T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Selâm

Selâm, Allah'ın güzel isimlerindendir. Sevginin Rabbi olan Allah; ne söylediğini bilmeyen cahiller kendi sevgisine sahip kimselere, Rahman'ın kullarına sözle iliştiklerinde, kötü sözle mukabele etmyip sadece: selâm! Esenlik sana! karşılığını vermemizi uygun görür. Buna, bu yüce öğüde her zaman uyamıyorum. Oysa yine Allah buyurur ki: İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü (en) güzel şekilde karşıla, görürsün ki en çetin hasmın, sana iyi bir dost olabilir.

Yanlış anlaşılmasın, bu bir "hesap" öğüdü değildir, riya öğüdü değildir, sadece ve mutlak olarak "ahlâk" öğüdüdür, sevgi ahlâkı öğüdüdür. Oportünizm ile hiçbir ilgisi yoktur. Böyle davranmak, karşı tarafın kurtuluşuna vesile olacağı için öğütlenmiştir. Yüce Sevgili'ye ağır sözler söyleyen birisini, hazır bulunanlar şiddetle cezalandırılmaya kalkıştılar. Yüce Sevgili, onları yatıştırdı ve bu biçareye: "Bir derdin, bir sıkıntın varmı? Söyle ki elimizden geleni yapalım!" dedi. Bundan sonra başlayan konuşmanın sonucu, bu biçarenin "şahadet ederim ki sen Allah'ın Resulüsün!" sevinçli ve coşkulu haykırışı ile Mescid'den ayrılması oldu. Bunun üzerine Yüce Sevgili yanındakilere şu öğüdü verdi: "Sizin davranışınız, farkında olmadan uçurum kenarına gelmiş bir koyunun üzerine haykırarak koşmaya benzer. Koyun ürker ve uçuruma yuvarlanarak helâk olur. Ben, elime yeşillik alır ve hafifçe, tatlı sözlerle yaklaşır, koyunu çeker ve bağrıma basarak oradan indiririm. Siz de böyle yapmalısınız!"

Önceki peygamberlerin ahlâkı da, yine sevgi ahlâkı ve bu ahlâkın tebliğ yöntemi de sevgi yöntemi idi. Emîr-ul-mü'minîn'in baş komutan atadığı Malik-i Eşter sokakta yürürken, arkadaşlarını güldürecek zevzeklikleri lâtife sayan bir adamcağız ona ilişti. Malik-i Eşter hiçbir şey söylemeksizin ilerleyip gitti. Arkadaşlarının "Ne yaptın? Malik-i Eşter'i tanımadın mı? Bekle başına gelecekleri!" demesi üzerine çok korkan bu bîçare Malik-i Eşter'in ardından koştu. Onun yakındaki bir mescide girerek namaza ve duaya başladığını görünce de korku ile bekledi. Nihayet kendisine yaklaşıp özür dileyince de: "Korkmanı gerektirecek bir şey yok, benim bu mescide gelip iki rek'at namaz kılmam ve sonra da dua etmemin sebebi de sadece senin bu davranışından dolayı bağışlanmanı niyaz etmek içindi" cevabını aldı. İşte Emîr-ul mü'minîn'in görevlisi de ancak böyle olur!

Müslümanlar olarak, yabancılaştırma ve sapma dönemi asırlarca sürdüğü için, bu ahlâktan çok uzak olduğumuzu söylüyoruz. Ahmedînijad'ın da bu sevgi ahlâkına tam anlamı ile sahip olduğunu elbette söyleyemeyiz. Fakat muhatabında zerre kadar Hazret-i İsa'ya benzeyen bir özellik var mı? İnsafı olan söylesin!

Ahmedînijad'ın Bush'a gönderdiği mektup, İran'da bu gibi dînî bir "ileti" içeren mektuplarda yapıldığı gibi: "ve, hidayete tâbi olanlara selâm olsun!" diye bitirilmiş, bu cümlenin hınzırca yorumu ise şöyle: Barış ancak müslümanlar içindir (müslüman olmazsanız sizinle savaşdan asla vazgeçmeyiz!).

İşin kötüsü, şimdi bu oryantalizm ve İslâmizm şaheseri yoruma inanan "müslümanlar" da derhal kalemlerini kınlarından çekip döşenecekler: "Kürsü arkasında konuşurken sağ ayağını ayakkabından çıkarıp sol bacağını kaşıyan İran Cumhurbaşkanı, bu mektupla uygarlık ve zenginlik temsilcisi olan zarif Başkan Bush'a ültimatom verme cür'etini de göstererek artık İran tehlikesinin bertaraf edilmesi zamanının geldiğini kesin olarak kanıtladı. vs. vs."

İnsanlık, sevgiyi bulursa dertlerinden kurtulacak. Fakat bu anlayış nerede? Sadece "insanlık" değil, "insan"a Allah'ın emaneti olan hayvanlar da kurtulacaklar!

Hacı Bektaş-ı Veli vilâyetnamesi'nde bir menkıbe vardır: Kalecik kadısı derviş olur. Bir çok kimseyi de "muhibb" eder. Hacı Bektaş'ı ziyarete giderler iken, otlu sazlı bir alanda "kara canavarcıkları" (yaban domuzları?) görürler. İçlerinden birisi kaçamayan bir yavru yakalar. Yanındaki çanı (çıngırağı) boynuna takıp bırakır. O da diğerlerine katılmak isteyince çan sesinden ürken sürü hızla kaçar. Bu ma'rifetlerine gülüşen kafile Hacı Bektaş'ın huzuruna varınca şöyle uyarılırlar: O hayvancıklar size ne yaptı da siz yavrunun boynuna çan taktınız? Hakk'a giden hak uğurum hakkı için, hiçbir yerde, o yavrucağıza yetişip boynundan çanı alıncaya kadar alnımın terlediği gibi terlememiş, yorulmamıştım! İşte taktığınız çan! Nadim oldukları için onları bağışladıktan sonra da, bu zulmü önlemek isteyip başaramayan Sabık Kadı= yeni Derviş'e şöyle dedi: Senden dervişlik kokusu geliyor. Derviş olanın hiçbir yaratılmışa eziyet etmemesi gerektir.

"Hayvanları Koruma Kanunu'nun uygulanması için" beklenen Yönetmelik yürürlüğe girmiş. Kanun yeterli değildi. Üstelik Ankara'nın bazı ilçelerinde kısa bir süre önce köpekçeğizlere reva görülen zulmü kanuna rağmen yapmış idiler. Şimdi Yönetmelik mi dinlenecek?

Terörle Mücadele Kanunu için de aynı şeyi söylemeliyim: Sevgi bilincine ulaşmadıkça, biribirinin karşıtı uyum öğütlerine uyarak sorunlarımızı çözemeyiz.

Sözlerimi Ünye'den esen bir meltem ile bitireyim: Ünyeli İmam Ali Engin, ormanda yaralı bulduğu yaban domuzu yavrusunu veterinere götürüp tedavisini sağlamış ve evinde biberonla süt vererek beslemekte imiş. "Onu da Allah yarattı. İyileşince yine doğal ortamına bırakacağım" diyormuş. (Radikal, 12 Mayıs 2006) Eyvallah Mîrim! Şimdi ey çağdaşlık ve ilericiliği, sağ ayağı ile sol bacağını kaşımamayı ölçüt edinenler, insanlığın ölçütünün ne olduğunu bir daha düşünsek mi?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi