Haydi, daha ileri!

28 Şubatçı çizgi, medyada da sür'atle geriliyor. 28 Şubat'ın öfkeli kalemleri, kaderin garip bir cilvesiyle, kendi gazetelerinde bile "entel-liboş-ikinci cumhuriyetçi" diye suçladıkları çizgi tarafından kuşatılıyor. Memur kıyımını öngören KHK bu noktada yolların bir kere daha ayrışmasına yol açtı... Kartel medyasında birçok köşe, "İslâmcı gazeteler"den iktibas edilmiş gibi yazılarla doldu.

Hürriyet'te bile, daha şimdiden, Emin Çölaşan'ın, İsmet Solak'ın, yalnızlaşma duygusu içine itildiği hissediliyor. Enis Berberoğlu onlar gibi düşünmüyor, Cüneyt Ülsever, Kurthan Fişek, Serdar Turgut, Rauf Tamer öyle... "İslâmcı köşe yazarları" sanki kartel medyasına transfer olmuş gibi!!! Ertuğrul Özkök 28 Şubat çizgisi ile hukuk devleti arasında sıkışıp kalmış durumda... Oktay Ekşi, rol kargaşası yaşıyor. Mümtaz Soysal bile, "hukukçu" hüviyetiyle, KHK konusunda 28 Şubatçı çizgiyi sollama gereği duydu.

Milliyet'te 28 Şubat çizgisi, müthiş savunma rollerinde... Fikret Bila'nın, Hasan Pulur'un, Doğan Heper'in, Güneri Civaoğlu'nun KHK'ya meşruiyet kılıfı giydirmeye çalışan yazıları ne kadar ısmarlama nitelikteydi. Buna karşılık Umur Talu, Taha Akyol çizgisi ne kadar berrak bir hukuk devleti çizgisine oturuyordu. Son zamanlarda, Derya Sazak, Hasan Cemal ve Abbas Güçlü bile 28 Şubat çizgisi ile aralarına mesafe koyma çabasında oldular. Entel-liboş-ikinci cumhuriyetçi kervanına bir-iki der gibi...

Sabah'ta, nerdeyse genel yayın müdürü Güngör Mengi 28 Şubatçılık'ta yalnız kalacaktı. Daha ilk sayfalardan itibaren Zülfü Livaneli, Can Ataklı, Cengiz Çandar, Gülay Göktürk, Mehmet Altan, Can Dündar, 28 Şubat'ın hukuk dışı dayatmaları karşısında tavır koyma gereği duydular.

Yeni Binyıl'da, yazarlar planında zaten özgürlükçü demokrat çizgi egemendi. Okay Gönensin berraklaşma yoluna girmiş, Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, Etyen Mahçupyan kararlı çizgilerini sürdürmekteydiler. Baktım,acaba 28 Şubat'ın meşruiyeti üzerine yazan birileri var mıydı, göremedim.

Radikal bile son zamanlarda hükümete "hukuk" dersi vermeye başlamıştı. İsmet Berkan, acaba KHK konusundaki en son yazısı ile entel mi sayılmalıydı, liboş mu, ikinci cumhuriyetçi mi?

Kim ne derse desin, Cumhuriyet'te Cüneyt Arcayürek, 28 Şubatçılık dozunda kimseden geri kalmamaya azimli. Bir Emin Çölaşan, bir de o... 28 Şubat fanatizminde öylesine yalnızlaştılar...

Ama ben umutluyum, Cüneyt Arcayürek, iyi gazeteci hüviyetiyle, geç kalmayacak, Emin Çölaşan'ı, orada, köşesinde yapayalnız bırakacak. O zaman hep birlikte Emin Çölaşan'ın yalnızlaşmasına üzüleceğiz.

İşte şimdi ben, büyüyen demokrat çizgiye, yüreğinden 28 Şubat yarası almamış olanlara, hukuk hassasiyeti taşıyan çizgiye, bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hukuk için, adalet için yeni bir adım çağrısı bu, bir adaletsizliğe karşı tavır koyma çağrısı, ezilmiş çocuklara sahip çıkma çağrısı...

Ezilmiş çocuklar, Meslek Liseliler...

Her tür Meslek Liselisi...

İşte Maliye Meslek Lisesi mezunu Pınar Akçe, 209 puan alarak ÖSS'de Türkiye 114'üncüsü, Ayşegül Cengiz ise, 207 puan alarak Türkiye 118'incisi olmuş.

İşte Kayseri Ali Rıza Özderici İmam Hatip Lisesi mezunu Zeynep İslamoğlu. ÖSS'de Meslek Liseleri içinde Türkiye sekizincisi olmuş.

Pınar ve Ayşegül ve Zeynep, aldıkları puanlarla ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi'ne rahatça girebileceklerken, bu üniversiteler "alan dışı" sayılıyor ve ortaöğretim başarı puanı normal liselerde olduğu gibi 0.5'le çarpılacakken 0.2 ile çarpılıyor ve çıkan sonuç böyle binlerce çocuğu çarpıyor. ODTÜ yerine haydi Van'daki bir Meslek Yüksek Okulu'na... Zeynep, Ayşegül, Pınar sembol isimler...E- maillerden çığlıklar yükseliyor.

Meslek Liseliler alan dışı tercih yaptıklarında da yanıyor. Alan tercihi yaptıklarında da, okullarının kontenjan sınırlamaları (bilhassa İlâhiyatlar'da) sebebiyle yanıyorlar.

İşte, bu adaletsizliğe karşı sesimizi yükseltelim, diyorum.

Ey hukuktan yana olanlar haydi, bir adım daha ileri...

Bu çocuklar seslerini duyuramadılar, gözyaşlarını anlatamadılar kimseye...

28 Şubat kafası, onları, böyle bir adaletsizliğe mahkûm etti.

Geçen yıl yandı çocuklar, bu yıl da yanacaklar. Zeynepler'e, Pınarlar'a, Ayşegüller'e sahip çıkalım. Kolay okuyamıyor bu çocuklar.... Babaları ceketlerini satıp okutuyor bu çocukları. Bizim öfkelerimize mağlûp olmasınlar bu gencecik yaşlarında.

Kaç nesli ezdik böyle, çürüttük öfkelerimizle... Yetsin artık.

Memurlar yargısız infazdan kurtuldu, şimdi bu çocukları kurtarma zamanı yargısız infazdan...