AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
6 5 7 ' L İ L E R   A İ L E S İ

Memur Yerleştirmelerinde, Askerde Olanların Durumu

Askeri görevlerini yapmakta iken birliklerinden gerekli izinleri alan adaylar, memur sınavlarına, askerde iken de katılabilmekteydi. Ancak sınav sonrasında ilan edilen boş kadrolara askerde veya askerlik görevi öncesinde başvuran ama atamasının yapıldığı tarihte askerde olanların durumu hakkında 657 sayılı Kanunun 62'nci maddesinden kaynaklanan çeşitli sorunlar yaşanmaktaydı. Öyleki kamu kurumları arasında farklı farklı uygulamalar olabilmekteydi. Kimi kurumlar askerliği çok özel bir durum olarak belirtip askerlik sonrası ilgili kişiyi göreve başlatırken, kimi kurumlarda 657 sayılı Kanunun 62'nci maddesinde belirtilen sürelerde göreve başlamayan adayların atamalarını iptal etmekteydi. Ancak, son dönemlerde verilen yargı kararları ile uygulama birliği sağlanmış görünmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 63'üncü maddesinde yer alan; "Bir göreve ilk defa veya yeniden atananlardan belge ile isbatı mümkün zorlayıcı sebepler olmaksızın 62 nci maddedeki süre içinde işe başlamayanların atanmaları iptal edilir ve bunlar 1 yıl süreyle Devlet memuru olarak istihdam edilemezler. Bunların belge ile isbatı mümkün zorlayıcı sebepler nedeniyle göreve başlamama hali iki ayı aştığı takdirde atama işlemi atamaya yetkili makamlarca iptal edilir." hükmünde belirtilen altı çizili hüküm çerçevesinde atama işlemi yapıldığı esnada askerde olanların atamalarının iki aylık süre sonunda iptal edilip edilmeyeceği hususunda yargı kararları çerçevesinde uygulama yön bulmuştur.

DMS veya KPSS sınavını kazanıp da Devlet Personel Başkanlığı veya ÖSYM tarafından yerleştirme işlemi yapılması üzerine nitelikleri uygun olanlardan atamalarının yapıldığı tarihte askerde olanların göreve başlatılmamaları nedeniyle yargı yoluna başvuranlarla ilgili olarak yargı mercilerinin sürekli olarak kişilerin lehine karar verdiği görülmektedir.

Şunu da belirtmek gerekir ki yüksek yargının vermiş olduğu bu konudaki kararlar istikrar kazanmış olup, idare mahkemeleri de bu karara uymaktadır. Özellikle DMS ve KPSS yerleştirmelerinde askerde olup da ataması yapılanlardan askerde olmaları nedeniyle atamaları iptal edilenlerden yargıya gidenlerin tamamı davayı kazanmıştır. Bu nedenle idarelerin yargının vermiş olduğu bu karar çerçevesinde hareket ederek atamalarının yapıldığı esnada askerde olanların atamalarının iptal edilmemesi gerekmektedir.

Burada idareler açısından şöyle bir sıkıntı çıkabilmektedir. Bu sıkıntı da yargı kararlarının bireysel olup, genele şamil edilememesidir. 2575 sayılı Danıştay Kanununun 40'ıncı maddesinde; içtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkındaki kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare uymak zorunda oldukları belirtilmektedir. Bu nedenle idarelerin karara uymalarında sıkıntı çıkabilmektedir. Son yapılan yerleştirmelerde de, atanacak olan adaylardan bir kısmı da askerde bulunmaktadır.

Bu konudaki Devlet Personel Başkanlığının tavrı belli olup, askerde olanların atamalarının iptal edileceği yönündedir. Peki ortada yerleşik hale gelmiş yargı kararları bulunmakta, ancak bir de aksi yönde Devlet Personel Başkanlığının görüşü bulunmaktadır. Yine nihai çözüm yolu Devlet Personel Başkanlığından geçmektedir. Yargı kararları doğrultusunda hazırlanacak bir tebliğle bu sorunun giderileceği ve kurumların sıkıntısının giderileceği kanaatindeyiz. Ancak, şuana kadar sorunların kangren haline gelmeden Devlet Personel Başkanlığının devreye girdiğine maalesef şahit olamadık. Şunu da belirtmek gerekir ki hukuki olarak Devlet Personel Başkanlığının kararının doğru olduğunu düşünüyoruz. Ancak, ortada yerleşik bir yargı kararının olduğundan yola çıkılarak kişilerin mağdur olmamalarının sağlanmasının yolunun çıkarılacak bir tebliğden geçtiğini düşünüyoruz.

