![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Kanun hakimiyeti örgütleri nasıl güçlendirir?Tekrar hatırlayalım. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, cezaevlerindeki ölüm oruçlarının ölümlerle sonuçlanmaması için F tipi cezaevleri uygulamasının geçici olarak durdurulduğunu söyledi. Bu sözün üzerinden biraz zaman geçtikten sonra devlet cezaevlerine dönük 'yüksek dozlu' bir operasyon başlattı. Bilanço çok kanlı oldu ve hâlâ yanıtlanamayan sorular var ortada. Operasyon sırasında İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, bu operasyonun hazırlıklarının bir yıldan beri yapıldığını ve operasyona müdahale edecek güçlerin aylardan beri cezaevi maketleri üzerinde deneyim kazandıklarını belirtti. Ortadaki en önemli soru şu: Bu birbiriyle çelişen ve hangisi doğruysa ona göre cezaevi olaylarının başka bir yön kazanacağı tartışmada doğru hangisi? Eğer bir yıldan beri hazırlıkları yapıldığı söylenen bir operasyon varsa Bakan Türk niye kamuoyunu yanıltıcı bir açıklama yaptı. Eğer Bakan Türk'ün bu operasyondan haberi yoksa, bu durumda İçişleri Bakanı Tantan'ın hazırlıklarından bir yıldan beri haberdar olduğu bir operasyonun Adalet Bakanı Türk'ten saklanmasının anlamı nedir? Cezaevlerine dönük operasyonun son derece iyi planlanmış bir 'psikolojik eylem planı' ile eşgüdümlü olarak sürdürüldüğünü görüyoruz. Zaten psikolojik savaş uzmanı bazı subayların operasyonlarda yer aldığı haberleri gazetelere yansıdı, ama olay bununla sınırlı değil, cezaevleri operasyonlarının 'sunum biçimiyle' kotarılmak istenen birşeyler olduğu da görülüyor bir yandan. Bu nedenle Adalet Bakanı Türk'ün duruşu ile İçişleri Bakanı Tantan'ın açıklamaları arasındaki çelişki daha da önem kazanıyor. Bu tabloya göre Bakan Türk'ün operasyon hazırlıklarını bilmesine rağmen, taktik gereği F tipi cezaevlerinin kısa vade için gündemden kalktığını söylediği ihtimali üzerinde durmakta fayda var. Bugüne kadar takip ettiğimiz kadarıyla Bakan Türk, bir ilke ve hukuk adamı. İlke ve hukuk adamı olmasıyla siyaset adamı olmasını kompartımanlaşmış bir mantıkla ele almıyor. İlke ve hukuk adamı olma tarafı siyaset adamı olma tarafını inşa ediyor ve belirliyor. Türk siyasi hayatında ortaya çıktığından beri sessiz ve centilmen bir üslûpla son derece ayrıksı ve ilgiyle izlenmesi gereken bir çizgi izliyor. Türk siyasi hayatının önemli kazanımlarından biri olarak işaretlenmesi gerektiği çok açık. Bu nedenle, bir psikolojik harekâtın taktik bir kazanımı adına bir müddet sonra tutamayacağı açık olan bir sözü sarfetmesi bizce mümkün olmayan birşey. Zaten, bu yazının yazıldığı saatlerde basın toplantısı yapan Bakan Türk, bakanlıklar arasındaki koordinasyonsuzluktan ve basın önünde bakanlıkların birbirini suçlamasından şikayet ederek, konumunun gerektirdiği üslûbun sınırları içinde, işaret ettiğimiz durumu belirtmiştir. O zaman geriye kalan şey, hazırlıklarına bir yıl önceden başlanan ve her şart altında önceden kararlaştırılmış belli sonuçlar elde etmek sevk ve idare edilmesi düşünülen bir operasyonun varlığının özellikle saklandığı ve tüm gelişmelerin buna uygun olarak yönlendirildiğidir birileri tarafından. Bu köşede devletin cezaevlerine hakim olamaması eleştirildi. Bunun yanı sıra devletin son olaylarda olduğu gibi cezaevlerinde ya da başka olaylarda bu derece 'kontrolsüzlük' izlenimi verecek derecede şiddet kullanımı ve 'teorik' olarak kendi hakimiyeti altında bulunması gereken cezaevlerine pratik olarak hakim olmak için bu derece kan dökmesi de eleştirildi. Bu eleştiriler yapılırken, örgütlerin hiçbir şekilde kabul edilemez hakimiyetlerinin eleştirilmesi ve örgütlerin derdinin de mahkûmlar için onurlu bir hayat istemek değil, insan hayatı üzerinden propaganda yapmak olduğu da söylendi açıkça. O nedenle işin bu kısmını akılda tutarak diğer yönüne ağırlık vermek gerekiyor. Birincisi bu derece 'yüksek dozlu' bir operasyonun sonucunda ortaya çıkan görüntüler, örgütün üyeleri üzerinde ne kadar kudretli olduğu, devletin ise bunca zamandır buralara giremeyerek ne kadar güçsüz kaldığı görüntüsünü pekiştirmektedir. Üstelik devletin zaten kendi hakimiyetinde olan cezaevlerine yeniden hakim olmak için bu derece kan dökmek zorunda kalması, işin sosyolojik temeline bakıldığı zaman, örgütün varoşlardaki propaganda gücünü artırıcı bir etki doğuracaktır. Bunu görmek için çok ayrıntılı bilgi sahibi olmaya gerek yok. Bir zamanlar PKK ve Hizbullah meselelerinde ortaya çıkan 'bakarken körleşme' politikası yeniden sahne almıştır. Bu durumun, kanun hakimiyetini sağlamak üzere yapıldığı söylenen bir operasyondan sonra, örgütün propaganda gücünü artırdığını ortaya çıkardığı görülmektedir. Bu operasyonun 'ara rejim'e psikolojik zemin hazırlamak üzere yapıldığını söylemek kuşkusuz saçmalık olur. Fakat operasyonun ardından ortaya çıkan görüntülerin kimi odaklarca değerlendirilme biçimi, olan bitenin birileri tarafından 'ara rejim gıdası' haline getirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Örgütlerin olayları sevk ve idare biçiminde de bunu tesbit ettiğimizi geçen yazıda söylemiştik. Örgüt bu yönde olmasa bile öbür yönde amacına ulaşmıştır, son operasyondan sonra devletin sosyal olarak olmadığı varoşlarda 'derinlemesine' ve 'genişlemesine' propaganda gücünü artırmıştır. Kanun hakimiyetini artırmak üzere yapılan bir operasyonun ardından ortaya çıkan durumu 'ara rejim gıdası' haline getirmek isteyenlerle, varoşlara nüfuz etkisini artırmaya çalışan örgüt birbiriyle yarışıyor. Özelde hükümeti genelde topyekûn siyaset kurumunu 'kilitlemek' için tehlikeli bir oyun oynandığı ihtimaline karşı çok dikkatli olunması gerekiyor...
ocelik@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|