YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

28 Şubat ve devlet memurları

Memurların yargısız infazına yol açacak kararname, acaba nasıl ve kimler tarafından hazırlandı?

Ecevit, önce, böyle bir düzenlemeden haberi olmadığını söyledi. Sonra tevil yoluna saptı ve "Yargısız infaz denildiği için anlamamıştım. Çünkü bu şekilde memuriyetle ilişkisi kesilenler, yargıya başvurabiliyor" dedi.

28 Şubat ve kararname

Evvelâ mahkûm edeceksiniz... sonra, adamcağız kendini kurtarmaya gayret edecek. Avukat bulup İdare Mahkemesi'nde dava açacak ve laik cumhuriyeti yıkmaya çalışan bir mürteci (!) olmadığını ispat etmeğe çabalayacak.

Aslında, Başbakan, kararnamenin farkına bile varmamıştı. Sonra uyarıldı ve 28 Şubat'a sahip çıkma gereği kendisine hatırlatıldı.

Nitekim Ecevit, aynen şöyle konuşuyor: "Kanun Hükmündeki Kararname 28 Şubat tarihli MGK toplantısında alınan kararlara dayanıyor. 1998 ve 1999'da hazırlanarak Meclis'e sevkedilen dört ayrı kanun tasarısı, tek bir kanun hükmünde kararname haline getirilmiştir. Zaten personel kanunlarında mevcut olan meslekten ve memuriyetten ihraç cezasının verileceği haller arasına 'yıkıcı veya bölücü faaliyette bulunmak, Cumhuriyet'in niteliklerinden birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik veya bunlara aykırı faaliyette bulunmak' halleri eklenmiştir"

Hizbullahçı memurlar

Ecevit iddiasını güçlendirip kendisini haklı çıkarmak için, Hizbullah terör örgütüne yönelik operasyon çerçevesinde, 535 kamu görevlisinin gözaltına alındığını, 378'in tutuklandığını, bunlardan 118'inin öğretmen, 69'unun imam, kalan 201'inin ise hâkim, belediye başkan yardımcısı, doktor ve mühendis olduğunu söylüyor.

Demek yüzlerce kamu görevlisi, biz farkına varmadan, keyfi tutuklamaların muhatabı olmuş.

Umut operasyonu çerçevesinde yakalananların, Uğur Mumcu'nun katili olmadıkları anlaşılmadı mı?

Demek tutuklama, hatta itiraf bile, bir anlam ifade etmiyor.

Masumiyet karinesi, suç ispat edilene kadar kişinin suçsuz olduğunu varsayar. Hizbullah ile derin devletin ilişkileri herkesin malûmu. Hizbullah operasyonu çerçevesinde yakalanan bu 535 kamu görevlisi kim acaba? Kaçı masum.... mazlum ve mahsun? Kaçı iftiraya uğramış ve yok yere damgalanmış?

Ne biçim adalet?

Meclis'in onaylamadığı 4 ayrı kanun tasarısı, tek bir kararnamede toplandı.

Dahiliye Memurları, Devlet Memurları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunları ile 399 sayılı KİT personel rejimini düzenleyen Kanun Hükmünde Kararnameye, bölücülük ve irtica ile ilişkili görünenlerin müfettiş raporuyla işten atılması için maddeler ilâve edildi. Üstelik bu şekilde işten çıkarılanların, başka hiçbir kamu görevinde çalıştırılmaması esası benimsendi. Hükümlülerin çalıştırılması mecburiyeti var. Ama hüküm giymemiş olanların, çalışma hakkı tamamen ellerinden alınıyor.

Adaletin bu mu dünya?

Müfettiş raporu

Peki "laikliğe aykırı vesair faaliyet" nedir?

Acaba, Samsun İdare Mahkemesi hâkimi Hasan Önal hakkında yazılan müfettiş raporu, bizi aydınlatabilir mi?

