Bir hafta için izin istiyorum!.

Siz sayın okurlarım bu yazıyı okuduğunuz sırada, ben, dünyanın bize çok uzak bölgelerinde, daha önce hiç gitmek fırsatını bulamadığım coğrafyalarda olacağım..

Bu tür bir yolculuğa, gerçekten çok ihtiyacım vardı..

Bu yolculuk, Türkiye'nin sorunlarından bir kaçış değil..

Ama, hep aynı çemberin içindeki kısır gündem döngüsü, gerçekten kişinin düşünce ve çözüm üretme yeteneğini köreltiyor. Evrenden vazgeçtik.. Dünyada nelerin olup bittiğini izlemekten alıkoyuyor Türkiye'nin kısır gündem döngüsü..

Televizyon ekranlarında Ecevit'in, kendi ürettiği krizlerin nasıl geride kaldığını müjdeleyen açıklamalarını ve ensesindeki Hüsamettin Özkan'ın yüzünü izlemekten bıktım..

Ankara'dayken devletçi ve tutucu, Ankara dışına çıkınca liberal-demokrat olan Mesut Yılmaz'ın siyasi hayatını izlemek, bıkkıntı verdi..

Devlet Bahçeli'nin neyi, hangi siyasal kesimi temsil ettiğini hala anlamamış olmak, yordu beni..

Cumhuriyetimizin çocukluk yılları olan 1920'lerde hangi ana problemler gündemdeyse, 2000'li yılların başında da, bu problemlere çözüm üretemeden günleri geçiriyoruz..

"Milliyetçilik" diye nutuk atıp, mangalda kül bırakmayanlar, ekonomiyi yönetmeyi beceremediler.. Şimdi bu alanda, "egemenlik IMF'nin"dir..

"Anayasa bir kere delinse ne olur" dediği için Turgut Özal'ı ağızlarına sakız edenler, af kanunlarının derisinden davul yapıp, Anayasa'yı çatlatıyorlar..

Banka boşaltanlar, onların arkasındaki siyasetçiler ve bürokratlar, banker-gazeteciler, andıç görevlisi yazarlar, herhalde bu yılbaşını da, utanmadan kutlayacaklar..

Başı örtülü genç kızların geleceğe dönük ümitlerini karartan ve eğitim haklarını ayaklar altına alanlar, geceleri rahat uyumaya devam edecek..

Ben ise, bir haftalığına uzaklarda olacağım..

Gideceğim ülkelerde de, hortumcular, faşist kafalı siyasetçiler, hukukun üstünlüğünü hayal eden kesimler ve insanlar elbet olacak..

Ama benim memleketim Türkiye..

Geçmişim de, geleceğim de, bu topraklarda..

O uzak ülkeleri gezip, doğruları ve yanlışları izlerken, "dışarıdan bir gözlemci" olarak bakacağım olaylara..

Türkiye'deki her yanlış ise, "beni ve bizleri" derinine etkiliyor.. Hiçbirimiz gözlemci değiliz.. Krizleri de, ancak futbol maçları ile elde edilen mutlulukları da, birlikte yaşıyoruz..

Ben bir haftalık tatilde, kendi dünyamı durdurup, inmeyi deneyeceğim.. Başka bir zamanın ve mekanın içinde, dünyanın havasını teneffüs edeceğim..

Evet.. Sadece bir hafta için, siz sayın okurlarımdan izin istiyorum..

Gazetecilik, dünyaya açık olunduğu oranda gelişen bir meslek.. Ben bunu hep böyle anladım..

Bir haftanın başında Bitlis'te, hafta sonunda New York'ta olduğum günler var..

Bu çağda kimse, İbni Haldun'u veya Evliya Çelebi'yi düşünüp, "amma da gezip, görmüşler" diye onları kıskanmamalı..

En uzak mesafe, uçakla, bir günden daha yakında..

Ben önümüzdeki hafta, Magellan'ı da, Kaptan Cook'u da, Kristof Kolomb'u da geçeceğim..

Bu çağda yaşamanın nimeti bu!.

Dönünce de, gördüklerimi anlatacağım..

Mutlu bir Ramazan Bayramı ve başarılı bir yeni yıl dilerim hepinize!.

ŞAKA

İlhan Kesici haklı!.

İlhan Kesici, "Zaman"da Mehmet Gündem'le yaptığı söyleşide "Bu toplumda skandal diye birşey kalmadı.. Herşey normal gibi algılanıyor" diye yakınmış..

Bir de Sivas'ın özdeyişini eklemiş..

- Kurdun adı çıktı, çakal köyü götürüyor..

Evet.. Kesici haklı..

- Kirli suda çamaşır yıkamaya çalışıyoruz..

Demek ki kurtların çakalları kovmasını, suların temizlenmesini ve herkesi şaşırtacak bir skandalın patlamasını bekleyeceğiz..

2001

"Yeni Şafak Yılı" geliyor!.

"Yeni Şafak"ın gelişmesini, etkili ve güvenilir bir yayın organı haline gelmesini, hep birlikte izliyoruz..

Biliyorsunuz. Birileri, kendilerince medyaları tasnif etmeyi sever..

Böyle kategoriler içinde anlatılan medyalar var..

- Kartel medyası..

- Bankacı medya

- Promosyon medyası

Ben, bir yıl bir aydır "Yeni Şafak"ta yazıyorum..

Siz sayın okurlarımla inter-aktif ilişkiler içinde geçen bu sürede, "Yeni Şafak"ın hangi kategoriye girdiğini çok iyi anladım..

- Yeni Şafak, Türkiye'nin alternatif medyasıdır!.

Bağımsız, bağlantısız, özgür ve özerk bir medyanın sahip olması gereken ortamın varlığını, sade siz sayın okurlarımız değil, biz yazarlar da, yaşayarak hissediyoruz..

Önümüzdeki 2001 yılı, "Yeni Şafak"ın bu çizgide daha da geliştiğini, içeriğinin daha da zenginleştiğini, etkisinin ve ağırlığının daha arttığını, hep birlikte görüp, paylaşacağız..

Önümüzdeki yıl, "Yeni Şafak Yılı" olacak medyada..