T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Özeleştiri zamanı

Kimi aklıevvellerin, herkesi sersem sanmanın aculluğuyla, daha ilk gün, 'Rejimin 11 Eylülü' ilân ettikleri olayın yüzündeki makyaj silinince alttaki çirkinlik iyice sırıtmaya başladı. 'Rejimin 11 Eylülü' tam bir 'komplo'. Amacı da o eylemden önce sahneye konulan bir senaryoyu başarılı kılmak: Cumhurbaşkanını bu Meclis'e seçtirmemek için Ak Parti'yi genel seçimin tarihini erkene almaya zorlamak...

'Komplo' sözcüğünü çirkin gerçeklerin üzerini örtmek için kullananların sığınabilecekleri bir bahane yok bu kez. Danıştay 2. Dairesi üyeleri üzerine şarjör, o üyelerin geçmişte baktıkları 'türban dâvâsı' ve verdikleri karar sebebiyle boşaltılmadı. 2. Daire verdiği karar yüzünden seçilmiş besbelli; ama farklı bir amaçla: Tetikçi, artık hiç kuşkumuz yok, "Nöbetteyiz" manşetleri attırmak ve kitleleri sokağa dökmek üzere düzenlenmiş bir 'komplo'nun unsuru olarak bu eyleme gönderilmiş...

Geçmiş deneyimlerden biliyoruz; bu tür kışkırtıcı eylemleri planlayanlar sonraki gelişmeleri de hesaplarına katarlar: Medya organlarının manipüle edilmesi, yönlendirilmiş kitlelerin sokağa dökülmesi, hatta atılan sloganlar... Her türlü ayrıntıyı planları içine alır komplocular... "Olayın arkasında başka bir motif olabilir mi?" kuşkusunu dile getirecekleri kimin hemen "Komplocu" diye suçlayacağı ayrıntısına kadar...

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün, Dünya Ekonomik Forumu toplantısına katılmak üzere Kahire'ye giderken, kendisine refakat eden gazetecilere, Danıştay baskınıyla ilgili soruşturmayı bizzat izlediğini belirttikten sonra terör ile çeteler arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş. Dediğinin özeti şu: "Terör örgütleri tıkanma noktasına geldiklerinde çete ilişkileri kuruyor, çeteye dönüşüyor."

Bu tespit -bir ufak düzeltmeyle- olağanüstü önemli: Bizim ülkemizde, terör örgütleri, hiç değilse büyük bölümü, daha en baştan 'çeteciler' tarafından kuruluyor...

Türkiye yakın geçmişinde dalgalar halinde terör eylemlerine muhatap edildi. 1971 ve 1980 darbeleri öncesinde binlerce gencimizi sol-sağ çatışmasına kurban verdik; pek çok aydın ve devlet görevlisi de suikastlarda hayatını kaybetti. 1990'dan sonra çatışma 'lâikler' ile 'anti-lâikler' arasında görüntüsüne büründü; herbirinin ardından kitlelerin sokağa döküldüğü aydın cinayetlerine sahne oldu ülkemiz. Oysa, Uğur Mumcu'yu, Bahriye Üçok'u, Ahmet Taner Kışlalı'yı 'lâiklikle sorunu olan birileri' neden öldürsün? Her cinayet, ülkede 'lâiklik' eksenli çatışma ortamını daha da gerginleştirmekten ve 'lâiklik karşıtı' ilân edilenleri köşeye sıkıştırmaktan başka bir işe yaramazken...

Terörün de teröristin de bir mantığı vardır; bir tek bizim ülkemizdeki terörün mantığı bulunmuyor: 1990 sonrasında meydana gelen aydın cinayetlerinin, işleyenlerin içinden çıktıkları varsayılan toplum kesitini kötü duruma düşürmekten başka bir işe yaramadığı ortadayken, o aydınların 'lâiklik' konusundaki duruşları sebebiyle öldürüldüklerine inanmamız bekleniyor.

Devlet adına konuşabilecek konumdaki birinin, Başbakan Erdoğan'ın, ülke-mizde etkisini zaman zaman hissettiren terör eylemleri ile ara sıra ortaya çıkartılan çeteler arasında ilişki kurması bir ilk. Danıştay baskınında kullanılan tetikçinin irtibatları ortalığa döküldükçe ilişkinin boşuna kurulmadığı daha açık seçik görülecektir. Umudum, Susurluk kazasından sonra kaçırılan, Şemdinli olayları ertesinde görmezden gelinen fırsatın bu kez yakalanmasıdır...

Böyle bir durumda, "Nöbetteyiz" başlığını atan, 'komplo' olduğu ilk andan itibaren sırıtan son olayı 'Rejimin 11 Eylülü' olarak tanımlayan, kuşku duyanları 'komplocu' olmakla suçlayanların durumu ne olacak? Gerçeğin farkına varanların uyarılarına rağmen sokaklara dökülenlerin? Toplumsal barışı zedeleyen gösterilerin devamını temenni edenlerin?

Galiba herkesin özeleştiri yapacağı zaman yaklaşıyor. Bâri o fırsat kaçırılmasa...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi