YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Eşitlik yerine adalet

(A. Koç'a, sevgiyle...)

Küreselleşen dünya, değerleri de küreselleştiriyor. Aylar boyu tartıştığımız 'tahkim', aslına bakılırsa, evrenselleşen hukuk anlayışının ticari alanda zorladığı bir uluslararası yargı mekanizmasıydı; 'milliyetçi söylem' tahkimin kabulünü engelleyemedi. Tahkim benzeri küresel mekanizmalar, sadece bizde değil dünyanın sistem için özellik taşıyan her köşesinde, yerli hukukun parçası halini alıyorlar...

İçinden geçtiğimiz süreç dünya için de bir yenilik; bu sebeple sancıları hemen her yerde hissediliyor. Dışa kapalı ekonomiler, "Benim vatandaşım değil mi, severim de döverim de..." anlayışına sahip siyasal yapılar bu yeni gelişme karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bu doğal. Ancak, başlatan ABD'de bile, bu yeni sürecin yan etkileri hissediliyor; Japonya gibi güçlü ekonomiler, bir vakitler 'Asya kaplanları' olarak anılan Uzak Doğu ülkeleri de yalpalıyorlar... Ekonomiyi açıp siyaseti kısıtlamak da, siyasal açıklığa razı olup ekonomiyi dışa kapalı tutmak da kurtuluş değil. Daha da vahimi, dengeli götürülmez ve tedbirler zamanında alınmazsa, siyasi ve ekonomik açılım her zaman arzulanan sonucu getirmeyebiliyor da...

Yeni sürecin ilk belirleyici özelliği, ekonomide önceliğin üretimden çıkıp tüketime kaymasıdır. Bir ülke içerisindeki üretim-tüketim dengesi bir anlam taşımıyor bugün; geçen hafta ilân edilen ilk altı aya ait Türkiye'nin ithalat-ihracat rakamlarında dengenin ihracat aleyhine müthiş bozulması bu yüzden... Bunun doğal bir başka sonucu da, sistemin, her ülkede, dar bir kesimin lehine gelişmesidir. Geçen ay boyu tartışılan 'öteki Türkiye' konusunu hatırlayın: 6 milyon tuzu kuru Türkiyeli müreffeh yaşarken, sistem geri kalan 60 milyonu gerilere itiyor...

Bu 'çarpık ekonomik durum', bize özgü şartlar sebebiyle, Türkiye'de 'daha da çarpık' olabilir; ancak başka ülkelerdeki gelişmeler de benzer bir eğilime işaret ediyor. Fert başına düşen gelirin 30 bin doların üstünde seyrettiği dünyanın en zengin ekonomisi ABD'de, sistem, zenginleri akıl almaz refaha kavuştururken, sıradan insanı fakirlik sınırına doğru itiyor. ABD ekonomisini kurtaran, teknolojik ilerlemenin sağladığı imkânlarla işsizliğin aşağıya çekilmesidir; diğer ekonomiler o kadar şanslı değil...

Birbirine benzer bir hayat tarzına sahip, çoğu aynı dili konuşan, zevkleri yakın, tüketim alışkanlıkları farksız yepyeni bir sınıf doğuyor dünyada; bu sınıfın mensupları ceplerinde değişik ülkelerin pasaportlarını taşıyorlar belki, ancak mensup oldukları ülkelerin vatandaşlarından çok birbirlerine benziyorlar... Onlar için yayımlanan uluslararası gazete ve dergiler var, aynı mimari zevki yansıtan mâlikânelerde yaşıyor, pahalı otomobillere biniyor, kendi uçaklarında seyahat ediyorlar... Geri kalan 'sessiz çoğunluğu' da unutmuş değiller: Harcıâlem giyim-kuşam markaları, ayak üstü yenilen lokantalar, ucuz seyahatler, tuzu kurulara iştahla bakan bir alt gelir kuşağının zevkine hitap ediyor...

Küreselleşmenin 'geri döndürülemez' ve 'vazgeçilemez' bir süreç olduğunu herkes görüyor; yüzeysel de olsa bir bölümüne işaret ettiğim olumsuzluklar bu vazgeçilmez sürecin ürünleri. Küreselleşme konusuna kafa yoranlar bu gerçeği biliyorlar.

Küreselleşmenin ürettiği olumsuzlukların ortadan kaldırılması yolunda çabalar gösterilmesi, ülkeler, toplumlar ve kesimler arasındaki adaletsizliklerin asgariye indirilmesi şart. Sorunları görmezden gelip, yoksulların ve yoksunların seslerinin duyurulmaması için tedbirler almak da bir 'çare' belki (Hatırlayın: 'Öteki Türkiye' tartışması sırasında, medyanın da 6 milyon tuzu kuruya hitap ettiği ileri sürülmüştü); ancak, o çarenin bir süre sonra dünyayı varsıllar ve imtiyazlılar için de yaşanmaz kılacağı belli. "Nereden belli?" diye soranlar, ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan, etrafları yüksek duvarlarla çevrili, elektronik güvenlik sistemlerine ve koruma ordusuna sahip yeni zengin gettolarına bakabilirler...

Batı düşüncesi, Fransız devriminin 'eşitlik' ilkesiyle çıktığı yolda, eşitliği ayaklar altına alan bir sistem üretti; bu sistemin yanlışlarından arındırılması için 'adalet' üzerine oturan farklı bir bakış açısına ihtiyaç var...


1 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...