ABDULKADİR SELVİ - VELİ TOPRAK/ANKARA

Sıradışı bir portre, farklı bir bakan Atilla Koç. Sürekli olarak gündemde. Her konuşması yeni bir polemiğin başlangıcı oluyor. Konuşmasıyla, yürümesiyle, uyuması ve uyanmasıyla gündem yaratan bir portre o. "Tartışmayı severim" diyor. Ancak kendisini cahillikle suçlayanlarla tartışacak kadar da cahil olmadığını! belirtiyor. Bir de "Böyle demeseydim dediğiniz oluyor mu?" şeklindeki sorulara acayip kızıyor. Bu nedenle, röportajın tam orta yerinde, "bana akıl mı öğretiyorsunuz?" diye çıkışmakdan çekinmiyor. Her ne kadar "Eskiden bu kadar demokrat değildim" dese de, damarına basınca, demokratlığı kısa süreliğine de olsa tatile çıkardığı anlar oluyor. Yani, kalkıp gitmekle, röportaja devam etmek arasında geçen birkaç saniyenin yaşandığı anlar. Tartışmaların "Atilla Koç'un AK Parti'nin Kültür ve Turizm Bakanı olmasından kaynaklandığını" düşünüyor. İyi bir kitap okuyucusu olduğunun altını çiziyor. Hem de kalın çizgilerle. Son olarak Hakkı Erdem'in, "Kitabı Duvduvani" isimli romanını okumuş. Kitaplarını okuduğu yazarları arayıp, sohbet etmeyi de seviyor. Laf aramızda genç romancıları daha beğeniyor. Bakan'ın kafasında zengin turisti çekecek projeler var. Golf turizmine açacak bütün bir memleketi. "Osman Pepe'den arazi isteyeceğim" diyor. Türkiye'yi üç bölgeye ayırmış. Termal turizme açılacak olan Türkiye'nin, üç Termal bölgeye ayrılması durumu bu. Meclis kulisinin bir köşesinde yakaladığımız Bakan'ın ağzından kerpetenle sökerek aldığımız sözlerden oluşan röportajımızla sizi başbaşa bırakıyoruz.

Her röportajınızdan sonra bir tartışma yaşanıyor. Bu üslubunuzdan mı kaynaklanıyor ?

Severim ben tartışmayı. Benden ve AK Partili olmamdan kaynaklanıyor.

Peki bu güne kadar olan tartışmalar sizin isteğiniz doğrultusunda mı gerçekleşti yoksa anlaşılamamanızdan mı kaynaklandı?

Hiç anlaşılmama sorunum yok. Anlamama sorunum da olmadı. Çünkü benim ne dediğimi, benim konularım üzerinde tartışanlar, çok iyi biliyorlar.

Çok bilinçli bir tartışmaydı yani?

Bilinçli, tartışmayı tartışıyorlardı ama beni tartışmıyorlardı.

Sizin dışınızda tartışma mı oluşturuyorlardı?

Benim dışımda, ama obje benim.

Peki sizi rahatsız ediyor mu?

Neden etsin ki?

Bazı sözleriniz gündemi değiştirdi. Denizlili halıcılar gibi. Kendi grubunuzu gerginleştirdi...

Ne olmuş ki. Hiçbir şey olmamış.

Yani böyle ifade etmeseydim, dediğiniz oldu mu?

Bana akıl mı öğretiyorsun. 500 liralık halı, 5 bin liraya satılıyor. Çin'den gelen halılar, Türk Hereke halıcılığın öldürüyor. Bu turizme ve Türk ekonomisine kötülük değil mi? Birisi kötülük yapıyor biri de bu kötülüğü söylüyor.

Sayın bakanım entelektüeller size cevap verdiler. İçkiye ayırdıkları zamanı Orhan Kemal'e ayırsalardı, Kemal Tahir yoksulluk içinde ölmezdi dediniz ,tartışma çıktı.

O laf benim değil ki Orhan Kemal'in. Bu diyalektik bir görüştür. Ama diyalektik görüşe sahip olanlar da bana karşı çıktı.

Projelerinizi konuşalım.

Benim için hükümetimin programı var. O projeyi tatbik ederim. Türk kültürünü ihya etmek ve Türk turizmini geliştirmek için nelerin yapılabileceğimi tatbik etmeye çalışırım. Bu hususta eskiden yapılan iyi bir şey varsa bunu devam etmeye çalışırım.

Turizmde sizi mutlu eden bir sezon yaşanıyor herhalde...

Elbette... Ama kitle, yani güneş, deniz, kum turizmi risklidir. Hem ucuz satıyorsun, hem başka bir rakip çıktığı anda tehlikedesin. Mesela İspanya pahalılaştığı için bütün İngilizler, İspanya yerine Türkiye'ye geliyor. İşte bu yüzden bizden daha ucuz bir yer bulurlarsa oraya giderler. Şimdi, benim önerim kültür, golf, kongre turizmi ve yeni bir hamleye başlıyorum. Termal turizm. Türkiye'yi 3 bölgeye ayırdım. Frigya bölgesi, Eskişehir, Afyon, Kütahya,Uşak. Ege bölgesi, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli.. Yozgat bölgesi, buraları top yekun bölge olarak termal turizm alanı ilan edeceğim. Düşünün tüm bölgeler için 100 bin yataklı termal turizm. Termal turizmde günlük kalan para en az 1.500- 2 bin dolar.

