Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in demokratikleşme ve hukuk devleti konusundaki yaklaşımları 28 Şubat engeliyle karşılaşıyor. 26 Temmuz'da İstanbul'da yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra, kamuoyunda uzun süreden beri hakim olan olumlu hava da yerini karamsarlığa bıraktı.

Kapatılan Refah Partisi'nin lideri Necmettin Erbakan'ın 312. maddeden hapis cezası alması üzerine oluşan bu maddenin değiştirilmesi eğilimi oluşmuştu. Başta Başbakan Bülent Ecevit olmak üzere siyasi parti liderleri maddenin yumuşatılması ve bunun sonucu olarak da hapis ve siyasi yasak cezalarının kaldırılmasından yana tavır takınmışlardı. Cumhurbaşkanı Sezer'in de bu görüşte olduğu ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması istediği biliniyordu. Ancak, iyimser hava MGK toplantısından sonra dağıldı. Aynı toplantıda gündeme gelen 'memur kıyımı kararnamesi' konusunda da Başbakan Ecevit ve asker üyeleri ile Sezer arasında görüş ayrılığı ortaya çıktı.

Sezer kararlı ama...

Sezer'in toplantıda 312. maddenin değiştirilmesi ve memurların yargı kararı olmaksızın meslekten ihracına imkan tanıyan Kanun Hükmündeki Kararname'nin yanlış olacağını ifade ettiği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı, kurul üyelerine, KHK'nın Anayasa'ya aykırı olduğunu ve Anayasa Mahkemesi'nden geri döneceğini belirtti. Ancak, hem Başbakan Ecevit hem de Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Sezer'in görüşüne karşı çıkarak "devletteki irticai kadrolaşmayı" gerekçe gösterdiler ve KHK'nın Çankaya tarafından mutlaka onaylanmasını istediler.

Sezer'le MGK arasındaki ikinci gerginlik noktası ise 312. madde. Cumhurbaşkanı, 312. maddenin de değiştirilmesini istiyor. Ancak, Başbakan ve Genelkurmay bu konuda da değişime karşı çıkıyor. Özellikle Kıvrıkoğlu, bu maddenin değiştirilmesine ve başta Erbakan olmak üzere Tayyip Erdoğan ve benzeri 312. madde mağdurlarının affedilmesine karşı çıkıyor.

Şimdi gözler, Çankaya'ya çevrildi ve herkes Sezer'in Memur Kıyımı Kararnamesi'ni imzalayıp imzalamayacağını merakla bekliyor. Sezer de yeni görevinin ilk aylarında karşı karşı bulunduğu bu iki kriz konusunda kamuoyunda "geri adım" olarak yorumlanmayacak bir karar almaya çalışıyor.