YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İlkesizlikle gelen keyfilik

Hükümet ortağı siyasi partilerin başkanları "yargısız infaz" kararnamesini önce inkar ettiler. Kararnamenin varlığı kesinleşince sözkonusu başkanlar, bütün güçleriyle savundular.

Üç parti başkanı kamuoyunun gözleri önünde akılalmaz bir ilkesizlik sergilediler. Başkanlar partileri muhalefetteyse, "Kopenhag" kriterlerinde demokratlar. Aynı başkanlar, iktidarda iseler, üçüncü dünya ülkelerini aratan bir dayatmacılık sergiliyorlar.

Üç iktidar partisinin başkanları muhalefetteyse, demokrasiden söz edilemez. Ülke büyük bir baskı altındadır. İktidarda ise dayatmacılık yok, devletin kendisini savunmasını vardır. Devlet hayali de olsa düşmanlarıyla savaşır.

Türk politikasında kuralsızlığı, kural haline Demirel getirdi. Politikada ilkesiz deyince akla Demirel gelir. Demirel ardında üç tane çırak bıraktı: Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz. İlkesizlikte çıraklar ustalarını geride bırakacak gibi görünüyorlar.

İşletme yönetiminde olduğu gibi, devlet yönetiminde de bir otoritenin olması, dağınıklıktan daha iyidir. Toplumu ayakta tutan ilkelerin çiğnenmesini önleyecek bir devlet gücü yoksa, ülke büyük bir çıkmaza sürüklenebilir.

Devlet otoritesinin gücü, evrensel hukuk kurallarına uymasından gelir. Hukukun gözardı edildiği toplumlarda iktidar, Türkiye'de olduğu gibi, kaçınılmaz bir biçimde keyfileşir. Keyfiliğin olduğu yönetimde ilke olmaz. İlkesi ilkesizlik olanların elinde, devlet dayatmacı bir yapıya bürünür.

Devletin demokratik ilkelerden uzaklaşmasıyla bütün kurum ve kuruluşlarda, baskı ve şiddet, akılalmaz boyutlara ulaşır. Devlet dayatmacı yapısını koruyabilmek için korku ve düşman üretir.

Dayatmacılar ayakta kalabilmek için, her gün yeni bir iç ya da dış düşman üretirler. Dayatmacılığın hız ve yoğunluk kazandığı dönemlerde, gerçek düşmanlardan daha çok hayali düşmanlar önem kazanır. Gerçek olmayan düşmanlara karşı koyabilmek için de, devletin dayatmacı yapısı güçlendirilir.

Sınırların ortadan kalktığı bir dünyada, devlet, komşularını dış, bir kısım vatandaşlarını da iç düşman ilan ediyor.

Bir devlet, vatandaşını düşman olarak görüyorsa, o devletin demokratik ilkeleri, benimsemesi mümkün değildir. Çünkü demokrasilerde devlet vatandaşı için vardır. Devlet vatandaşı değil, vatandaş devleti değiştirir.

Vatandaşın değiştiremediği bir devletin politikaları değil, adı demokratik olur.


1 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...