YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Küçük kıyamet

Tastamam bir yıl olmuş... "Dünya, olmuş, olacak, olabilir, ya da olmayabilir savaşlara dalmış giderken, yerkürenin kuzeyinde, 'Türkiye' adı verilen ülkenin Kuzey Anadolu fay hattında meydana gelen 'enerji boşalımı'nda 45 bin insan hayatını kaybedecek, yüzbinlerce insan evsiz, iaşesiz, barınaksız kalacaktır" diyordu yazar.

Tarih 17 Ağustos 1999.

Saat, 03.02.

Dalıp gitmişim.

Elimde, okunmaktan eprimiş kitap kayıp yere düşmüş... Adalet Ağaoğlu'nun "Üçbeş Kişi"si. Daha önce iki kez başlamış, ama bitirememiştim. Tam da, uykuyla uyanıklık arası, "tavşan uykusu" tabir edilir "hal"den "gerçek uyku"ya geçerken vurdu.

Başdönmesi, boşlukta yaylanma...

Önce derin bir uğultu, sonra müthiş bir sarsıntı...

Padişahımız efendimiz, II. Bayezıd-ı Veli, 1510'daki (bir rivayete göre 1509) büyük depremde tası tarağı toplayıp Edirne'deki "muhkem saray"a sığınmış, Edirne'nin de sallanması üzerine mimarlarına yaptırdığı "tahtadan saray"a yerleşmişti.

Biz ne yapacak, nereye kaçacak, hangi muhkem mevziye sığınacaktık?

Dışarıda uğursuz bir karanlık.

Gökte pırıl pırıl göz kırpıp duran yıldızlar.

O korkunç sükut.

O namütenahi uğultu.

Yıldızlar neden bu kadar parlak, gökyüzü neden bu kadar dingindi. Donuyla, fanilasıyla, geceliğiyle arsaları, bulvarları doldurmuş, sığırcık yavruları gibi ürkek, tedirgin, şaşkın kalabalıklar.

Başbakan nerede?

Başbakan yok.

Zatı devletlileri, sabah altıda "Deprem oldu" haberiyle uyandırılacak, "Yaa, öyle mi?" rehaveti içinde Başbakanlığa gidecek, yabancı haber ajanslarına, "Önemli bir şey yok, sadece üç vatandaşımız hayatını kaybetti" mealinde açıklamalar yapacaktır.

1510 depremi kaç şiddetindeydi?

Bayezıd-ı Veli tahta korunağında gün sayarken, hasar tespit elemanları 109 camiyle 1300 evin yıkıldığını, binlerce İstanbullu'nun "terk-i diyar" ettiğini bildirecektir. Fatih Camii de sarsıntıdan nasibini alacak, Rumeli'yle bağlantıyı sağlayan köprülerin tümü yıkılacaktır.

Uzunçarşılı "Kıyamet-i sugra" diyor.

Küçük kıyamet...

MHP Çorum milletvekili Melek Denli Karaca'ya göre deprem "dönmeler", yani fazlalıklarından arınmış, ne kadın ne erkek "üçüncü cins" yüzünden meydana gelmişti.

"Deprem"le "cinsiyet", daha doğrusu cinsel tercihler arasında irtibat tesis eden derin araştırmacılarımız, cinsel çeşitlemesi bol ülkelerde, sözgelimi İsveç ve Danimarka'da neden bir "kıyamet-i sugra" yaşanmadığını nasıl izah edecekler?

Daha doğrusu, izah edebilecekler mi?

İşin bir de "Sünnetullah" boyutu yok mudur?

Bayezıd-ı Veli'yi Edirne'ye kaçırtan küçük kıyameti Rum vatandaşlarımız nasıl yorumlamışlardı biliyor musunuz?

"Azizlerin ruhu muazzep edildi..."

İstanbul 1894 yılında bir kez daha yıkıldı.

93 harbinden yorgun çıkmış İmparatorluk, bu depremin etkilerini uzun süre atamadı. 1648'de, 1719'da, 1766'da periyodik aralıklarla sallanan İstanbul bu depreme de, her zaman olduğu gibi "hazırlıksız" yakalanmıştı. Eminönü, Sirkeci, Bayezıt, Aksaray, Fatih semtleri yerle bir olmuş, Kapalıçarşı'nın kubbeleri çökmüştü.

İstanbul'u yerle bir eden deprem, ilginçtir, Beyoğlu bölgesini fazla etkilememiş, duvarlardaki ufak-tefek çatlaklar dışında bu yakada bir tek bina yıkılmamıştı.

Neden acaba?

Beyoğlu bölgesini, Rum vatandaşlarımızın ileri sürdüğü gibi Azizler ve Meryem Ana mı koruyordu? Derin din adamına sorarsanız, Beyoğlu zaten "fısk-ü fücur" içinde ve günaha batmış durumdaydı, yeniden cezalandırılmasına gerek yoktu.

1894 kıyametinde 138 kişi hayatını kaybederken, "kıyamet" kelimesinin "teokratik" addedilip "irticayla mücadele" kapsamına alındığı 99 Türkiye'sinde "önemsiz" bir sarsıntıda tam 45 bin insanımız can veriyordu.

Osmanlı, azizlerin ruhunu "muazzep" edecek yanlışlar (!) yapsa da, üç kez yerle bir olan İstanbul'u "kısa sürede" ayağa kaldırmayı başarmıştı.

Adapazarı, İzmit, Yalova kaç çeyrek asır sonra "eski hüviyeti"ne kavuşacak? Bu devlet yapısıyla; bu hantal, bu ilkel, bu geri bürokratik işleyişle yaralar kaç yılda sarılacak?

Bunun cevabını Başbakan'ın da verebileceğini sanmıyorum.


17 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...