T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Disiplin ve sorumluluk

Sekiz on kişinin bulunduğu bir aile ortamındayız. Salonda dört beş yaşlarında bir çocuk var.

Çocuk gülüyor, oynuyor, ağlıyor, bağırıyor, mızmızlanıyor, inatlaşıyor, şımarıyor, susuyor, olmadık şeyler istiyor, yapıyor.

Çocuktur, olur böyle şeyler, diyeceksiniz. Ben de öyle diyorum zaten. Lakin arada dikkat etmemiz gereken bir husus var.

Bu çocuk yüzünden salonda biraraya gelen o sekiz on kişi ne doğru dürüst bir konu ele alabiliyor, ne konuşabiliyor, ne de anlaşabiliyor. Neredeyse her cümle, her girişim ortalıkta dolaşan velet yüzünden yarım kalıyor.

Hemen herkesin gözü çocuğun üzerinde. Çocuk bu toplu ilgiden memnun, o kadar mutlu ki çıldıracak neredeyse. Bir saat, iki saat, bütün toplantı boyunca sürüyor bu gösteri.

Çocuğun anası-babası yaptığı marifetler yüzünden kâh mutlu, kâh mutsuz. Kâh sert, kâh yumuşak. Ancak hiçbir durum ve anda çocuğun salon üzerinde kurduğu hakimiyete dokunamıyorlar.

İkisinin de yüzünde garip, mahçup bir gülümseme.

"E, eh... Ne yapacaksın, çocuk işte...".

Burada çocuk eğitimine, görgü kurallarına, eski-yeni anlayışların farklılığına, kısası uzmanlık alanlarına yetkilili bir akademisyen gibi girmek benim işim değil. Kaba gözlemlerimi, okumalarımı, hatıraları ve konu hakkındaki düşüncelerimi nakledeceğim. İsteyen istediği gibi düşünsün, istediği neticeye ulaşsın. Hepimizin çocuğu var, en azından etrafında çocuk var. Anlaşılması, kavranması, gereğinin yapılmasını bekleyen bir dünya.

Altmışlı yıllara kadar toplumun genelinde aileler biraraya geldiklerinde erkekler ayrı, kadınlar ayrı otururdu. Bu eski haremlik selamlık geleneğinin bir uzantısıydı. Çocuklar çokluk kadınlar kısmında kalır, şöyle bir görünmek, el öpmek için falan erkekler tarafına geçerdi.

Çocukların böyle salon hakimiyetine katiyyen izin verilmediği gibi; huysuzluk etmelerine, abuk-sabuk (çocukça) kaprislerine göz yumulmazdı.

Çocuğa bir "küçük adam" muamelesi yapmak hâlâ devam ediyordu.

Daha eskilerde bu "küçük adam" bu muamele (disiplin) sebebi ile çok erken yaşlarda olgunlaşıyordu. Osmanlı döneminde on sekiz yaşında memleketin ücra bir yerine kaymakam olarak atananlar vardı. Bu kaymakamlar aldıkları görevin sorumluluğunu taşıyabilir, yüzlerine-gözlerine bulaştırmazdı.

Bizim ellili yıllar orta öğrenimimiz sırasında, orta okulu bitirenler iki yıl daha okuduktan sonra öğretmen, astsubay vb. oluyorlardı. Şimdi orta okul öğrencisi burnunun önünü silmekten aciz.

Bizler son otuz-kırk yılda garip, tuhaf, anlaşılmaz bir tutum ile (Özgürlüğü-disiplini-çocukluğu-sevgi ve saygıyı, şefkati vb. tamamen yanlış yorumlayarak) çocuğu tepemize çıkardık. 0-6 yaş arasındaki dönemi bir terbiye, alışkanlık, görgü-bilgi, iyiyi kötüden ayırma, ahlak, davranış tutarlığı vb. dönemi olarak değil canım-cicim dönemi olarak geçiriyoruz. Bu yaş grubundaki çocuklara bırakın disiplini, höt demeyi; hemen her arzularını yerine getirmek (Güya ona çocukluğunu doya doya yaşatmak için) yolunda gayret sarfediyoruz.

Çocuğun altı yaşından sonra izzet-i nefsi, kişiliği oluşmaya başlayınca da, tam tersine bir yanlışını gördüğümüz zaman basıyoruz azarı, tokadı.

Oysa ki asıl yedi yaşından büyük çocuklara bağrılmaz, vurulmaz. Bu yaştaki çocuklar sertlikten yaralanır, psikolojileri bozulur.

Çocuk eğitimindeki bu başıboşluk çocuklarımızın yirmi yaşlarına kadar çocuk kalmalarına sebep oluyor. Hiçbir disipline ve sorumluluğa yanaşmıyorlar. Bu sebeple kayıp nesiller üretiyoruz.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi