın konuşmacısı Türkiye'deki Müslüman çoğunluk içindeki özeleştiri yapmasını bilen ender aydınlardan biri olan Mehmet Şevket Eygi'ydi. Ancak onun eleştirisi yıkıcı değil, yapıcıdır. O hem yazılarında hem de konuşmalarında hiçbir zaman sözü eğip bükmez, açık, seçik anlaşılır bir biçimde düşüncelerini ifade eder. Eygi Türkiye'de toplumun merkezini oluşturan Müslümanlar'ı yalnızca eleştiremez, karşı karşıya olunan sorunlara çözümler de önerir.

Eygi son kitabı "Çareler, Çözümler Teklifler Tenkitler"de sebeplerini ayrıntılar olarak anlattığı gibi "İslam'ın önünde son büyük engel kalmıştır; o da Müslümanlar'dır" demekten çekinmeyen bir aydındır. O eleştirel düşüncenin mutlaka kazanacağına inanmaktadır.


22 Haziran 2003
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED