![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Sayın Cumhurbaşkanı'na...Marmara İlahiyat bir ilim yuvası. Taa Yüksek İslam Enstitüsü yıllarından bu yana, Türkiye'de "Doğru İslam"ın öğrenilmesinde öncülük eden bir kuruluş. Hemen tüm İlahiyat Fakülteleri'ni öğretim üyesi bakımından beslemiş bir müessese. Marmara İlahiyat, Bağlarbaşı'nda bir huzur adası. Bugüne kadar yöneticileri, öğretim üyeleri ve öğrencileri ile, sınırlı bir-iki tansiyon yükselmesi dışında gerçek bir ilmi huzur yaşamış. Marmara İlahiyat, bilimsel seviye itibariyle o kadar göz alıcı bir durumda ki, üniversiteye giriş puanı, en gözde üniversitelerin puanı ile yarışıyor. Hele bu yıl, kontenjanların azalması sebebiyle 200'ün üzerinde puanla öğrenci alabilen bir öğretim müessesesi oldu. Bu durum, Marmara İlahiyat'ı en başarılı öğrencilerin eğitim yarışına girdiği bir ilim yuvası haline getiriyor. İşte bu ilim yuvası bugün tedirgin. Tedirginliğin sebebi de belli ki yeni dekan. Yani Zekeriya Beyaz. Çünkü Zekeriya Beyaz'ın aşağı yukarı tek misyonu var: Başörtüsü konusunda YÖK çizgisini İlahiyat'a taşımak. Yani kız öğrencilerin başörtüsünü çıkartmak... Zaten kendisi de bugüne kadar farklı bir misyonu seslendirmedi. Diyor ki: Kanun ve yönetmeliği uygulayacağım. Zekeriya Beyaz'a yönelik duyguları izleme imkanı buldum Fakülte bünyesinde. Geçen günlerde bir toplantı yaptı Zekeriya Beyaz öğretim üyeleriyle. Fakültenin konferans salonunda yapılan toplantıda, Zekeriya Beyaz'ın, geldikten sonra göreve getirdiği bir-iki dekan yardımcısının iltifatları dışında kimseden sempati görmediği en genel tesbit. "Fakülte hocaları bir tek tebessüm sunmadılar dekana..." Dekanın çizgisini destekleyen tek konuşma yapılmadı. Aksine hemen her konuşan Hoca, Beyaz'ı uyarmaya çalıştı. Hele Fakültenin Din Sosyolojisi kürsüsünde görev yapan Yümni Sezen, işin sosyolojik boyutunu sergileyen çok uyarıcı konuşmalar yaptı. Diyorsunuz ki insan bu suskunluktan, bu gözlerden-bu duru sözlerden bir ders alır. Zekeriya Beyaz'ı etkilemedi konuşmalar. O hala zaman zaman, farkında olmadan, kendisini yetiştiren Hocaların huzurunda kürsüyü yumruklayarak misyonunu hatırlatıyor, "karşı koyan hocalar cımbızla ayıklanır" gibi tehditler savuruyordu. Onu oraya gönderen kuvvetler böyle yapmasını istemişlerdi! Geçen gün Beyaz'ı bir tv programında izledim. Orada genç dinleyiciler onunla birlikte tüm konuşmacıları "Edeb"e davet ettiler. Ben bir İlahiyat Dekanının edebe davet edilmesini çok anlamlı buldum. Dün Zekeriya Beyaz'ın Nuriye Akman'la yaptığı mülakatı okudum. (Sabah-Pazar, s. 6) Yani nasıl desem, Zekeriya Beyaz özel bir tip. Özel bir incelemenin konusu olmalı bu insan Dekan olacağına... Akman'ın hassas bir insan için uyarıcı olması gereken soruları, onun misyona ilişkin coşkusunu artırıyor sanki. "-Eşiniz de başörtülüymüş" diye soruyor Akman, o nasıl cevap veriyor bakın: "-Bizim evde demokrasi hakim, istediği gibi giyiniyor." Yani "üniversitelerde demokrasi yok." Sayın dekan, demokrasinin olmadığı bir yerin başına getiriliyor. Beyaz'ın her konuda bir cevabı var, ama onları okuduğunuzda veya dinlediğinizde, "Bu adam ne söylediğinin farkında mı?" sorusunu düşünmeden