![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Güven toplumu olmak
Toplum "Devlet"in değişik kurum ve kuruluşlarına karşı güvenini yitirirse, son günlerde olduğu gibi, üniversitelerden hapishanelere kadar her alana baskı ve şiddet hakim olur. Şiddetin kaynağı güvensizliktir. Kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamda, "en iyi savunma saldırı" diyerek, herkes sorunlarını baskı ve şiddetle çözmeye çalışır. Şiddetin hız ve yoğunluk kazandığı bir toplumda haklıyla haksız birbirine karışır. Böyle bir ortamda bir kişinin haksız yere cezalandırılması, bütün bir toplumun cezalandırılması anlamına gelir. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Kemal Yavuz Ataman değişik sivil kurum ve kuruluşların yöneticilerini Prof. Dr. Ali Özek Hoca'nın vakfında "güven tazelemek" için bir araya getirdi. Gecenin misafir konuşmacısı Dr. Ömer Faruk Abdullah'tı. Abdullah Amerika'nın çok kültürlü, ancak birbirinden kopuk güvensiz yapısıyla Konstantin dönemi Roma'sı arasında benzerlik kurarak her yerde "birleştirici bir inanç"a ihtiyaç olduğunu vurguladı. Konstantin Hristiyanlığı kabul ederek, Bizans'ın ömrünü "bin yıl" daha uzatmayı başardı ve Roma'nın "İlk Hristiyan İmparator"u oldu. Dr. Abdullah "Amerika da ömrünü Roma gibi yüzlerce yıl uzatmak istiyorsa, 'Son Din'e yönelmesi gerekir" dedi. Abdullah 1960'da intihar gibi bir kazada ölen, Cezayir doğumlu Albert Camus gibi düşünüyor. Camus "Avrupa ya yeni bir medeniyet bulacak ya da toptan intihar edecek" demişti. Abdullah'ın Camus'dan önemli bir farkı var. O aranan medeniyetin, Avrupa Rönesansı'nın ana kaynağı olan İslam Medeniyeti olduğunu açık seçik bir dille ortaya koyuyor. Abdullah, her yıl Amerika'da 130 bin kişinin müslüman olduğunun üzerinde önemle durdu. Kurdukları bir "Vakıf"la isteyen herkese Kur'an'ı nasıl ulaştırmaya çalıştıklarını uzun uzun anlattı. Amerikan asıllı bir müslüman olan Abdullah'ı Türkiye ilk defa Mavera dergisinde Prof. Dr. Beşir Atalay'ın onunla yaptığı geniş kapsamlı bir konuşmayla tanıdı. Ardından Suriye ile ilgili kitabı yayınlandı. Protestan bir aileden gelen Abdullah 1970 yılında müslüman olmuş. Maliki mezhebine ilişkin doktorasını 1978 yılında "İslam Kültür Atlası"nı hazırlayan rahmetli İsmail Faruki'nin yönetiminde Temple Üniversitesi'nde yaptı. Ben Abdullah'ı 1983 yılında İspanya'da tanıdım ve kendisiyle İslam dergisinde yayınlanan "eğitim ve üniversite" üzerine bir konuşma yaptım. "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur"muş. Abdullah "Türkiye'ye gelmek için sakallarımın ağarması gerekiyormuş" dedi. Türkiye'de sağlıklı bir "güven toplumu"nun oluşabilmesi için herşeyden önce bütün dünyayla alışveriş içinde olan özerk sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç var. Sivil toplum örgütlerinin güçlü olduğu bir ülkede hiç kimse hiçbir alanda güven sarsıcı eylem yapmaya cesaret edemez.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|