Rüyasız strateji olmaz

Son yıllarda sosyal bilimlerde en çok tartışılan konular arasında "Stratejik Yönetim" oldukça önemli bir yer tutuyor.

Stratejik Yönetim artık üniversite ders programlarında tamamlayıcı bir ders değil, zengin literatürü olan bir bilim dalı.

Yetmişli yıllarda yönetim stratejisi deyince, akla yeni ürün geliştirme gelirdi.

Seksenli yıllarda stratejik üstünlük, üretim sürecinde yenilik yapmaya dönüştü.

Günümüzde kurum ve kuruluşların yönetiminde strateji, yönetim ve işletme fonksiyonlarında paradigmatik yenilik anlamına geliyor.

İster kamu, ister özel, isterse gönüllü olsun, bütün kurum ve kuruluşların yönetimde strateji bir pusula işlevi görür.

Uçsuz bucaksız okyanuslara açılan bir gemi, pusula olmadan yönünü tayin edemiyeceği gibi, ulaşmak istediği hedefe de kolay kolay varamaz.

Benzer şekilde, hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin, bir kurum ve kuruluş, stratejisiz başarılı olamaz.

Enine ve boyuna düşünülmüş stratejiden mahrum olan bir örgütün, nereye gideceğini kimse kestiremez. Ayrıca başını ne zaman duvara çarpacağı da belli olmaz.

Ünlü fizikci Einstein "İyi bir teori kadar pratik bir şey olamaz" der.

Einstein'in teori için söylediği strateji için de geçerlidir.

Bir örgüt için "İyi bir strateji kadar etkin bir kaynak olamaz."

Bir örgütün tutarlı bir stratejisi yoksa, sağlam bir temeli de yok demektir.

Türkiye'deki bütün kurum ve kuruluşların köklü bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı var.

Anadolu'nun çok ortaklı holdingleri, dünyaya açılmak için, geleneksel üretim ve hizmet alanlarında yoğunlaşmayı bırakıp, iletişim, yazılım, internet ve elektronik ticaret gibi yeni sektörlere yönelmeli.

Bir Japon firması olan Yamaha piyano üretiminde dünya birincisi. Oysa Japonya klasik Batı müziğinin doğduğu ülke değil.

İnternet ekonomisi Silikon Vadisi'nde doğdu. Anadolu holdingleri stratejik yönetim ustalığı gösterebilirlerse, Konya da Türkiye'nin yazılım merkezi olabilir.

Türkiye'de hem devlet hem de özel kesim, yüzyıla yaklaşan önemli bir zaman dilimini çok hor kullandı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye Avrupa'nın en güçlü, en zengin ülkelerinden biriydi.

Elli yıl içinde Türkiye Avrupa'nın üretim gücü en düşük olan ülkesi oldu.

Rüyası olmayan kurum ve kuruluşların kendilerini farklı ve başarılı kılacak stratejileri de olmaz.