edemiyorsunuz. Bir uyarıcı soru daha: "-İlahiyat Fakülteleri en apolitik olması gereken kurumlardan biridir. Sizin politik kimliğiniz yönettiğiniz kurumu nasıl etkiler?" Sayın dekan bu soruya "Benim şu anda politik bir kimliğim yok" diye cevap vermiyor. En aykırı cevabı seçiyor: "-Türkiye'de apolitik yer yoktur." Yani "İlahiyatta üstlendiğim görev de açıkça politik bir görevdir." Beyaz'ın Akman'a verdiği cevaplardan çok ilginç bir "dekan tipi-insan tipi" çıkıyor ortaya. Profesör olduğu bilim disiplininde sığ ama, coşkulu bir "kanun adamı." Bu tipler aslında bilim yapılan yerler için mi, yoksa Teksas türü eli tabancalı kovboyların cirit attığı ortamlar için mi gereklidir düşünmek lazım. Belki de devletin on yıldır giremediği cezaevlerinde daha yararlı olurdu sayın Beyaz. Rehabilitasyonsa, oradaki insanlar için düşünülebilirdi. Ne bileyim ben, kılık kıyafetinde, inancından kaynaklandığına inandığı daha özel tercihler içinde bulunan, zeka seviyeleri fakülteye giriş puanları ile belli olan, bilim kaygısından başka kaygıları bulunmayan gençleri zaptu rapt altına almak için değil. Zekeriya Beyaz, öğrencileri "rehabilite etmek" için üstsüz kıyafetleri tesettür örneği olarak sunan kendi kitaplarından dağıtacağını söylüyor. Şunu tahmin etmek zor değil: Bu davranışlarıyla Zekeriya Beyaz, öğrencilerin rehabilitasyon önerisi dahil ibretle izlediği bir örnek durumunda şu an. Ancak korku üretiyor bu yapısı ile. Çünkü bu karakterin ne yapacağının kestirilemeyeceği ifade ediliyor. Şunu demek istiyorum: Zekeriya Beyaz bu çizgisiyle önceden de bilinen bir insandı. Zaman zaman bu yapısı ile kamuoyunun hafızasına bir not halinde düştü ve geçti. Onu daha kalıcı bir çizgi halinde şimdi algılıyor kamuoyu. Çünkü ona bir misyon verildi. Görev için adının geçtiği günden bu yana sergilediği davranışlar, aslında onun hakkında sağlıklı değerlendirmeler yapmak için yeterlidir. Eğer Marmara İlahiyat'ı yoketmek, yani bu bilim müessesesinin köküne kibrit suyu dökmek gibi alınmış bir karar yoksa, her davranışı öğrencilere ve öğretim üyelerine yönelik kışkırtıcı nitelik taşıyan bu şahsın fakülteden acilen alınması gerekir. Operasyonlar toplum ruhunu yoruyor. Devlet adına başarılı olsa da derin izler bırakıyor. En tehlikeli tip, belki dünyanın en munis öğrencilerinin üzerine giderken "Ordunun yandaşıyım, devletin yandaşıyım, bayrağın yandaşıyım" diyerek meseleyi bir savaş iklimine sürükleyen tiptir. Bu tip durdurulmalıdır. Sağduyulu çizgisi ile farkedilen sayın Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, başbakan yardımcılarına, muhalefete, sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum. Marmara İlahiyat, ne Bayrampaşa Cezaevidir, ne Ümraniye... 1000 kadar kız öğrencinin elinde kalem-defterden başka bir şey yoktur. Onların başındaki örtüyü kalaşnikof gibi görmek gerçek bir paranoyadır. Zekeriya Beyaz'ın şu andaki halet-i ruhiyesi beni korkutuyor, dersem beni anlayın lütfen. Lütfen sayın Cumhurbaşkanı... Lütfen, bir başsavcı atamasındaki seçiminizin nasıl itham edildiğini hatırlayarak beni anlayın. Lütfen öğrenciler yanmasın!
atasgetiren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|