YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Milyarlık dedikodular, ölümcül gerçekler

Şimdilerde hafiflese de iki haftadan beri yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, ekonominin ne kadar hassas dengeler üzerinde kurulu iskambilden bir şato olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin bütün parasal kaynaklarına hükmeden, trilyonluk fonları idare eden seçkinler sınıfının, dışarıya yansıyan şatafatın ardında insani zaaflarına yenik düşüşleri, paniklemeleri ve ard arda verilen yanlış kararlarla para kaybetmeleri dehşetle izleniyor. Para, tıpkı bir kadın gibi kıymet bilmeyen ellerden şefkat bulmayı umduğu ellere koşarken; küçük bir hata, yanlış bir söz destanlaşan bir aşkı olduğu gibi, koskoca kurumları öldürebiliyor.

Ava giden bile avlandı

Hikayeyi artık herkes biliyor... Portföyünde, piyasaya arz edilen tüm Hazine bonolarının yüzde 20'sine ulaşacak kadar çok bono bulunan Demirbank, şimdiye kadar kredi borcu ya da benzeri yükümlülükleri ödemeleri için bu kağıtları satmaktaydı. Ancak bu sefer; yani kriz haftasının başlangıcında, A ve G bankaları yanlarına Y Bankası'nı da alarak Demirbank ı sıkıştırmak istediler. Y Bankası, bu işe yanaşmadı ama Demirbank, bono satmak için piyasaya çıktığında A ve G bankaları ellerindeki nakit parayı tutarak bu kağıtları almadılar. Tersine bu bankayı zora düşürmek için onlar da bono satmaya başladı. Bunun üzerine "işkillenen" yabancılar da fiyatına bakmadan ellerinde ne varsa satıp dövize dönüp Türkiye' den çıkmaya başladılar. Böylelikle, Türkiye'den bir haftada tam 8,5 milyar dolar çıktı...

Dövize talep, Merkez Bankası'ndan ancak TL karşılığı döviz alabilen bankaları piyasadan repo yoluyla yüksek faizle borçlanmaya yöneltti, faizler yüzde 1700'e fırladı. Likidite problemini aşamayacak noktaya gelen Demirbank'ın yönetimi Fon'a devredildi. Ama, bu arada ava giden de avlandı. Çünkü, döviz talebi patlayınca zararlı çıkanlardan birisi de G Bankası oldu. Yurt dışına ihraç ettiği özel tahviller geri dönmeye başlamıştı ve bunların ödenebilmesi için de piyasadan nakit alıp dövize çevirmek gerekiyordu. Bu sebeple G Bankası, Merkez Bankası'nın yüzde 1100 faizle açtığı repo ihalesinde, arzın 2/3' ünü almak zorunda kaldı ve bir hafta içinde onlarca trilyon zarar etti.

Bütün bunlar doğru olmakla birlikte, hikayenin başı ve sonu değil sadece aradan alınmış küçük bir bölümüdür. Hiç şüphesiz, "koskoca kriz"i izah etmek için daha sağlam ve mantıklı bir izaha ihtiyaç vardır.

Kriz Batı'dan geldi

Merkez Bankası'nın eski başkanlarından bir isim bu izahı en başa, yani krizin patlak verdiği güne dönerek yapıyor:

"Dünyanın ve Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde borsa, tahvil ve benzeri enstrümanlarda değerlendirilen 400-500 milyar dolarlık muazzam fonlar, dev kuruluşlar tarafından idare edilir. Bu fonlara 10, 20, 30 milyon dolarlık tasarruflarla katılan yatırımcılar, borsalar düşme eğilimi gösterdiğinde paralarını başka yatırımlara yöneltmek için çekmek isterler. Son olarak, ABD borsalarındaki düşüş yine böyle bir dalga yarattı. Böyle durumlarda fonları yönetenler hep "ilk nereden çıkılacak", yani "önce hangi ülke terkedilecek" sorusunun cevabını hazır tutarlar. İşte, Türkiye'den döviz kaçışının temelinde, uluslararası yatırımcıların bu davranışı yatmaktadır. Ayrıca, sadece bizden değil birçok ülkeden para kaçışı oldu..." Sonra... Sonrasını herkes biliyor. Bankalar kaçan dövizi karşılayabilmek için Merkez Bankası'na TL verip karşılığını almak zorundaydı. Ama, her ne kadar pula dönmüş olsa da TL, öyle hemen el altında bulunan bir nesne değildi. Bunun için, piyasadan yüksek faizle borçlanmak gerekiyordu. Ve tabii, herkesin niyeti aynı olunca da panik oluyordu.

Kriz çıkarma gücü!

Bu bilgiler ışığında, kimilerine göre krizi ateşlediği düşünülen Demirbank olayı'na tekrar dönelim. Eski Başkan, "Bu krizin bir ya da birkaç bankanın likitide tutmasıyla ilgisi yok" diyor. Neden? "Çünkü, bankalararası işlemler Merkez Bankası ve İMKB Tahvil ve Repo piyasaları aracığıyla olur. Birincisinde para Merkez Bankası'na verilir ve oradan dağılır. İkincisinde de parayı verenler kime, yani hangi bankaya gideceğini bilmezler. Bu bilgiye ancak akşam ulaşırlar" Ayrıca... "Ayrıca, bütün bankaların elindeki kredi line'ları toplansa bile en fazla 100 milyon dolar eder. Oysa, ortada 6-7 milyar dolara ulaşan bir kriz bulunuyor."

Tek bir gerçek yok ama her sonuç, bir "acı gerçek"in kaçınılmaz sonucu. İşte, dedikoduları trilyonluk, zaferleri görkemli, yenilgileri dehşetli piyasadan son haberler böyle...


8 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mustafa Karaalioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...