Bu konuyla ilgili olarak Danıştay 12. Dairesinin 21.10.1997 tarihli ve E: 1995/10371, K: 1997/2304 nolu kararına özet olarak aşağıda yer vermeyi uygun görüyoruz.

"...Anayasanın 72. maddesinde vatan hizmetinin her Türk'ün hakkı ve görevi olduğu belirtilmekle bu hizmetin ödev niteliği vurgulanmıştır.

…Olayda, zorunlu bir devlet hizmetinin ifası ve uzaması nedeniyle atandığı yerde göreve başlayamadığını, askerlik görevini yaptığına ilişkin belgeyi eklemek suretiyle 14.1.1994 tarihli dilekçesiyle davalı idareye bildiren davacının, kazandığı sınavın saklı tutulması ve askerlik görevinin bitiminde atandığı göreve başlatılması gerekirken askerlik hizmetinin diğer zorlayıcı sebeplerle aynı nitelikte olduğu kabul edilerek hakkında 657 sayılı Yasanın 63. maddesi hükmü uygulanmak suretiyle atama onayının iptal edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından idare mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir."

Görüleceği üzere Yüksek yargı organı atamasının yapıldığı esnada askerde olanların askerde olduklarını bildirmeleri üzerine idarece iki aylık süre sonunda göreve başlamayanların atamalarının iptal edilmesine ilişkin işlemleri hukuka uygun bulmamaktadır. Bu karar çerçevesinde idarelerin, atamalarının yapıldığı esnada askerde olanların atamalarını iptal ederek yeni uyuşmazlıklara sebep olmamaları gerekmektedir. Aksi takdir de yargı organlarından yapılan idari işlemler geri dönecektir. Özellikle yeni atama dönemlerinde bu hususa idarelerce dikkat edilmelidir.


Şef kadrosuna sınavsız atanmak mümkün müdür?

Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir kurumunda çalışıyorum. Önlisans mezunuyum. 5'inci kadronun 3/2 sindeyim. Müracaat etmem halinde şeflik kadrosuna atanabilir miyim?

Şef ve şube müdürlüğüne yapılacak atamalarda sistem 1999 yılından bu yana değişmiştir. Daha önce varolan ve torpile kapı aralayan sistem kaldırılmıştır. Yeni uygulama Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik" hükümlerine göre yürütülmektedir. Buna göre, görevde yükselme eğitim ve sınavına girerek başarılı olmadan Şef kadrosuna atanmanız mümkün değildir.


Hangi halde harcırah kapsamında taşıt ücreti alınır?

Hastalığım nedeniyle il dışı üniversite hastanesine sevkli olmam sebebiyle, sabah saat 03:30'da ikamet ettiğim beldeden il merkez oto garına, mutat vasıta olmadığı için taksi tutup geldim. Taksi ücreti fişini aldım, bu ücreti harcırah olarak alabilir miyim?

6245 sayılı Kanunun "Harcırah hesabında esas tutulacak yolu" düzenleyen 6'ncı maddesinde "Harcırah, bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, gidip gelmeye en uygun ve kullanılması mutat olan yol ve taşıt araçları üzerinden verilir. Gidip gelmeye en uygun ve kullanılması mutat olan bu yolda hem muayyen, hem gayrimuayyen tarifeli taşıt işletilmekte ise harcırah hesabında muayyen tarifeli taşıt esas alınır. Bu yol ve taşıt, yolculukta geçen süreye göre memur veya hizmetli ile ailesi için ödenmesi gereken gündelik ve taşıt ücretleri toplamı dikkate alınarak memur veya hizmetlinin mensup bulunduğu dairece tespit olunur." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler çerçevesinde, muayyen (tarifeli: örneğin otobüs) araç olmadığı için gayri muayyen araç (tarifeli olmayan araçlar) için belirlenen harcırah ödemesi yapılmalıdır. Sizin durumunuzun da buna uygun olduğunu düşünüyoruz.



Hazırlayan: Ahmet Ünlü
(memurlar.net editörü)

Faks: (0312) 472 68 80

19 Ağustos 2005
Cuma
 
HAZIRLAYAN: Ahmet Ünlü


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED