YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kadınları eve hapsetmek

Avrasya İslâm Şûrâsı'nda alınan kararlardan birisi de, "İslâm'ın kadını eve hapseden, sosyal hayattan tecrit eden imajının silinmesi" idi.

Bu, Türkiye'de, "İslâm'ın imaj düzeltmesi" konusunda heyecan duyan çevrelerde geniş ilgi gördü. Onlar, İslâm'ın terör, kadın hakları vs. gibi alanlarda yıpranmış imajından çok mustariptiler ve Müslümanlıkları'ndan utanmamak için "imajı düzeltilmiş İslâm"ı aramaktaydılar.

Onları bütünüyle haksız bulmak haksızlık olurdu. Gerçekten de, kimi zaman uluslararası güç odaklarının bilinçli kampanyaları, kimi zaman da, İslâm adına yapılanlar sebebiyle İslâm'a yönelik bir imaj tahribatı gerçekleşmişti. Doğrusu, modern zamanlarda, kadının hayat içindeki fonksiyonu konusunda da Müslümanlar olarak , İslâm'ın ölçüleri içinde çok billurlaşmış görüşler geliştirebilmiş değildik. Bu alandaki tartışmalar hâlâ çok evlilik veya kadının dövülmesi etrafında seyretmekteydi.

Bütün bunlar tabiî ki önemli konular ve üzerinde ciddiyetle durma gereği var.

Ama Türkiye örneğinde, "kadının eve hapsedilmesi" dendiğinde, bir başka hadiseden daha bahsedilmez ve o alanda kadının toplumsal hayatta varolma mücadelesine sahip çıkılmazsa, tüm bu tartışmalar güdümlü çabalar olmaktan kurtulamaz. Güdümlü çabaların amacı da, Müslümanlar'ın tebliğ dinamizmini ortadan kaldırmak ve onu imaj kaygısı içinde boğmak olur.

Türkiye'deki hadise ne?

Hatice Babacan ismi, Türkiye'de başörtülü bayanların, toplumsal hayat içinde varolma mücadelesinin sembol ismidir. Bir İlâhiyat öğrencisi idi ve inançlarıyla çelişmeden eğitim görme iradesinin sembolü olan başörtüsü ile okumak istiyordu. Ve onunla birlikte, eğitimden başlayıp zamanla tüm kamusal alanı kapsayan ölçüde, başörtülü kadın varlığını yadsıyan bir irade devreye girdi.

O irade, on yıllar içinde, varlığını gittikçe katılaşarak sürdürüyor.

28 Şubat'la başlayan dönem ise, "başörtülü kadın"ın kamusal alandan sistemli olarak kovulmaya çalışıldığı bir süreç oldu.

Yeğenim, Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nden mezuniyet diplomasını aldı ve sorun başladı. Şimdi ne yapacak? DMS'ye girebilmesi için başörtüsünü çıkarması isteniyor. Yani Kur'an Kursu öğretmeni olmak isteseniz bile, yolunuz, başörtüsünü çıkarmaktan geçiyor. Başörtüsünü çıkarmayan bayan, sistem tarafından "ev hapsi"ne mahkûm oluyor. Ev hayatı bir hapis ise, yeğenim ev hapsinin adayı...

Yeğenim gene de şanslı sayılabilir, çünkü başörtüsünü çıkarmadan okulunu bitirebildi. İçinde İlâhiyat Fakülteleri'nin de bulunduğu pekçok okulda, (başörtüsü yasağının yaşanmadığı kaç fakülte kaldı ki?) başörtüsünü çıkarmayan ya da, peruk vs ile ikame etmeyen öğrenciler çoktan "ev hapsi"ne çarptırıldılar bile...

Kamu görevlileri ise, çoktan aynı cezaya çarptırılmış bulunuyor. Onların kendi konumlarına sistem açısından "meşru savunma" geliştirmeleri bile imkânsız. Çünkü sistem, başörtülü kamu görevlisini, daha baştan reddediyor ve bu alanda özgürlükçü (!) kesimler bile sistemle aynı yönde tavır koyuyor. Ya başörtüsünü çıkaracaksın, ya da "ev hapsi"ne razı olacaksın.

Önümde, Eğitim-Bir-Sen tarafından çıkarılmış 1999-2000 yılına ilişkin bir liste var. "Başörtüsü Sebebiyle Devam Eden Hukuki Davalar" başlığını taşıyor. Buna göre, 94 bayan öğretmene maaş kesme, 20'sine kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmiş, 243'ü açığa alınmış, 41 öğretmen ikinci defa açığa alınmış, 131'i il içinde sürülmüş, 32 öğretmenin stajyerken ilişiği kesilmiş, 292 öğretmenin soruşturmaları devam ediyormuş. 72 öğretmen, "emirlere itaatsizlik" kapsamına sokulup işlem yapılmış. 44 öğretmen de baskılara dayanamayarak istifa etmiş.

546 bayan öğretmen, muhatab oldukları ceza ve suç isnadlarına karşı, idare aleyhine 1835 mukabil dava açmış. Eminim ki, bunlar bile tam rakamları ifade etmiyor. Çünkü devlet, bu uygulamalar sebebiyle, kamu yönetimi aleyhine açılmış onbinlerce davadan kurtulmak için memura disiplin cezası affı getirdi. Ki bunun büyük kısmını, başörtülü bayanların açtığı "ev hapsi"ne itiraz davaları oluşturuyor.

Geçen zaman içinde birçok bayan kamu görevlisi ile görüştüm. Öğretmen, doktor, hemşire vs... Yaşadıklarını dinledim. Herbiri gerçek bir dramdı yaşadıklarının... Şimdi küskün, kırgın, kendilerine sistem tarafından lâyık görülen "ev hapsi"nin sona ereceği günü bekliyorlar.

Ortada bir paradoks var değil mi?

Bir yanda İslâm'ın kadını eve hapsettiği iddiası, diğer yanda kadının, İslâm ölçüleri içinde yaşama çabası sebebiyle sistem tarafından toplum dışı hale getirilmesi, kamu alanından dışlanması mücadelesi...

Acaba, diyorum, Avrasya İslâm Şûrâsı, bu paradoksla ne kadar ilgilendi? Meselâ bu Şûrâ'da bir yandan, "İslâm'ın kadını eve hapsettiği imajından kurtarılması için çaba gösterme" zaruretine işaret edilirken, diğer yandan da, "Müslüman kadının, başörtüsü sebebiyle kamusal alandan dışlanmasının önlenmesi" çağrısında bulunulsaydı...

Türkiye'de binlerce eğitim görmüş başörtülü kadının, sırf islâmî ölçülere uygun giyim-kuşamları sebebiyle kamu alanından dışlanmışlığı bir gerçek iken, buna hiç temas etmeyip, sadece imaj kaygısına düşmek biraz gerçeklere göz kapamak anlamına gelmiyor mu?

Diyelim İslâm, kadınlara, "Evden çıkın ve hayatın her alanında İslâm'ın meşru ölçülerine dikkat ederek hizmet yapın" çağrısında bulundu, acaba kamu otoritesi, böyle bir "Müslüman kadın hizmeti"ne hazır mı? Ya sistem de, sopayı alıp, "Ne işiniz var kamu alanında?" diye onları süpürmeye başlarsa...


1 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...