![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Tıkanmak zordurBir yanda Amerika'da, Türkiye'ye karşı Ermeni atağı... Önce Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Alt Komitesi'nde, sonra Üst Komite'de kabul edilen, ve şimdi Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilmesi ciddiyet kazanan "Soykırım tasarısı..." Ermeni lobisi, Amerikan siyasetini kıskıvrak yakalamış, Türkiye'nin üzerine saldırtıyor. Türkiye'nin şu ana kadarki çabaları yeterli etkiyi göstermiş değil. Türkiye olarak ortaya koyduğumuz görüşler, tarihî gerçeğe ilişkin açıklamalar, gerçeği aramak gibi bir kaygısı bulunmayan Ermenileri de, onların kullandığı Amerikan siyasetçilerini de yolundan döndürmüyor. Hadisenin Türk-Amerikan ilişkilerine vereceği zarar yolunda Ankara'dan yapılan uyarılar da, şu ana kadar sonuç almış değil. Kuşatma tırmanıyor. Türkiye olarak daha ortaya koyabileceğimiz yaptırımlar var ama, ciddi bir "tıkanma" yaşadığımız da bir gerçek... Amerika gibi Türkiye ile hayati ilişkileri bulunan "stratejik ortaklık" içindeki bir ülkeye bile, gerçekleri anlatamama tıkanması ile karşı karşıyayız. Üstelik Amerika ile ilişkilerde bu duyguyu ilk defa yaşıyor değiliz. Türk-Yunan ilişkilerinde, Kıbrıs konusunda, Irak'la ilişkilerde sık sık aynı atmosfere geldik. Yok silâh ambargosu, yok ekonomik ambargo... Kaç başbakanımız "Bu nasıl dostluk!" çığlığı atmıştır ABD ile ilişkilerde... Ve şu an bir TBMM heyeti, Amerikan başkentinde, bugüne kadar cevap bulmayan benzeri bir çığlığı tekrarlıyor... ABD ile ilişkilerdeki tıkanmanın ardından, AB ile ilişkiler de sarpa sarıyor. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda kabul edilen bir raporda KKTC olmadan Rumların AB'ye girebileceği ifade edildi son olarak. Üstelik Türkiye'ye yönelik ağır suçlamalarla... Raporda bir yandan Türk ordusu "işgalcilik"le suçlanıyor, bir yandan da raporda şöyle deniliyor: "Türk ordusu Ada'da olduğu müddetçe, Ankara ile tam üyelik müzakerelerine başlanılmamalı." Nerdeyse rapor, Yunan-Rum tezlerinin yansımasından ibaret... Kıbrıs'ta Rum yanlısı bir çözüm için, Türkiye'nin AB ile ilişkilerine ambargo konuyor. Yani ya çözersin ya çözersin dayatması... Sanki AB kurullarının ardında Rumlar Türkiye'ye karşı nanik yapıyor... Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia, sanki AB dünyasının nabzını yansıtırcasına çıplak bir görüş koyuyor Türkiye'nin önüne: "Kıbrıs'ın Türkiye'den önce üye olacağı kesin gibi..." (Yeni Binyıl, 4 ekim 2000, s. 15) AB ile bütünleşmek istiyyorsunuz ve önünüzde, dağ gibi Kıbrıs sorunu çıkarılıyor; ve siz bu sorunda yüzde yüz haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz ama kimseye anlatamıyorsunuz; nasıl olacak bu bütünleşme? İşte tıkanma bu... Geçen 26 yılda anlatamadık Kıbrıs Türkü'nün 1974 Barış harekâtından önce yaşadıklarını... Rum vahşetini anlatamadık. Tıpkı Rus birlikleri ile işbirliği yapan Ermeni çetelerinin vahşetini anlatamadığımız gibi... İşte bu "tıkanma"nın zorluğunu vurgulamak istiyorum, biraz içerden bakarak, belki içerde olan biteni, şu an ülke olarak yaşadığımız "tıkanma"yı anlayabilenlere anlatabilmek ümidiyle... Konya'da Emniyet camiasından eşlerinin ve çocuklarının fotoğraflarını istemiş yetkililer... Belki de genel bir uygulamadır. Emniyet camiası, "eşlerimizin ve çocuklarımızın giyim kuşamına bakarak yapılacak bir kıyım geliyor" endişesi içinde... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi lojmanlarında kalan öğretim üyelerinin başörtülü eş ve çocukları lojmanlara alınmamaya başlamış... Askeri lojmanlarda uygulanan statü, şimdi üniversite lojmanlarına doğru genişliyor. Bir anne, karşı karşıya gelen iki kızının dramını anlatıyor bir veli toplantısında: Bir kızım Kâzım Karabekir İHL'de okuyor, diğeri polis, "Küçük kızım, okul önünde ablası ile karşı karşıya geliyor, lütfen bu acıya son verin" diye sesleniyor... Bir anne, "Ben okuyamadım, kızım okusun istiyorum, lütfen şu başörtüsü yasağını kaldırın" diyor... Üniversite sınavında 200 puan alan İHL'li öğrenci, normal liseli bir öğrenci aynı puanla Boğaziçi Üniversitesine girerken, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne ancak girebilmenin kahredici burukluğunu yaşıyor... Öte yanda resmi söylem, her dindar insandan bir Hizbullah militanı çıkarmaya çalışıyor... Yürütülen psikolojik savaş karşısında, anneler, çocuklar, babalar tıkanıyor... Eşinin başörtülü fotoğrafından dolayı "sakıncalı" duruma düşmek ya da okuduğu okul yüzünden cezalandırılmak bunaltıyor insanları... Acılarını anlatamadılar, anlatamıyorlar, sadece etraflarındaki kuşatmanın derinleştiğini görüyorlar... Elde var "tıkanma..." İlahiyat'ta bile, İHL'de bile başörtüsü yasağı ile karşılaşmak, mezun olunca "İHL"li diye damgalanmak, bütün yolların kapatılması... Hizmet aşkının suçlanması, başarının suçlanması, birinciliklerin yok sayılması, adeta "böyle olacaksan hiç olmaman daha iyi" gibi bir muamele ile karşılaşmak... İşte Türkiye'de milyonlarca insanın yaşadığı "psikolojik tıkanma" bu... Tıkanmak zordur! Bütün tıkanmalarda haksızlığa uğrama duygusu, adalet arayışı ve derdini anlatamama çaresizliği vardır. Keşke Türkiye'nin ABD'de sonuç alacak, gerçekleri anlatabilecek bir lobisi bulunabilseydi... Keşke Türkiye'de, bu ülkeyi sevmekten ve dindarlıkla bu ülkeye olan sevgi arasında derin bağlar bulunduğunu düşünmekten başka kusuru bulunmayan insanlar, "iç tehdit" kapsamına girmelerinin, bu ülkeye karşı işlenmiş en büyük günah olduğunu anlatabilecek bir dil bulabilselerdi... Türkiye'nin dışarda tıkanması ile dindar insanların içerde tıkanması birbirine o kadar benziyor ki!!!
atasgetiren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|