YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Sahil-i selâmet ne kadar uzakta?

Dışarıdan bakanlar bize ne der, hiç düşündünüz mü? Türk ekonomisini Washington'dan izleyen Dünya Bankası ve IMF uzmanları, yatırım fonlarını yöneten İngiliz, Alman bankacıları, uluslararası firmaların yöneticileri, Türk bankalarının şube açtığı ülkelerde yaşayanlar, şu anda hakkımızda ne düşünüyor olabilirler?

"Elâlem ne der?" diye kuruntuya kapılmak her zaman akıllıca bir yol değil elbette; ancak, 'karşılıklı bağımlılık' ilkesinin geçerli olduğu günümüz dünyasında, ekonomi söz konusu oldu mu, başkalarının görüşleri olağanüstü önem taşıyor. Türkiye 12 gün süren finans sektöründeki kriz sırasında dışarıya hiç de hoş bir görüntü vermedi. Şimdi bayram ediyoruz ya, bu görüntümüzün de dışarıya olumsuz sinyaller yaydığından emin olabilirsiniz...

Sebep şu: Kriz Türkiye'de ciddi bir yönetim olmadığını açığa vurdu ve 12 günlük kriz sırasında etkileri kolay kolay ortadan kaldırılamayacak kadar ülkeyi zayıflattı. Döviz rezervleri eridi, Hazine ve bankacılık sistemi darbe yedi, kısa vâdeli kredilere muhtaç ve kredi verenlere borçlu hale geldi. Yerli mevduata tanınan güvence yetmezmiş gibi, arada, bankaların pasifleriyle dış kredilere de kefil olmayı üstleniverdi devlet. Bunun yeni krizleri içinde barındıran bir saatli bomba olduğuna hiç kuşku yok.

İç politikadaki gelişmelerin, kendisini destekleyen güçlerle hükümeti karşı karşıya getirdiğini biliyoruz. Hemen her konuda sivil toplum örgütleriyle, siyasi tabanlarıyla ters düşen partilerden oluşmuş bir hükümet var karşımızda; hükümetin siyasi temelinin çözüldüğünü görmemize engel olan muhalefetin felç hali... Ekonomik krizden biraz daha fakirleşerek çıkan halk bu durumun sebebinin kötü yönetilmek olduğunu elbette fark ediyor. Ancak bundan da önemlisi, dengeleri yeniden kurabilmek için gerekli mali kaynakların yabancıların insafına bırakılmasıdır; ihtiyaç duyulan parayı vermeyi kabul etti İMF, ama kendi istediği bir takvime bağlı olarak... O takvim de, Türkiye'nin yerine getirmesi beklenen -bütünü ekonomik olmayan- şartlarla irtibatlandırıldı.

Krizin somut ilk sonucunu görüyoruz: Hükümet, elindeki en değerli milli varlık olan Telekom ve THY'yi iki hafta içerisinde dış ihaleye açacak... Bu kadar kısa sürede açılacak bir ihalede rekabeti sağlayıp gerçek değerinden özelleştirmenin zorluğu açık. Daha da açık olan şu: Telekom ve THY gibi 'stratejik' iki kurumun yabancı sermayenin eline teslim edilmesinin 'doğru' olup olmadığını yeterince tartışabilmiş bile değiliz. Telekom'un özelleştirilmesini içine sindiremeyen MHP'li bakanın nasıl hizaya getirildiğini gördük; THY için o kadar bile direnç kalmadı...

Her ekonomik kriz belli yanlış kararların sonucudur. Bizde yaşanan krizin 'gerçek sebebi' bile henüz bilinmiyor. Kimine göre, bir-iki bankanın rakiplerini zora koşmak için giriştikleri ayak oyunları bu noktaya kadar vardı. Kimi, bir yetkilinin, bankalara verdiği "Açık pozisyonlarınızı kapatın" tâlimatının yanlış değerlendirilmesinin paniğe yol açtığı görüşünde. Düğmeye dışarıdan basıldığını ileri sürenler, yaşanan kâbusun hükümetin Avrupa Birliği, Kıbrıs ve NATO ile ilgili tutumuna cevap olduğunu iddia edenler de var. Acaba, yolsuzlukların kendi paçasına kadar erişeceği endişesini taşıyan bazı siyasilerin hedef şaşırtmak için zorladıkları 'kontrollü' bir krizin çığrından çıkması mıydı esas sebep? Kimbilir... Komik olan, henüz dışarıdan beş sentlik kredi gelmemişken piyasaların hayatiyet kazanmasıdır; hükümetine güvenmeyen yatırımcı, İMF'nin vaadini yeterli bulup üzerindeki tedirginliği atıverdi.

Son 12 gün içerisinde yaşananlara bakıldığında, devletinin arkasından çekilmiş ve soyulduğunun fena halde farkında milleti, hükümetten çok yabancı kurumlara güvenen yatırımcısı, kırılgan bankacılık sistemi ve "Bu işin arkasında başka bir iş var" diye düşündüren bir dizi bilinmeyeniyle, Türkiye, kayalarla dolu bir denizde, meçhul bir istikamete doğru yol alan pusulasız bir gemiye benziyor...

Siyaset, böyle ortamlarda sorunları çözmek, umudunu yitirenlere umut aşılamak için vardır; bizde siyaset de umut üretmekten çok uzak...

'Müdafa-i hukuk' amaçlı âcil bir çıkışa ihtiyaç var.


8 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...