Başörtüsü mağdurları lehinde karar veren hâkim Hasan Önal hakkında soruşturma başlatıldı. Müfettiş Abidin Çelik'in raporu, özel hayatına ve eşinin başörtüsüne de temas ederek, Önal'ın laiklik düşmanı olduğunu belirtiyordu:

"Şahsi duygu ve değer yargılarınıza kapılarak görevinizi doğru ve tarafsız yapamayacağınız kanısını uyandırdığınız,

Bu cümleden olarak,

Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin çeşitli Fakülte ve Yüksekokullarında, türban taktıkları gerekçesiyle disiplin cezası ile cezalandırılan, ya da bu nedenle okula alınmayan öğrenciler tarafından, Samsun İdare Mahkemesi'ne açılan davalarda, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca konuya ilişkin olarak verilmiş bulunan kararları gözardı ederek, dünya görüşünüze ve yaşam tarzınıza uygun düşüncelerle yürütmenin durdurulması ve iptal kararları verdiğiniz, bu dosyalarda öncelikle usul yönünden, bu konuda bir gerekçe bulamayınca esas yönünden iptal kararı verme şeklinde bir gayret içinde olduğunuz,

Bir sohbet sırasında 17.8.1999 tarihli depremi kastederek "Bu, laik ahlâksızlara Allah'ın bir cezası" dediğiniz,

Başörtüsü takmanın disiplin cezası verilmesini gerektiren bir eylem olamayacağı görüşünü belirttiğiniz, yargının üzerinde baskı olduğunu, türban davalarında diğer mahkemelerin cesur kararlar veremediklerini, kendinizin yaşam tarzına uygun kararlar verdiğinizi ve bu konuda taviz vermeyeceğinizi, türbanla ilgili kararlardan sonra çok sayıda telefon ve mektup geldiğini ve tebrik edildiğinizi söylediğiniz,

Ayrıca, sosyal ve özel yaşantınız ve EŞİNİZİN KAPALI ve BAŞÖRTÜLÜ GİYİM TARZI İTİBARİYLE yarattığınız imaj nedeniyle çevrede dünya görünüşünüzü kararlarınıza yansıttığınız yolunda bir intiba oluşmasına sebebiyet verdiğiniz, anlaşılmıştır."

Eğer Çankaya, Kanun Hükmündeki Kararname'yi onaylarsa, buna benzer müfettiş raporları ile çok sayıda memur re'sen emekliye sevkedilecektir. Dedikodular, söylentiler, insanların ekmeği ile oynanmanın mesnedini teşkil edecektir.

Rektör mürteci mi?

Bir örnek de Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki rektör adayından vereceğim. Atatürk Üniversitesi'nden, rektör adayı olarak en fazla oyu, Prof. Cevat Gerni aldı. Ama YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve heyeti Gerni'yi Cumhurbaşkanı'na sunulan listeye koymadı. Bu arada, Gerni için "rejim düşmanı ve şeriatçı" söylentileri yayıldı.

Hani neredeyse, Gerni, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacak" rektör seçileyim derken üzerine bu damga yapıştığı için memuriyetten bile atılacaktı.

30 Temmuz Pazar günkü Radikal'de, Türker Alkan "Hikmet-i YÖK" diye bir yazı yazdı ve Prof. Cevat Gerni'yi savundu:

"Gerni benim ODTÜ'den öğrencimdi. Geçen yıl dekanlık yaptığı fakülteyi ziyaret edip çalışmalarını gördüm. Prof. Gerni'nin çalışmalarını YÖK de beğenmiş ki, kendisini tekrar dekan olarak atamış. Ama iş, rektör seçimine gelince 'En fazla oy alsa da olmaz' diyor"

Ya, Cevat Gerni, Türker Alkan gibi sapına kadar laik ve cumhuriyetçi bir vatandaşın talebesi olmasaydı? Hakkını nasıl koruyacaktı? Kim ona sahip çıkacaktı?

28 Şubat meşruiyeti

Biz, insanlara, şu veya bu etiketin nasıl kolayca yapıştırıldığını bildiğimiz için, 28 Şubat zihniyetine karşı çıkıyoruz.

Ecevit, meşruiyeti 28 Şubat kararlarında arıyor. Oysa, Milli Güvenlik Kurulu, sadece, hükûmetin öncelikle görüşeceği tavsiye kararları alır. 1997'deki kararda, "Devlet içindeki aşırı dinci kadrolaşma durdurulsun" deniliyordu. Buradan yola çıkan Anasol-D Hükûmeti, bugün Kanun Hükmündeki Kararname'nin kapsamında bulunan konuları 4 kanun tasarısı halinde TBMM'ye sunmuştu. Parlamento, keyfi ve toplu tasfiyeye yol açacak bu tasarılara geçit vermedi.

28 Şubat MGK kararları, acaba milli iradeden üstün mü?


1 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...