Lügata baksınlar

Birkaç aylık icraatlarınıza baktığınızda demeçler dahil, keşke bunu yapmasaydım bunu demeseydim dediğiniz bir şey var mı?

İlle de siz insanlarda niye hata arama içine giriyorsunuz. Ben özür dilemedim ben tarziye verdim. Tarziyeyi, taziye ile karıştıranlar varsa bu benim kusurum değil kusura bakmasınlar. Ne yapalım lügata baksınlar. Ben bu konuda hiç bir şey demiyorum.

Yasaklı kitap olmayacak

Milli kütüphanede yasaklı kitaplar sergisi vardı. Kültür Bakanı olarak yeni dönem için ne söyleyeceksiniz?

Olmayacak inşallah. Bir meslektaşım bir kaymakam meslektaşım böyle bir yanlışlık yaptı veya öyle bir reaksiyon gösterdi. Ben Türkiye'min irrasyonelisini seviyorum. Bu lafta benim değildir, Ahmet Turan Alkan'ındır. Bunun üzerine de münakaşa açmayın. Mizikte ayrıma karşıyım

Sizin kitaba ilginiz olduğun biliyoruz. Müziğe ilginiz var mı?

Var, Türk müziğini severim.

Türk Sanat Müziği mi?

Zaten bir Türk müziği var. Türk sanat ve halk müziği yok, bir tane tek bir tane var. Ayırıma karşı çıkıyorum.

En çok dinlediğiniz sanatçılar kimler?

İsim vermem. Zaten onların çoğu da pek meşhur değil ama büyük sanatçılar.

Sezai Karakoç'u ziyaret ettiniz. Bu ziyaretler sürecek mi, küskün sanatçılara...

Ben Sezai Bey'i kendini küskün hissettiği için ziyaret etmedim. Ben Sezai Karakoç'un ziyaret edilmesi gereken bir entelektüel, bir şair olduğu için ziyaret ettim. Nevzat Atlı'yı da ziyaret ettim. Bu bir gönül meselesidir. Hakan Erdem diye bir tarih doçenti var. Kitabı Duvduvani diye bir roman yazdı. Dehşet bir roman, aldım okudum. Ve romancıyı aradım. Bir sürü genç romancı var keşke vaktim olsa da onları okusam.

İlber Hoca halleder

Topkapı Sarayı için ayrı bir düzenleme düşünüyor musunuz?

İlber hoca ne yaparsa yapar. Bir yetki verirsiniz ve hesabını gidip sorarsınız ama asla işine karışmazsın.

Sizi kim eleştirince rahatsız olursunuz ?

Ben eleştirilmekten rahatsız olmam ki. İftira atıyorlar. Röportaj boyunca fotoğraf çekerseniz, herhalde gözlerim kapalı bir kare çekebilirsiniz. Mesela biri diyor ki; bu cahil. Doğrudur ben cahilim. Okuduklarımla kıyasla, okumadıklarımla cahilim. Ben bir şeyin daha cahiliyim; milleti kandırmanın cahiliyim. Kandıramıyorum. Ben hortumculuk yapamam, bunun cahiliyim. Bana cahil diyen adamla münakaşa bile etmeyecek seviyedeyim. Başlık çıktı. Bana cahil diyenle tartışamayacak kadar cahilim... O da münakaşa mevzuu olur. Hadi oradan.

İyi bir pingpong oyuncusuyum

Golf oynarmısınız?

Ben golf bilmem. Tenis oynarım, pinpon oynarım. Ancak hangi işi yaparsam iyi yaparım. Golf oynarsam çok iyi oynarım. Mesela çok iyi bir pinpon oyuncusuyum. Bu yaşta sonra benim için en iyi spor yürümek. 59 yaşındayım

Golf denince Türkiye'de akla ilk Kaya Çilingiroğlu geliyor da...

Bütün dünyada öyledir. Dünyada hep zenginler oynar golfu.

Peki bu zenginlerden tanıtım anlamında yararlanacak mısınız ?

Ben mesela Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu eski Trabzonspor ikinci başkanı ile devamlı ilişki içindeyim. Türkiye'de 20-30 tane golf sahası var. Yeni golf sahası için dağlara tepelere düşeceğiz. Ben ve Osman Pepe.

Osman Pepe'den mi alacaksınız ?

Eee tabi ki kimden alacağız.

Engel olarak karşınıza ne çıkıyor, bürokrasi mi iş adamları mı?

İş adamları Türkiye'den çok ilerde. Bizlerden çok ileri. Onlardan hep destek görüyoruz. Şimdi büyük düşünmek ile büyük laf etmek farklıdır. Büyük düşünenler insanlar,büyük laf etmezler. Büyük düşünen adamların büyük lafı işidir. Ben iş yaparım.