|
|
 |
AB'den herkes dertli
Türkiye'yi dışarıda tutan AB'ye herkes öfkeli. Avrupa Parlamentosu Nice Sözleşmesi'ni veto etmeye hazırlanırken, NATO-AB ilişkileri de 60 bin kişilik Avrupa Gücü yüzünden iyice gerginleşti.
Türkiye'yi Nice Zirvesi'nde dışarıda tutan ve önüne 10 yıllık bir süre koyan AB'den Avrupa Parlamentosu (AP) ve NATO da rahatsız. Avrupa Parlamentosu, Mart ayında yapacağı genel kurul toplantılarında Nice Sözleşmesi'ni veto edebileceğini açıkladı. AP'deki Yeşiller Grup Başkanı Daniel Cohn-Bendit, Mart ayında yapılacak toplantılarada, Nice Sözleşmesi'nin veto edilme şansının yüksek olduğunu ileri sürdü. "France 2" radyo kanalının sorularını yanıtlayan Cohn-Bendit, "Kötü bir sözleşme oldu, Avrupa vatandaşları AB'nin işleme mekanizmasını anlamakta güçlük çekecekler" ifadesini kulllandı. Nice Zirvesi'ndeki müzakereler sırasında, AB'ye üye ülkelerin liderlerinin AB'nin çıkarlarını değil, kendi ulusal çıkarlarını korumak için yoğun çaba sarfettiklerini söyleyen Cohn-Bendit, AB'de veto hakkının tamamen kaldırılarak, oybirliğinden oyçokluğu ilkesine geçilmesini ve kararların Avrupa Parlamentosu ile ortak verilmesi gerektiğini iddia etti. AP'nin önceki gün yapılan genel kurul toplantılarında da tüm siyasi grupların temsilcileri, Nice Zirvesi sonuçlarının başarısız olduğunu belirtmişlerdi.
AB-NATO gerginliği
NATO üyesi 19 ülkenin dışişleri bakanlarından oluşan ve ittifakın en yüksek siyasi karar organı olan Kuzey Atlantik Konseyi, 2000 yılının son toplantısını, bugün Brüksel'de yapıyor. NATO Genel Merkezi'nde 2 gün sürecek çalışmalar çerçevesinde, NATO-Ukrayna Komisyonu, Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi ve NATO-Rusya Ortak Konseyi de dışişleri bakanları düzeyinde toplanacak. Toplantılarda Türkiye'yi Dışişleri Bakanı İsmail Cem temsil edecek. Konsey toplantısında, Balkanlar'da ve Yugoslavya, Kosova ve Bosna-Hersek'teki gelişmeler ile Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK) ile ilgili son durumun ele alınacağı belirtildi. Askeri kimlik arayışlarını sürdüren ve 2003'e kadar, "Acil Müdahele Gücü" adı altında 60 bin askerlik bir ordu kurma hazırlığında olan AB, bu oluşumu yönetecek askeri ve siyasi organlarını, Nice Zirvesi'nden sonra resmen faaliyete geçirdi. AB, Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde krizlere müdahale etmek amacıyla oluşturduğu silahlı kuvvetlerin, istediği zaman ve koşulsuz olarak NATO imkan ve yeteneklerinden yararlanmasını istiyor. Buna karşılık, NATO'nun AB üyesi olmayan Avrupalı müttefiklerini (Türkiye, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İzlanda, Norveç) karar ve planlama mekanizması dışında bırakıyor. Bu durum, başta Türkiye olmak üzere AB dışı müttefikleri rahatsız ediyor. Ankara, son aylarda sertleştirdiği tavırla NATO-AB ilişkilerinin resmileşmesini ve bazı müttefikleri dışlayıcı adımların atılmasını engelliyor.
Türkiye yalnız değil
Başta NATO'nun askeri kanadı dışında kalan Fransa olmak üzere, bazı AB ülkelerinin Ankara'nın tavrından rahatsız oldukları biliniyor. Buna karşılık, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ve Savunma Bakanı William Cohen, AB'li müttefikleri uyaran konuşmalar yaptılar ve Avrupa savunmasının NATO'suz düşünülmesi hatasının işlenmemesini, ittifakta bölünmeye neden olunmamasını istediler. NATO Genel Sekreteri George Robertson da dün, AB'nin NATO imkan ve yeteneklerinden yararlanmadan hiçbir askeri operasyon yapacak durumda olmadığını söyledi. Robertson, askeri kimlik arayışındaki AB üyelerine uyarıcı mesajlar verdi ve "Eğer AB'liler NATO imkan ve yeteneklerini kullanmak istiyorlarsa ittifak planlamasından geçmek durumundalar" dedi.
Hararetli tartışmalar yaşanacak
AB'nin planlarının NATO ile mutabakat sağlanmadan gerçekleşemeyeceğini belirten Robertson, NATO'nun sahip olduğu türden askeri karargahlar kurulmasının ve düplikasyona gidilmesinin "savurganlık ve aptallık" olacağını anlattı. Bugünkü Konsey toplantısında, "hararetli tartışmalar ve restleşmeler" yaşanacağı ileri sürülüyor. NATO'nun, özellikle planlama ve istihbarat yeteneklerini kullanmadan hiçbir askeri varlık gösteremeyecek olan AB, NATO'dan yeşil ışık almak için, Nice Zirvesi kararlarını ittifaka sunacak. Avrupa savunma ve güvenlik kimliğinden dışlanma durumunda kalmayı reddeden Ankara'nın tavrı, beklenen "yeşil ışık" yerine daha uzun süre "sarı ışık"ta kalmaya yol açacak gibi gözüküyor.
|
 |
|